Harabenin kapısını ayağımla iterek açtım. Yavaş ve topuklarımın kendinden emin ses çıkarmasına izin veren adımlarla yıkık merdivenlerden aşağı indim. Demir kapının kulbunu elimle indirip içinde bulunduğu harabenin tersine oldukça iyi döşenmiş odanın içine girdim.
Güneş gözlüklerimi çıkarıp , tek kaşımı kaldırdım. Gözlüğün kenarını dişlerimin arasına alıp gülümsedim. Gözlüğü kenarda duran masanın üstüne bırakıp odanın ortasında duran sandalyeye doğru ilerlerken , trençkotumun önündeki bağı açıp yakalarını kaldırdım. Elimle köşede duran sandalyeyi kapıp oturdum. Bacak bacak üstüne atıp gözlerimi karşımda elleri ve bacakları bağlı bir şekilde beni tanımaya çalışan bakışlar atan adama çevirdim.
Avcı sırtını , yaslandığı duvardan ayırıp yanımıza doğru geldi. Sağ tarafımda yerini aldığından emin olduktan sonra adamın ağzındaki bandı hızlıca çektim.
"See...nn.. o..sun "
"Kim?"
"Gökkuşağı"
Avcı kendini tutamayıp gülmeye başlayınca ona sert bakışlarımı gönderip karşımdaki adamın yakasını kavradım .
"Kimin sülüğüsün"
Adam dudaklarını birbirine bastırıp bunu söyleyemeyeceğine belirtircesine kafasını iki yana salladı.
"Demek oyun istiyorsun , görüyor musun avcı beni tanımak istiyor galiba "
Avcı ne dediğimi anladı ve arkasındaki dolaba yöneldi.
Elindeki malzemeleri gören adam ,
"Ne yapacaksın bana "
"Bilmem plan yapmam genelde "
Deyip adamı süzdüm.
Uzun ve biçimli tırnakları hoşuma gitmişti.
"Avcı"
"Efendim"
"Kerpeten"
Avcı komutumla elindeki kutudan kerpeteni çıkarıp avucumun içine koydu.
Dudaklarımı kıvırıp sağ orta parmağının tırnağını hızlıca çektim.
Adamın feryatla karışık çığlığı duvarlara çarpıp kulağıma ulaşınca dudaklarım istemsizce kıvrıldı.
"Söyleyecek misin , devam edeyim mi ?"
Adam inlemelerinin arasında
"Hayır söyleyemem"
"Görüyor musun avcı ne kadar sadık bir sülük ? "
Avcının söze karışmasına izin vermeden yüzük ve işaret parmağın hemen arkasından baş ve serçe parmağının tırnaklarını çektim.
Adamın parmaklarından kanlar akıyordu ve hala konuşmamakta kararlıydı.
Ayağa kalkıp oturduğum sandalyeyi duvara fırlattım.
Gözüme çarpan cisimle dudaklarım kıvrıldı. Yavaşca ona doğru yönelirken ,
"Demek konuşmamakta ısrarlısın peki"
Elime aldığım mumu adama doğru yaklaştırdım.
Az önce tırnaklarını çektiğim elini avucumun içine sertçe aldım ve mumu taze yaralarına damlattım. Sıcak mum damla damla parmaklarına akarken adamın feryatları gökyüzüne ulaşıyordu.
Acıdan bayılacak hale geldiğinde
"Tamam yeter lütfen"
"İsim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGAKIRAN
Genel Kurgu"Küçük bir dalgakıran iskelesine vuran gökkuşağını koruyordu "