23.Bölüm - RÜYALAR

9.2K 323 79
                                    

Boy Epic - Say Something

Coldplay - The Scientist

Ölümden korkmak normal miydi?

Eskiden olsa korkmayı bırakın, bu düşünceyi aklımın ucundan bile geçirmezdim.

Ama artık aklımdan çıkmayan ve içimde uğursuz bir sızı gibi dolanan bir kelime vardı.

Ölüm.

Kan kokusu her yerdeydi. Ellerim, yüzüm ve saçlarım kurumuş ve rengi solmuş kanla kaplıydı. Aklımda ki tek şey, Emre'nin öldüğüydü.

Düşüncelerimde saklanan Rüzgar kuytu bir köşeye sinmiş ve elleriyle kulaklarını kapatmış ileri geri sallanırken aynı kelimeleri sayıklıyordu.

Emre öldü. Emre öldü.

Duygu karmaşası yaşıyordum. Yerde oturmuş, halının üzerinde kurumuş olan küçük kan gölcüğüne bakarken ne yapacağımı, duygularımın beni ne yöne sürükleyeceğini bilmiyordum.

Nefret vardı içimde, kor gibi büyüyen bir nefret vardı. Daha önce hiç kimseden bu kadar nefret etmemiştim.

Ve acı vardı. Boyutu katlanılmazdı. O kadar büyüktü ki, göz yaşları yetersiz kalıyor, bu acının ardından söylenebilecek birkaç cümle de sönerek yere düşüyordu.

Emre ölmüştü. Boş bakışları tavana dikilmiş ve sanki son bir şey söylemek ister gibi dudakları aralık kalmıştı. Ardından sıcak kanın kokusu bütün odayı kaplamıştı. Midem bulanıyordu, gözlerim yaşarıyordu ve kulaklarım uğulduyordu.

Ama bu acının ardından yapabilecek hiçbir şey bulamıyordum.

İhanet nefretle, ardından öfkeyle birleşiyordu ama inatla boğazıma diziliyordu kelimeler. Ve korku. Çığ misali içimde her saniye daha da büyüyordu. Korktuğum, kişi değildi. Korktuğum, o kişinin neler yapabileceğiydi.

Bir insanı öldürmek bu kadar kolay olamazdı. Karan suçluluk barındıran hiçbir harekette bulunmamıştı, dudaklarında ki kanı silip ardına bile bakmadan gitmişti.

Onu öldürmek istiyordum.

Ellerimle yüzümü kapadım ama kan kokusu çoğaldı, safra tadı dudaklarıma kadar ulaşmışken ellerimi yüzümden çekerek derin derin soluklandım.

Emre'yi götürmüşlerdi. Onun yanımda kalmasını istemek ne kadar mantıklıydı, bilmiyordum. Ama onun yanımda kalmasını istiyordum. Yine de onu götürmelerine engel olamamıştım.

Düşüncelerimi toparlayamıyordum. Kafamın içinde bir kaos vardı, gürültü her geçen saniye daha da artıyordu. Kelimeler birbiriyle kovalamaca oynuyordu ve ben onları yakalayamıyordum.

Artık yaşamak istemiyordum. Son zamanlarda sık sık bunu düşünür olmuştum ama kendimde bu cesareti bulamıyordum. Ben, kendimle bile barışık olamayan acizin tekiydim.

Kapı açıldı, ani sesle yatağın yanına daha da sinerken gözlerimi zorlukla kaldırıp kapıya baktım.

Siyah gözleri içime işledi, eş zamanlı olarak kalbim tekledi. Kırmızı görmüş boğa gibi gözlerim yanarken kulaklarım daha fazla uğuldamaya başlamıştı.

Boş bakışları üzerimde fazlaca oyalandı, tırnaklarımı halıyı delebilecekmişim gibi yere bastırırken arkasından o sarışın kız başını uzattı.

Arel kenara çekildi, kız elinde fazla derin olmayan bir kovayla içeriye girerken burnunu kırıştırdı.

Bana ürkek bakışlar atmasına karşı gözlerimi ona dikerek kaşlarımı çattım.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin