-6-

27 5 1
                                    

"Demek evlisiniz"

"Evet"

Deyip Arslan'ın bir arkadaşının hazırladığı sahte evlilik cüzdanını yetimhanenin müdürüne uzattım.

Adam eline aldığı cüzdanı inceleyip gülümsedi.

"Gerçekten yakışyorsunuz."

Savaş,

"Teşekkürler Faruk bey"

"Rica ederim biliyorsunuz çocuğu olmayan bir sürü çift var , durum böyle olunca sizi sıraya almak mecburiyetinde kalacağım."

"Anlyoruz gerçekten biz ne kadar sürecekse beklemeye hazırız yeter ki sonunda anne baba olabilelim değil mi savaş"

"Kesinlikle hayatım."

"Güzel şimdi sizi biraz bekleteceğim bir kaç dosyaya bakmam gerekiyor "

"Tabi ki bekliyoruz."

Müdür odadan çıkar çıkmaz peşine takıldım. Sessiz adımlarla takip ettim ve arşiv odasının en alt katta yemekhanenin orda olduğunu gördüm. Koşar adım yukarı çıkıp müdürün odasından içeri girdiğimde sert bir bedene çarptım.

"Savaş"

"Efendim"

"Ne yapıyorsun"

"Hiç sen"

"Hiç"

Bu saçma konuşmaya son verip müdürün gelmesini bekledik.

Müdür yavaş adımlarla içeri girip bize gülümsedi.

Savaş,

"Faruk bey her şey için teşekkürler biz artık gitsek iyi olacak galiba zaten herhangi bir durumda bizi bilgilendirirsiniz."

"Ah tabi ki ama ben çocukları görmek istersiniz diye düşünmüştüm."

Savaş bana ne diyeceğini sorar gibi bakınca lafa atladım.

"Tabi ki isteriz."

Faruk bey anlayışla gülümseyip bizi çocukların gündüz oyun oynadıkları yere götürmek için adımlarını kapıya yöneltti.

Peşinden onu takip ederken burda ne işim olduğunu sorguluyordum.

Allah aşkına kim bu fikri mantıklı buldu.

Ah evet ben.

İç hesaplaşmamı bölen yatakhane kısmında ki bir odanın aralık kapısından gördüğüm yalnız başına oturan kız çocuğuydu.

İstemsiz bir şekilde ona doğru ilerledim.

Uzun siyah saçları bakımsızdı. Fakat buna rağmen parıl parıldı. Ayakkabılarımın çıkardığı sesi duyunca bana doğru yüzünü döndü.

Siyah saçlarıyla kavga edercesine kendini belli eden okyanus gözleri içinde boğulma isteği yaratacak kadar anlamlı bakıyordu.

Yavaşca yanına yaklaşıp onun boy hizasına gelebilmek için dizlerimin üstüne oturdum.

Utangaçlıkla karışık korkuyla başını önüne eğdi.

"İsmin ne?"

Başını kaldırmadan cevap verdi.

"Güneş"

"Bende Alkım"

Anlamsızca başını kaldırdı.

"Anlamı ne ?"

Omuz silktim

"Gökkuşağı"

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin