17. Bölüm - YOLCULUK: 2

7.6K 330 20
                                    

Selam, selam :D 10.7K! Gittikçe artıyor muyuz bana mı öyle geliyor? :D Neyse, umarım beğenirsiniz. Görüş ve oylarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar!
Multimedia: Kokoş Umaç :D

Halamla konuşmamıştık.

Arel'in halama gideceğimizi söylediğini biliyordum. Ben eşyalarımı toplarken halam birkaç kez kapımın önüne gelmişti, bana bakmıştı ve yoluna devam etmişti. Bana sinirli olduğunun farkındaydım, bunu gözlerinde ve tavırlarında görebiliyordum. Ama birden bire bu şekilde değişmesini de anlamlandıramıyordum.

Pekala, pekte birden bire değildi ama babamı affetmişti. Tamam, tam olarak affetmiş sayılmazdı ve tamamen de affedecek gibi görünmüyordu ama sonuçta onunla konuşuyordu.

Ama halam benimle hâlâ konuşmamıştı.

Eşyalarım toplanmıştı ve kitaplarımla küçük eşyalarımı bir koliye koymuştum. Arel'le beraber salondaydık. Televizyon açıktı ve ikimizde televizyona bakıyorduk ama görmüyorduk.

Arel gergindi, ben gergindim. Ona nasıl davranacağımı bilmediğim gibi, neden sinirlendiğini de bilmiyordum. İki defa sinirli bir telefon konuşması yapmıştı, sonuncusunu bağırarak noktalamıştı. Aşırı sinirli ve gergindi. Sağ dizini sallıyor, ellerini sürekli olarak saçlarının arasından geçiriyordu. Ona ne olduğunu sormak istiyordum ama vereceği tepkiden de çekiniyordum. Bir de yüzüne bakmak beni tuhaf yapıyordu.

Bana söylediği sözler de samimi miydi, bilmiyordum. Ama sonuç olarak o sözleri bana söylemişti, bana beni sevdiğini söylemişti. Bana bütün gece sarılmıştı. Beni güvende hissetirmişti. Benim uyuduğumu düşündüğünü varsayıyordum. Ona bir karşılık veya herhangi bir cevap verebileceğimi zannetmiyordum çünkü.

Birkaç dakika sonra halam, elinde içinde üç meyve kasesi bulunan tepsiyle geldi. Birini bana verirken hafifçe gülümsemesi, içimde ufak bir umut kırıntısı yeşertmişti.

Diğer kaseyi Arel'e verdi, Arel ona teşekkür edip kaseyi aldı ve içinde ki çileklerle oynamaya başladı.

''Yolculuk ne zaman?'' dedi halam gergin bir sesizlikten sonra. Konuştuğu zaman ilk söylediği şeyin bu olması beni üzmüştü. Ben nasıl olduğum gibi şeyleri sormasını ummuştum.

''Bu akşama doğru, bir aksilik çıkmazsa.'' dedi Arel, işkence ettiği çileği ağzına attı. Dudakları daha koyu bir kırmızıya boyandı.

''Otobüs biletlerini ayarladınız mı?'' diye sordu halam, direk olarak Arel'e bakıyordu.

''Hayır, arabayla gideceğiz. Bizim için daha rahat olur.'' diye cevap verdi Arel. Hangi arabayla gideceğimizi düşünürken aklıma evlerinin önünde gördüğüm araba geldi. Belki de onunla gidecektik.

''Güzel, pekala.'' dedi halam, benim gibi araba olayını merak ettiğini görebiliyordum ama sözlerinden hiçbir anlam çıkaramamıştım bu yüzden önüme dönüp elma dilimlerinden bir tanesini ağzıma attım.

Tekrar bir sessizlik oluştuğu sırada Arel'in telefonu çaldı. Bakışlarımı ona çevirdim. Elinde ki kaseyi ortada duran sehpaya koyup ayağa kalktı ve elini cebine sokup telefonunu çıkardı.

''Bir sorun mu var?'' dedi. 'Alo' ya da 'efendim' gibi bir şey söylemeden lafa atlamıştı. Öküz diyemiyordum, böyle bir şey söylersem gece söylediği kelimelere hakaret olurdu.

Karşı taraf konuştu, Arel'in saniyesinde kaşları çatıldı. Ayağa kalkıp yukarı çıkarken kaseyi bırakıp hemen peşinden gittim.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin