Dünyaya gözlerini açan Melek

3.1K 137 65
                                    


Hayal meyal hatırladığım ve hafızamdan hiç çıkmayan, aklıma her düştüğünde kalbime huzur veren,o güzide benim için her anı özel çocukluğum...

1973 senesinden, aralık ayının pazarı pazartesiyi bağlayan bir gecede dünyaya gözlerimi açmışım.Doğumumu anneme sorduğumda her zaman şöyle anlatır:
"El kadar bir şeydin,o kadar küçüktün ki ayakkabının içine sığabilecek kadar  küçücüktün. Ağzın burnun mercimek yüzün kaşık kadardı.

"O gece dünyaya bir melek geldi."

Doğduğun an  sesin çıkmadı.Hemşireler ölü doğdu zannettiler.
Bebekliğin çok sakindi sık sık ağlamazdın. Ağladığını pek duymazdık hatta ağlamıyor,sesin çıkmıyor diye doktora götürdük seni."

Doktora:"Doktor Bey,kızımız ağlamıyor.Acaba nesi var?"dedim.
Doktor şaşkın bir şekilde ilk defa görüyorum, çocuğum ağlamıyor diye hastaneye getireni.
Seni muayene etti ve bana döndü:
"Hanım: Muayene sonucunda bebeğinizde herhangi bir anormal duruma rastlamadık. Gayet sağlıklı bir bebeğiniz var.Genelde şikayetler bebeğimiz çok ağlıyor yönünde oluyor.
Melek gibi bir kızınız var,siz şikayete getiriyorsunuz.Alın götürün yoksa mazallah hastalık kapacak hastane ortamında.Allah bağışlasın. Güle güle büyütün" dedi.

Yani,kızım anlayacağın bir melektin.Tüy kadar ağrıyıp incimedim senden.Bu dünyadan değildin.

Annem anlattıkça çok hoşuma gidiyor,ruhumu okşuyordu.Kendimi her kötü hissettiğimde anlatması için anneme anlatması için ısrar ediyordum.
Neden mi ?
O güzel sözleri duymak için tabii ki

Evimiz: Turkuaz renkli apartmanın ikinci katında,kutu gibi şirin mi şirin bir daire.
Girişte küçük bir koridor hemen karşıda salon,salondan oturma odası, yatak odasına bir de balkona geçiliyordu hatırladığım kadarıyla.

Tam tamına üç yaşıma kadar bu evde acı tatlı günleri geçirmişiz.Evin her köşesinde bir anım gizli...

Duvarda asılı duran iki halımız var. Halıda ; anne aslan ve iki de küçük yavru aslan... Diğer halımız da ise kahve içen üç güzel kadın.Halınınİsmi:"Kahveci Güzelleriymiş"

Anneme halılar büyük annesinden kalmış,manevi değeri çok yüksek... Nedense Ben çok seviyorum aslanlı olan halımızı.
" Geçenlerde anneme sordum halımız duruyor mu? " diye. Duruyormuş ,saklamış annem.
Yinede içim rahat ermez,annemle her konuşmamda halıların başına bir hâl gelmesin diye sıkı sıkı tenbih ederim.
Annemden de bana kalacak inşallah Annem bana söz verdi bırakacağına dair ben de gözüm gibi bakacağım onlara.
Salonda,yaylı iki tane de somyamız vardı .Az üstüne çıkıp da zıplamadım.Çocukluğum geçti üzerlerinde.

Annem seslendi ;
Nuray!!
"Kardeşin ağlıyor mu,diye bir bakıver.
Kardeşim henüz beş aylıktı.O henüz çok küçüktü.
Endişeleniyordum kardeşim için üzerine titriyordum.Çok seviyordum.
Odanın kapısına doğru yaklaştım ses gelmiyordu.Uyuyuyor olsa gerekti.
Kapının kulpuna zor zar uzandım . Bütün gücümle asıldım gayretli çabalarım sonucunda kapıyı açtım .
Kardeşim uyuyordu . Kaşları hafif belli belirsiz , gözleri siyah üzüm,yanakları pembe pembe , elleri yumuk yumuk...
Uyuduğunda ne kadar da güzeldi , masumdu.Bir de uyandığında görün onu...
Sessizce kardeşimin bulunduğu odanın kapısını kapattım.
Annemin yanına gittim.
Kardeşimin uyuduğunu söyledim

"Hayret bu kadar uyumazdı," dedi Annem
Her akşam annem,babamın işe giydiği kıyafetlerini leğende elleriyle, bir otarafa bir bu tarafa hamkalayarak bütün sinirini,sıkıntısını çamaşırdan alırcasına büyük uğraşın ardından yıkama işlemini bitirdi. Kurutma aşamasında ise kış olduğundan, kurutmak için evin bir köşesinden öbür ucuna bir boydan boya ip geçirir.Odanın içinde kuruturdu çamaşırları.
Nihayet çamaşır yıkama işi bitmişti.Kardeşim o güzelim uykusundan uyanmıştı.

Babam ise somyada çoktan uykuya dalmış,aslanın kükremesi gibi sesler geliyordu.
Arada bir kesiliyor tekrar kaldığı yerden devam ediyordu.
Anlaşılan çok yoruyorlardı babamı.

Babam,demir kaynakçıydı.
Pençere,kapı demiri yapıyordu.Fabrikada çalışıyordu.Alın teriyle ,bileğinin kuvvetiyle ekmeğini kazanıyordu.Ben babamla herzaman gurur duyuyordum.

O sene kış bir hayli soğuk ve uzun geçmişti.Nisan ayı gelmiş ağaçlar tomurcuğa tutmuş,apartman önleri rengarenk çiçek cümbüşüydü.Bahce,cennetten bir köşe,büyüleyici adeta insanın başını döndüren kokular...Güneş gülümsüyordu bir bebek gibi içten samimiyetle. Havada sevinçle uçuşan arılar,kelebekler...
Bazen canım sıkılır bahçeye inerdim. Her bahçeye inmemde annem sıkı sıkı tembih ederdi,çiçekleri koparmayayım diye. Yine bir gün bahçede çiçeklerin başındayım.Çiçeğe elimi uzattım,yaprağına dokundum.
Elimde bir acı hissettim.Ciceğin içinde vız vız diye arı havalanıverdi.Ben şaşkın bir haldeyim.Elimin avuç içi ateş gibi yanıyor.Ağlayarak annemin yanına vardım.Arının iğnesi kalmış,avuç içimde.Annem iğneyi toplu iğne ucuyla çıkardı.
Şiş olan yere buz koydu.O gün bu gündür çiçeklere daha dikkatli yaklaşırım.
Bu bana iyi bir ders olmuştu anlaşılan

Annem kardeşimin mamasını yedirip uyutmaya götürdü odaya. Ben ise balkona çıkıp yoldan gelip geçenlere dalmış izliyordum.Bir an bir el omuzama dokundu.Korkudan aniden irkildim,gelen ise annemdi.

"Haydi,Nuray; kardeşin uyumuşken bir an önce pazara gidip dönelim"dedi.
-Tamam anneciğim.

Kırmızı başlıklı kızın pelerini gibi benim de üzerime geçirdiğim pelerinim vardı ve bir de kırmızı ayakkabılarım...
Ayakkabıcıda binbir naz ve sistemle Annemle babama kök söktürtmüştüm o ayakkabıyı aldırmak için
Pelerinimi üzerime geçirip,kırmızı ayakkabılarımı giydim.
-Ben hazırım anneciğim
Tam kapıdan çıkmak üzereyken Nurhan teyze ve Nuri amcayla karşılaştık.Bizim ev sahibimizdi.
Nurhan teyze; yüzü solgun elmacık kemikleri belirgin saçlarına kar yağmış bem beyaz, beli iki büklüm elinde bir bastonuyla gezen naif,narin sevecen güler yüzlü bir kadındı.
Nuri amca başında tek tük saçları,olan saçlarına da kar yağmış bem beyazdı.Kaşları çatık,orta boylarda bir adamdı.
Ne zaman görsem,elinden gazete dergi hiç eksik olmazdı.Sürekli okur yazardı. Bilge bir adamdı aynı zamanda emekli öğretmendi.

Nurhan teyze:"Nereye böyle Fatma kızım?"
-Aynur uyuyorken Nuray'la pazara gidipte gelelim dediydim de.
Pazardan bir isteğin varmı?
Gelecek gidecek...

Nurhan teyze:"Sağ ol kızım sabah Nuri Amcan eksikleri getirmiş.Sağ salim gidin gelin inşallah."
-Haydi alasmarladık Nurhan abla.
Arada bir de Aynur'u dinlersiniz zahmet olmazsa
Yeni uyuttum, uyanmaz ama çocuk belli de olmaz uyanacağı tutuverir.
Uyanırsa ağlamasın
"Olur,kızım
Gözün arkada kalmasın sakın
Güle güle gidin Fatma kızım!"
Dikkatli gidin.
Sağ salim dönün inşallah.

Dönüm Noktası                                        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin