8. Bölüm - KORKU

11.4K 473 46
                                    

Yazım hataları varsa şimdiden özür dilerim. İyi okumalar!

Küçükken annemi her zaman merak ederdim.

Onsuz geçirdiğim her dakika, gözümün önünde annesi olan arkadaşlarımı görmek ve babamın bana olan ilgisizliği sürekli onu özlememe sebep olmuştu. Annemi babama sormaya hep çekinmiştim çünkü babam annem konusunda çok hassastı. Hala annem hakkında konuşmamdan nefret ederdi. Ama nefret ettiği kişi veya şey annem değildi, başka bir şeydi ve ben bunu hiç öğrenememiştim. En azından küçükken.

Büyüdükçe sorularım oldu, artık babamın beni geçiştiremeyeceği sorularım oldu. Annemin nereden olduğu gibi. Annem bizi başka bir adam için bırakmıştı. Ama bizi bıraktığı adam da başka bir kadın için annemi bırakmış. Annem tek başına kalınca tekrar babama dönmüş, anladığım kadarıyla babam o zamanlar anneme deli gibi aşıkmış, annemin geçmişte kendisine ne yaptığını umursamadan onun yanında olmuş. Ama annem babamı tekrar, zengin ve yaşlı bir adam için bırakmış.

Onunla görüşmüştüm. On dört yaşımdayken, okul çıkışına gelmişti. Kapının yanında arkadaşımı bekliyordum, kaldırımın sonundaysa kadının biri deli gibi el sallıyordu. Kendi annemi tanıyamadım. Sonrasında olan olaylarsa ağır çekime alınmış gibiydi. Ona koşa koşa gitmiş, sıkıca sarılmıştım; yıllardır içimde tuttuğum göz yaşlarımı omzuna akıtmıştım. O gün doğum günümdü, onun için gelmiş. Biz o şekilde sarılırken başka bir çocuk annemin tişörtünü çekiştirip ağlamaya başlamıştı. Kocaman, kahverengi gözleri ve buğday sarısı saçları vardı. Annem onu kucağına alıp sakinleştirirken ben onları aval aval izliyordum. Oğluymuş. Kadirhan, adını Kadirhan koymuş. O zaman altı yaşındaydı. Şimdi dokuz-on yaşında falan olmalı. Doğum günüm için pastaneye gitmiş ve pasta kesmiştik. Her şey güzel ilerlemişti. Son dakikaya kadar. Annem, ''Oğlumu, kardeşini, sevdin mi?'' dediği an kaynar sular başımdan aşağı dökülmüştü. Onun oğlu olması yüzüme tokat gibi çarpmış, anneme cevap verememiştim. Beynimi aynı anda bir sürü düşünce istila etmişti. Kadirhan, annesiz büyümemişti. Kadirhan annesiz büyümeyecekti. Kadirhan ilgisizliğin ne olduğunu belki de hiç tatmayacaktı. Ve Kadirhan, benim anneme sahipti.

O günden sonra annemle hiç görüşmemiştim, hatta birkaç kere babam bunu bana söylemişti ama kabul etmemiştim. Ben burada, bu şekilde büyümek zorundayken, erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalmışken, o oğlunu o şekilde büyütüyordu. Onu asla affedemezdim.

Ve yıllardır 'anne' konusu hiçbir şekilde açmamıştım. Şimdiye kadar.

''Rüzgar?'' Halam bana hitaben konuşup elini gözlerimin önünde sallarken gözlerimi kırpıştırdım.

''Efendim?'' Bilerek anlamamazlıktan gelmiştim, oysaki sorusunu gayet iyi duymuştum.

''Döndü'yle hiç görüştün mü?'' diye tekrar sordu halam. Arel'in yan tarafta kahvaltı etmeyi bıraktığını biliyordum, halamın sorusu ilgisini tabiki de çekmişti.

Çay bardağımı dudaklarıma götürürken, ''Hayır.'' diye mırıldandım. Annemle o olaydan sonra bilerek görüşmemiştim. Ama annem her seferinde telefon numaramı bir şekilde buluyor ve bana ulaşıyordu.

''Olmaz öyle şey, Rüzgar.'' dedi halam onaylamayan bir ifadeyle.

''Bence bunu konuşmayalım.'' dedim bende ona ciddiyetle bakarken. Kafasını sağa sola sallasa da konuşmayı kesti. Bu konuşmanın sonucunda kalbi kırılan taraf o olacaktı, biliyordum. Çünkü aynı konuşmaları yıllardır yapıyorduk. Halamla sık sık görüşemesekte onun yanında olduğum zamanlar güzeldi. Babam tekrar evlendikten sonra görüşmeye başlamıştık zaten. Ben Songül'e ısınamadığım için halam daha da bir üzerime düşmüştü. Ama artık çok geçti, oluşacak yaralar çoktan oluşmuştu ve kapanamazdı.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin