Elim kapının kulbunda kalmış Alkım'ın kurduğu cümleyi idrak etmeye çalışıyordum.
Gözlerim istemsiz bir şekilde yatağa döndü. Hala sırtı bana dönük bir şekilde uzanıyordu.
Yavaşça yatağa ilerleyip, uzandım. Yüzümü ona dönmüştüm. Fakat onda tek bir hareket bile yoktu. Ellerim istemsizce saçlarına gidecekken, ani bir hareketle yüzünü bana döndü.
"Bana aşık mısın ?"
Sorduğu soruyla afallarken cesaretine bir kez daha hayran kalmıştım. Daha bu sabah sırf bir kızı evlat edinmek için evlendiği adamla aynı yatakta uzanıp böyle bir soru sorabiliyordu.
Onu onaylar sessizliğimi bozdum.
"Bunu da nerden çıkardın."
"Beni tanımıyorsun, sırf bir kızı evlat edinebilmem için benimle evlenmiş olman garip değil mi ?"
Gülümsedim.
"Sen de beni tanımıyorsun Alkım"
Sustu. Yüzünü tavana çevirip sırt üstü uzandı. Onu taklit ettim. Bir süre sonra ikimizde yorgun düştük ve uyuyakaldık.
~~~
ALKIM'DAN
Uykumdan sıçrayarak uyandım. Gözlerimi ovuşturup Savaş'a çevirdim.
Çıkmaz sokağa girmek şartıyla serbest bırakılmış mahkum olduğunun farkında değildi. Asla özgür olamayacağını bile bile serbest bırakıldığı için mutluydu.
Bana aşıktı.
Daha fazla bu konuyu düşünmek istemediğimden yataktan kalkıp telefonumu aradım.
Çalışma masasının üzerine koyduğumu hatırlayınca o tarafa ilerleyip telefonumu aldım. Yavaşça yatak odasından çıkıp aşağı indim.
Telefonumundan saate baktığımda saatin 02.13 olduğunu gördüm.
Kendimi salonda ki büyük koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Tam o sırada telefonumun titrediğini fark ettim.
Yerimden doğrulup oturdum. Telefonu cevapladım.
"Esat ne oldu ? "
"Uyumuyordun değil mi ?"
"Bir önemi var mı ?"
"Galiba yok ?"
"Neden aradığını ögrenebilecek miyim ?"
"Nerdesin kendi evinde misin ?"
"Hayır kendi evimde değilim Savaş'ın evindeyim. "
"Ah doğru ya aynı evde yaşamalıydınız"
"Öyle bir şeyler"
"Tamam yirmi dakikaya ordayım dışarı çık konuşalım."
"Tamam"
Telefonu kapatıp yukarı çıktım. Valizi daha yerleştirmemiş olduğumdan içinden ince bir hırka çıkarıp Savaş'ın tişörtünün üzerine giydim. Başka bir şey giyinmekle uğraşamazdım. Zaten o kadar büyüktü ki üstümde elbise gibi duruyordu.
Tekrar sessiz adımlarla aşağı inip dışarı çıktım. Kapının önünde Esat'ı bekliyordum. Gerçekten beni bekletmesine değecek bir haberi olsa iyi olurdu.
Biraz bekledikten sonra bana yaklaşan adım seslerini duydum. Yüzümü o tarafa çevirdiğimde Esat'ın bana yaklaştığını anladım.
Nefes nefese kalmıştı.
"Ne oluyor Esat ?"
"Benim galiba bir üvey kardeşim var "
"Gerçekten mi Esat bundan banane"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGAKIRAN
General Fiction"Küçük bir dalgakıran iskelesine vuran gökkuşağını koruyordu "