SAVAŞ'TAN
Alkım'ın evden çıkmasının üzerinden 2 saat geçmişti. Hâlâ kimse şoku üzerinden atamamıştı.
Başımı oturduğum koltuğun arkasına yaslayıp derin bir nefes aldım.
Neşe,
"Abi hala aklım almıyor, bu gecenin kocaman bir şaka olduğunu düşünüyorum."
Esat,
"Bende öyle düşünüyorum. Önce babamın hala açıklamadığı durum sonra sizin ani evlilik kararınız."
Arslan,
"Alkım'la gerçekten evlenmeyi düşünmüyorsun değil mi ?"
"Hayır düşünüyorum. Hatta bir kaç gün içinde bu işin olacağını sizde duydunuz, ne bu şok hali kendinize gelin."
Yerimden doğrulup ayağı kalktım.
"Ben eve geçiyorum. Yarın görüşürüz."
"Abi bari şunu söyle, Alkım'ın evlenmek için iyi bir sebebi var peki ya sen ? Gerçekten sadece Güneş için mi evleneceksin ? Yoksa kendine bile itiraf edemediğin başka bir sebep daha mı var ?"
Cevap vermeden evden çıktım arabama binip kafamı direksiyona yasladım.
Gerçekten sadece Güneş için mi evlenmeyi istemiştim bende bilmiyordum. Bunu anlamanın bir yolu olmalıydı.
Aklıma gelen düşüncelerle arabayı çalıştırıp hastaneye sürdüm.
Yarım saatin sonunda hastaneye vardım. Arabayı park edip yavaşca indim.
Acil kapısından hastaneye girip yoğun bakımın hangi katta olduğunu öğrendim.
Kata geldiğimde her yere baktım. Ama Güneş yoktu.
Aklıma bir sürü kötü senaryo gelirken, ilerde ki nöbetçi hemşirenin yanına gittim.
"Yetimhaneden gelen küçük bir kız vardı Güneş. Onun durumu hakkında bilgi alabilir miyim ? Yoğun bakımda olması gerekiyordu. Ama yok "
"Ah evet Güneş. Uyutma sürecini erken atlattı. Normal odaya aldılar. Daha kendine gelmedi ama sabaha kadar uyanmış olur."
Başımı sallayıp,
"Peki hangi odada şuan ?"
"Siz kimsiniz ? Bildiğim kadarıyla bir refakatçisi var zaten. Alkım hanım"
Duyduğum isimle gülümsedim.
"O benim karım"
"Oh anladım. 5. Kat 143 numaralı oda"
Gülümseyip başımı salladım.
"Teşekkürler."
Hemşirenin cevap vermesini beklemeden yukarı çıktım.
143 numaralı odayı bulup kapısını sessizce açtım.
İçeri girdiğimde Güneş'in hasta yatağında uyuduğunu , Alkım'ın ise hemen yanındaki sandalye de uyuya kaldığını gördüm.
Alkım iki büklüm yatıyordu. Sabah fark etmesede her yerinin tutulacağından emindim. Onu yavaşca kucağıma alıp refakatçi için konulan büyük deri kanepeye yatırdım.
Etrafta üstüne örtecek bir örtü bulamayınca , üstümdeki deri ceketi çıkarıp üstüne yavaşça örttüm.
Yüzüne gelen saçları yavaşça kulağının arkasına koyup bir süre onu izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGAKIRAN
General Fiction"Küçük bir dalgakıran iskelesine vuran gökkuşağını koruyordu "