Saçlarımı at kuyruğu yaparak aynadaki görüntüme baktım.Koyu mavi kotum ve siyah gömleğimle gayet toplu bir görüntü oluşturmuştum.Aynaya bakmaya son verip askılı siyah çantamı alıp ayağıma beyaz sporlarımı geçirerek evden çıktım.
Öğlenin verdiği yakıcı sıcağı,giydiğim siyah gömlek bedenime daha da hissettirirken elimde çevirip durduğum adres kağıdını çantama koyup adrese doğru yol aldım.Benim bu işe kesinlikle girmem gerekiyordu. Bir hafta sonra kıyamet kopmasını istemiyorum sonuçta.Yürümeye devam ederken adrese yaklaştığımı anlayıp sürekli etrafa bakarak kafeyi bulmaya çalıştım.Az ileride "Ay Işığı" yazısını görünce adımlarımı yavaşlatıp derin bir nefes alarak kafeye giriş yaptım.Lacivertin ve altın sarısının hakim olduğu kafe sanki insanı içine çeken bir hava soluyordu.Gözlerim kafenin içini turlamaya devam edecekken "Buyrun efendim." diyen sesle yanımdaki benden bir iki yaş küçük olan gence baktım.Sanırım burda çalışıyordu.Gencin tuhaf bakışlarından gereğinden fazla bakmış olduğumu anladım ki hemen"Ben iş için gelmiştim "dedim."Sizi müdürün yanına götüreyim.O size yardımcı olacaktır."diyerek yine lacivertin hakim olduğu dar holden geçerek altın renkte bir kapının önüne bırakıp "Bundan sonrası size ait." diyerek yanımdan uzaklaştı.Bende derin bir nefes alıp kapıyı yavaşca tıklattım."Gel." İçeriden gelen sese itaat edip odaya girdim.Allah aşkına neydi bunların lacivertle derdi? Oda yine tamamiyle lacivertti.Kapının altın sarısı odanınsa lacivert olması insanda uyumsuzluk belirtisi oluştursada aksine böyle güzel bi uyum görmemiştim daha önce.
"Buyrun."diyen sert sesle kendime gelirken gözlerim karşımda tahminimce otuz yaşlarındaki adamı buldu.
"Ben iş için gelmiştim."diyince bakışları yüzümü turladı.Normal bir inceleme yapmıyordu.Sanki birşeylerden emin olmak ister gibi bakıyordu yüzüme.İncelemesi bitmiş olacak ki "İş için geldiniz ama bizde size verecek iş yok." diyince anlamayarak yüzüne baktım.
"Nasıl yani?" dedim şaşkınlıkla.Adam derin bir nefes alarak"Yankı Bey sizinle çalışmamızı istemiyor."dediğinde şaşkınlığım ve merakım soru sormamı emrediyordu.Onun ne ilgisi vardı ki?
"Neden?" diyebildim sadece.
"Size daha fazla bilgi veremem.Sadece şunu bilin Bursa'da nereye giderseniz gidin size iş verilmeyecek.Lütfen şimdi çıkın."diyen adamdan bakışlarımı aldım ve şaşkınlıkla kapıya yönelip dışarıya çıktım.Bu neydi böyle?Benim çalışacağım işe o mu karar veriyordu?Asıl soru onun ilgisi neydi bu işle?Off bir sürü soru ...
Güneşin yakıcılığı bile şaşkınlığımdan dolayı kendini yeni yeni hissettirirken silkelenip bedenimi hareket ettirdim.Ben yinede Ceyda'dan aldığım diğer iş ilanlarınada uğrayacaktım.
Neredeyse yedi iş ilanına gitmeme rağmen hepsinden aynı cevabı almıştım.Halbuki çalışanlarında aradıkları özellikler bende fazlasıyla vardı.En sonunda bir banka oturup Mert'i aradım ve adresi verip buraya gelmesini söyledim.Bu konuyu konuşacağım en doğru insan Mert'ti.Yarım saaat sonra gelen Mert'e herşeyi baştan sona anlatırken onun yüzünde şaşırdığına dair bir mimik hareketi görmedim.Buda bunları tahmin ettiğinin habercisiydi.
"Alya ,Yankı isteğini yaptıracaktır mutkaka .Hele ki o işte çıkarı varsa.Bence dediği anlaşmayı bir düşün."dediğinde düşüncelerim aklımı işgal ederken birşey demeden sıkıntıyla Mert'in arabasına bindim.Zaten havada kararmıştı.Ve benim bu gece bara gidip bazı şeyleri öğrenmem gerekiyordu.Mert'inde sürücü koltuğuna binmesiyle araba hareket etmeye başladı.Aradan geçen yarım saatin ardından tanıdık'Yakamoz' yazısıyla arabadan inip bara giriş yaptık.Korumalar bana birşey demiyorlardı artık.Bar her zamanki gibi kalabalıktı.Ter kokusu mu? O her zaman var.Mert işinin başına giderken bende adımlarımı Yankı Beyimizin daha önceki gittiğim odasına yöneldim.Kapının önüne gelince kapıyı sinirle açıp içeriye girdim.İçrideki iki çift gözün bakışları beni bulurken ,umursamayarak "Yaptığın hiç adil değil."diyerek sesimi yükselttiğimde Yankı oturduğu koltuktan sakince kalkarak bende olan bakışlarını sarışın erkeğe yöneltip "Cihan,sonra konuşalım."dediğinde adam başını olumlu anlamda sallayıp dışarıya çıktı.Onunla odada tek başına kalmanın verdiği huzursuzlukla sesimi kontrol altına alıp "Bir açıklama bekliyorum."dedim.
Sakin yüzü ifadesizliğini korurken "Ne açıklaması?"dedi.Benim sinirden elim ayağım birbirine dolaşırken onun bu sakinliği insanı iyice çileden çıkarıyordu."Gittiğim yerlerde senin isteğin üzerine işe alınmıyorum."dedim bende sinirle.Bakışları eğlenir bi hal aldığında "Bunu seninle çalışayım diye yapıyorsun."diyerek olayı daha yeni anladığımı gözler önüne sermiş oldum.Tehlikeli suratında yukarı kıvrılan dudakları sinirimi arttırırken "Sen nasıl bir insansın?"diyebildim sadece.O ise benim aksime sakince "Sen hâlâ burda çalışyorsun ve bana böyle şeyler söylememelisin aksi taktirde kovulabilirsin.Senide kimse işe almıyormuş zaten."dedi alayla.Anlayacağımı anlamıştım artık.Fazla uzatmaya gerek yoktu.Ne kadar çabuk o kadar iyiydi benim için."Şartlarım var."dedim anlaşmayı kastederek.Başını dinliyorum anlamında salladı."Birincisi bana düzgün bir iş ayarlayacaksın ailem için.İkincisiyse bana ayrıkı birşey isterseniz kesinlikle yapmam."dedim.Önüme gri kapaklı bi dosya uzatıp "Kabul."dedi sanki önceden kabul edeceğimi bilircesine.Dosyayı alıp anlaşmayı okuyarak kendi birkaç maddemi daha ekleyip imzaladım,başıma neler geleceğini düşünmeden.
"Ne iş yapacağım?"dediğimde umursamazca oturarak önündeki dosyanın kapağını açarken "Sana anlatacaklar."dedi gitmemi emreden sesiyle.Neydi bu umursamazlık.Tamam köşeye sıkışmış olabilirim ama sonuçta onunda bana ihtiyacı vardı.Kapıdan çıkacakken sessizce "Ukâlâ."demekten alıkoyamadım kendimi.Bardan hızla çıkış yapıp eve gelmiştim.Şu an aldığım soğuk duşun ardından yatağıma uzanmış düşünüyordum.Ben anlaşmayı kabul ettim etmesine de ne işi yapacaktım,kim anlatacaktı bana bunu?
Düşüncelerimin ardı arkası kesilmezken telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.Kim gece gece mesaj atardı ki?
Mert ....."Alya işi kabul etmişsin.Detayları yarın sana anlatırım,iyi geceler."
Gelen mesaj aklımdaki birkaç soruyula yanıt olurken hâlâ cevapsız olanların sayısı fazlaydı.
Telefon elimdeyken sosyal hesaplarıma girdim.Aslında pek kullanmazdım.Sanırım şu an gerçek dünyadan birazcık uzaklaşmak istiyorum.Hesaplarıma bakarken anonim bir hesaptan atılan mesajla şaşırdım.
"Çok sıkıcı bir gün değil mi?"
Bu neydi şimdi?Üstelik anonim bir hesap.Umursamayıp hesaptan çıkacaktım ki yazanın aktif olduğunu görünce parmaklarım harflerin üzerinde hareket etmeye başladı.
"Fazlasıyla."yazarak gönder tuşuna bastım.Anında cevap geldi.
"Açıkcası yazacağını sanmamıştım.Şaşırttın beni."
Cevabın gelmesiyle parmaklarım tekrar klavyeyle buluştu.
"Sıkıcı bir gündü.Eğlenmek istedim sadece."
"Yoksa yazmayacaktın yani?"
"Neden yazayım ki tanadığım birine?"
"İyi ki canın sıkılmış o zaman.Şanslıyım."
Ard arda konuşmalarımız çoğalırken cevap verdim.
"Sanırım eğlendim ve artık canım sıkılmıyor."
"Yazmayacak mısın şimdi?"
"Kime yazmayacağım ki?"
Dediğimde anlamış olacak ki
"Severim zekileri."
Karşıdakinin erkek olduğuna emindim.Yazmaya devam ettim
"Bende anonimden yazanları pek sevmiyorum."
"Neden kimsin demek yerine lafı dolandırıyorsun ki?" Bildirim sesleri havada uçuşurken yazmaya devam ettim.
"Eeeeee.....?"cevap gecikmeden gelmişti.
"Ne eeeeee...si?"
"Kimsin işte?"
"Kim olmamı istersin?Bu neydi böyle?İçimdeki ses karşıdakinin tuhaf bi insan olduğunu söylesede yazmaya devam ettim.
"İnsan olmanı isterdim."
"Oooo....güzel laf koydun ha."
"Kim olduğunu söylemeden konuşmayacağım."yazarak telefonu kapattım.Kimdi bu?
Neyse,daha önemli işlerim varken bununla oyalanmayacaktım.Şu an düşüncelerimin yüzde doksanı işle ilgiliydi.
Uykum bir süre düşüncelerimin esiri olurken pes etmiş olacak ki beni rüyalarına başrol yapmıştı bile.
***""""***
Of.Nerde bu Mert?
Sabah erkenden kalkıp Mert'le bir kafede buluşmak için sözleşmiştik.Ama Mert bey hâlâ ortalıklarda yoktu.Gözlerim Mert'i bulmak için son defa kafenin girişine bakacakken
"Çok bekletmedim umarım."diyip sevimli gözükmeye çalışan Mert'i görünce önüme dönüp umursamazca garsona siparişleri verdim.Mert'le sessiz geçen on dakikalık bakışmamızın ardından gelen siparişlerle eş zamanlı olarak konuşmaya başladık.
"Şimdi sen öncelikle Ceyda'ya birşey söyleme ,herşey netleşince söylersin...Şimdi gelelim asıl konuya.Sen şu adama yakınlaşıp adamın güvenini kazanacaksın.En sonunda bizim için önemli olan bi anahtarı alacaksın."
Elimdeki kahveyi bırakıp Mert'in gösterdiği fotoğraftaki adama baktım.Uzun boylu,kahverengi saçlı ,tahminimce yirmi beş yaşlarındaki yakışıklı adamdan bakışlarımı çekip Mert'e çevirdim.
"Neden ben?Yani bir başkası bunu benden daha iyi bir şekilde yapar."dediğimde Mert
"Uğraşmadım mı sanıyorsun Alya.Bilmiyorum....neden böyle yapıyor,seni zorluyor anlamıyorum.Ama emin olabilirsin sana zarar gelmeyecek....güven bana."diyen Mert'e bakıp kafamı ellerin arasına aldım.Doğru mu yapıyorum acaba? diye kafamın içinde ordan oraya koşan bu soru işte tüm stresimin sebebiydi.Ne kaybederdim ki?Hem kabul etmesem ne yapacaktım.Off...kendimi kafese sıkışmıs kuştan farksız hissediyordum şu an.Düşüncelerime son verip Mert'e baktım.Gözleri sanki ne tepki vereceğimi anlamak istek gibi bakıyordu.Zaten kabul etmek zorundaydım.Anlaşmayı bile imzalamışken geri dönüş olmayacağını biliyordum.
"Tamam,başlayalım."diyerek Mert'e baktım.Rahatlarcasına tebessüm edip "Tamam.Şimdi sana ailen için çalışacağın kafeye götüreyim.Ailenle işin bitincede bu işe başlayacağız.Tabii öncesindede bu adamla ilgili bilmen gerekenleri ben sana öğreteceğim."diyen Mert'e başımı aşağı yukarı sallayıp "Tamam."dedim.
Konuşmamızın ardından buluştuğumuz kafeden çıkıp çalışacağım kafeye doğru yol alırken yanımda araba süren Mert'e "Sence doğru mu yaptım?"diye sordum birden.
"Bence iyi bir karar verdin.Uzatmanın anlamı yoktu.Çünkü Yankı nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde insanlara istediğini yaptırıyor."diyen Mert'ten bakışlarımı çekip gözlerimi kapattım.Olanları düşünmemeye çalıştım.
"Geldik."diyen sesle gözlerimi açıp karşımdaki Ay Işığı yazısını görünce şaşırırken"Hadi Alya."diyen Mert'le arbadan inerek kafeye adımlayıp içeriye girdik.Geçen günki genç Mert'e selam verip işinin başına döndü.Sanırım tanışıyorlardı.
Mert'le patronun odasına yönelip ben kapıyı çalmak için dururken Mert kapıyı çalmadan içeriye girdi.Bense hafif şaşkınlıkla Mert'i takip ettim.İçeriye girmemizle birlikte geçen gün ki adam hafif bir tebessümle"Hoşgeldiniz Mert Bey ve Alya Hanım.Haber geldi bana.Alya Hanım için herşey ayarlandı."dedi.
Bugün şaşırma günüm sanırım.
*************
@wattpad_kül_hece instagram sayfasını takip edebilirsiniz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL HECE
Roman pour Adolescents~06.05.2017~ "Şimdi, gül diken için bi 'KÜL HECE." "Kalk."diyen gizemli bir sesle birbirinin esiri olmuş kirpiklerimi aralayıp karşımdaki yabancı buz mavilerine baktım.Gözleri anlık yüzümü turlayıp bana doğru eğilmiş olan güzel vücudunu çekmesiyle h...