3. Bölüm - BAŞ KALDIRIŞ

16.8K 742 32
                                    

Hadi. Canım.

Gözlerimi açmadım. Belkide kafama o kadar taktığım için saçmalıyordum, ha?

''Heeey?'' Yüzüme hava dalgası geldi. Koltuğu olabildiğince geri çekerken kaşlarımı çattım ve yüzümü geri çektim. 

Gözlerimi açıp gözlerimi dipsiz gibi görünen gözlerine diktim. Üzerinde siyah bir tişört, uzun gri bir hırka vardı. 

''Beni takip mi ediyorsun yoksa?'' diye klişe bir sözcük söyledim ama söylediğim an zaten pişman olmuştum. Üzerinde önlük vardı.

Derinden bir kahkaha atarken yan masadakiler bize döndü ama bu beni kızartmaktan başka bir işe yaramadı. ''Beni ne kadar çok düşledin?'' diye sorarken sırıtıyordu. 

Gözlerimi indirince o zaman masada duran çikolatalı içeceğimi gördüm. Ellerimi öne uzatıp kocaman bir yudum alırken iliklerime kadar donduğumu hissetsem de yüzüm hala daha yanıyordu. Ona bakmasam da rahatsız edici siyah gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. 

''Eee, kırmızı surat. Seni hangi rüzgar,'' İsmime yaptığı göndermeye kendi kendine güldü. ''attı buraya?'' 

Arkama yaslandım. Ona cevap vermek zorunda değildim. 

''Hey? Sağır mısın, yoksa öyle mi davranıyorsun? Konuşmamaya devam edersen bağırmaya başlayabilirim. Hemde hiç hoşuna gitmeyecek şeyler bağırabilirim.'' dedi alayla.

Gözlerimi ona diktim, oldukça ciddi görünüyordu. ''İşine baksana sen.'' diye homurdandım.

''Müşteri memnuniyetinden emin olmalıyım. Çok önemli bir şey bu.'' 

Tekrar homurdandım. ''Eminim yan masadaki kız memnuniyetini daha iyi belli eder.'' 

Gözleri, kahkaha attığında buraya dönen gruptaki kıza takılsa da tekrar bana döndü. ''Senin memnuniyetin benim için daha önemli.'' 

Bunu normal bir şekilde söylemesine rağmen gözlerindeki o tuhaf parıltı beni kıpkırmızı yaptı. Kendim kaşınmıştım. Tekar içeceğime gömülürken kıkırtısı kulaklarımı dolduruyordu. Ne kadarda uyuzdu. Sinir şey. Zaten son birkaç gündür aklımdan çıkmıyordu, şimdide burada mı çalışıyordu? Ben buraya ne kadar zamandır gelmiyordum acaba?

Kafamı kaldıracak cesareti bulduğumda, onun gözleri benim üzerimdeydi. Sandalyesinde geriye kaymış, kollarından birinin altında tepsiyi tutarken diğeri masanın üzerinde belirsiz şekiller çiziyordu. Onu incelediğimi fark edince kafasını yana eğip güldü. 

Kaşlarımı çattım. ''Neden güldüğünü sorabilir miyim acaba?'' 

Kafasını sağa sola sallarken saçları hafifçe dağıldı. ''Sadece... sensin. Tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyorsun.'' 

Benden hoşlandığını mı söyledi, yoksa ben mi uyduruyordum? Yüzüm, anında yanmaya başlarken, ''Ama sen benim hoşuma gitmiyorsun, hatta beni sinir ediyorsun.'' diye homurdandım. 

Yine kocaman bir kahkaha attı. ''Bundan emin misin?'' 

''Evet.'' 

Aramızda uzun bir bakışma geçti. ''Yüzüne ne oldu? Yani yanağına?'' 

Cevap vermeyi reddettim, oda bana dik dik bakmayı sürdürdü. Ama ben simsiyah gözlerine bakmayı istemsizce keserken arkamızdan birisi, ''Arel! Masa altıya bak!'' diye seslendi. 

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin