Bölüm 28

8 0 0
                                    

Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden valizimi alıp evden çıktım. Gitmek istediğime de emin olamıyordum işin aksi. Hiçbir durak beni kabul etmeyecek gibiydi.

-Çıktım ben evden.

-Bizim evin orada bekle. İniyorum aşağı.

Ooo aşağı inme zahmetinde bulunmuştu Koray bey. Misafirlerini nasıl da yalnız bırakmıştı öyle?

-Naber kız? diye gülümseyerek geldi Gökmen. Hayret! Buralardaydı ve günlerdir beni aramıyordu. Zamanında evimden çıkmıyorken şimdi arayıp sormuyordu bile. Her şeye şahit olmuşken, yaralarımı sarmışken şimdi umrunda değildim. Ne bekliyordum ki zaten? Hayal ettiğim gibi olur, yanımda kalır, beni mutlu etmeye mi çalışırdı yani? Sahi kim yapardı ki bunu? Kaç insan dostum dediğini ayağa kaldırmak için uğraşırdı düştüğü zamanlarda? Oysa ki ben Gökmen için her şeyi göze alırdım. Başında da beklerdim gece gündüz, yüzü gülsün diye kendimi de parçalardım. Bunu o da çok iyi biliyordu. Ama ben yaptım diye o da yapmak zorunda değildi elbette. O da bunu tercih etti.

-İyi canım. Gidiyorum ben.

-Hee Koray söyledi. İyi yolculuklar bakalım.

Ne nereye gittiğimi sordu ne de gitme dedi. Güneş'i unutmak için gittiğimi adı gibi biliyordu. Buna rağmen hiçbir şey söylemedi. İyi yolculuklar dileyip, bakkala gitmesi gerektiğini söyledi ve yanımızdan ayrıldı.

-Nereye gidiyorsun?

Beklenen soru Koray'dan gelmişti.

-Bilmiyorum.

-Ne demek bilmiyorum ya? Her şeyini toplamış gidiyorsun ama nereye gittiğini bilmiyor musun?

-Buna karar vermek için hala zamanım var.

-Şuana kadar naptın?

-Gitme kararımı aldım.

O sırada yolun başında Eylem belirdi. Yalnızdı. Ne Tuğçe vardı yanında ne de bir başkası.

-Nasılsın Alkım? dedi en içten ses tonuyla.

-İyiyim.

-Aaa nereye gidiyorsun?

Tam o sırada gözlerim doldu. Lanet olası gözlerim en olmadık zamanlarda yaptığı en aptal şeyi bir kez daha yapmıştı. Şimdi Eylem gider Tuğçe'ye anlatırdı karşısında nasıl ağladığımı. "Kızım var ya Alkım bir acı çekiyor görmen lazım. İçimin yağları eridi." filan yapardı. Karşılıklı gülerlerdi. Üstelik bir kaç dakika değil her an bunu konuşurlardı.

-Yanlış bir şey mi söyledim? Ya çok özür dilerim. Ben gideyim de siz konuşun Koray'la.

Bu kız niyeyse planlar kuracak, kuyu kazacak bir tip gibi durmuyordu hiç. Aksine! İyiye iyi, kötüye kötü diyebilecek kapasitedeydi. Gerçi kimlere masum deyip de sırtımızdan bıçaklandık orası ayrı ama...

-Dikkat et gittiğin yerlerde kendine olur mu? Bir de çok kalma. Sınavlar başlayacak.

-Koray ben geri dönmeyeceğim.

-Ne demek dönmeyeceğim? Saçmalama. Okul ne olacak?

-Dondurmak için gerekenleri öğrendim, dilekçeyi de aldım.

-Bu mu yani Alkım? Bu kadar zaman bir hiç uğruna okulu dondurmak için mi okudun?

-Anlamıyorsun Koray gelemem ben buraya yeniden.

Alkımın GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin