"Yuvarlak masa şövalyeleri toplanın!"
Kızlar göz devirerek koltuklara otururken Saye tek başına İklim'in yuvarlak yemek masasının başındaydı.
"Hainler!"
"Saye, gel hayatım." İklim'in karışık kafasını toplamak için tek ihtiyacı olan kızlarla yapacağı bol dedikodulu, bol muhabbetli birkaç saatti.
Saye de onun karşısındaki tekli koltuğa kendini pat diye atarken Nil İklim'in anlamadığı bir memnuniyetsizlikle söze girdi. "Sanırım burada olma sebebimiz Çınar?"
İklim başını sallamakla yetinirken Saye hain bir kahkaha attı. "İddiayı ben kazandım Bayan Ateşoğlu. Sökül paraları."
Nil hışımla çantasına uzanırken İklim hayretle Saye'nin üstüne beş yüz lira atan kuzenine döndü. "Sana inanamıyorum Nil! Şununla benim üzerime iddiaya mı girdin?"
Saye beş adet yüzlüğü alıp çenesine sürterken gülümsedi. "Şu sensin."
"Ne yani? İddia konusu neydi? Ben Çınar'ı kabul edeceğim, ya da etmeyeceğim öyle mi?"
"Tatlım. Çok tatlısın." Hemen yanında oturan Mercan saçlarını okşadı. "İddia senin ne kadar dayanacağın üzerineydi."
"Ne? Nasıl?"
"Saye senin en fazla bir hafta dayanacağını söylerken, Nil iki haftadan fazla sürer dedi."
"Siz..." İklim söyleyecek söz bulamayıp sustu.
"Neyse..."Saye onun şaşkınlığını boş verip konuya girdi. "Ne oldu? Bardayken ortadan apar topar kaybolduğunda bir şey olduğunu anladım ama Çınar ne alaka?"
Ve İklim her şeyi anlattı. Barda olanlardan başlayıp sabah olanlara dek. "Şimdi de akşam onunla Mutfak'ta buluşmamı söylüyor."
"Eee? Akşam ne giyiyorsun?"
İklim kaşlarını kaldırdı. "Gitmiyorum."
"Ne demek gitmiyorum?" Mercan iğne batırılmış gibi sıçradı. "Tabii ki gidiyorsun."
"Saçmalamayın. Ben Çınar'la sevgili falan olmayacağım."
Nil derin bir nefes alıp kafasını salladı. "Tatlım. Sen de istiyorsun."
"İstemiyorum, Nil!"
Nil kucağındaki Aden'i pusete Maya'nın yanına yatırıp, ona doğru yürüdü ve tam yanına oturdu. "İklim, istememek ve korkmak başka şeyler. İstemiyorsan tamam ama korkuyorsan bu yanlış."
"Kafam karışık."
"Tamam işte. Hem kafanı topla, hem beleşe yemek yiyelim."
İklim şaşkınlıkla Saye'ye baktı. "Yiyelim?"
Kuzeni gözlerini kırpıp gülümsedi. "Evet bebeğim, yiyelim. O Çınar Bey'in hayalleri suya düşecek. Biraz tırmalasın, değil mi?"
"Ay Saye saçmalama Allah aşkına."
Ama sanki hiç konuşmamıştı. Saye sanki tavanın ötesini görebilirmiş gibi gözlerini kısıp yukarı baktı.
"Şu Alfazairy'nin kadifesi, o iş görür."
Sadece Saye, Paris moda haftasında sergilenen bir kıyafet için 'iş görür' diyebilirdi. İklim gözlerini devirdi. Bir de ona züppe derlerdi.
"Ha bu arada Alfazairy demişken" diye konuyu değiştirdi bir ümit. "Meri, Seçil Erdem" dedi bu seferki kaprisli gelini kastederek "Vera Wang'ın geçen seneki bir gelinliğini çok beğenmiş." Yüzünü ifadesiz tutsa da içinden kendini alkışladı. Mercan birazdan ateş alacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN TADI: Acı&Tatlı (Mükemmel Planlar Serisi 3)
RomanceMuhteşem kuzenlerin maceraları devam ediyor. İklim Aytaç şüphesiz ki dört kuzenin içinde en "sıradan" olandı. Yoksa değil miydi? Sorumsuz anne, bencil baba, mahvolan bir çocukluk hayali. Belki de o kadar sıradan değildi. Günü deli kuzenleri ve düny...