~20.Bölüm~

113 9 2
                                    

Evet girişleri hiç bir zaman beceremeyen bir ben yazıyorum bu bölümü. Damla -sevgili yazarımız - çok meşgul olduğu için bu son bölümü benim yazmamı istedi. Yazım tarzımız Damla ile farklı. Umarım yabancı karşılamazsınız.

1 hafta sonrası... Tini'nin anlatımı ile

Gözlerim kendini açık tutmakta zorlanırken saat sabahın beşi idi. Güneş kendini belli etmeye hazırlanırken ay veda etmeye hazırlanıyordu. Yıldızlar ağlamak istiyor ama bulutlar izin vermiyordu.

Babaannemin yanında daha fazla kalamamış içim huzursuzluk ile dolunca annemlerin yanına gelmiştim. Gerçi kendimi odanın dışına çıkardığım yoktu da, neyse... Yemek yemiyor, su bile arada sırada içiyordum. Ailem bana yaklaşmak isteyince onlara bağırıyordum. Bu durumum ailemin, özellikle babamın, hiç hoşuna gitmese de beni de anlamaya çalışıyorlardı. Jorge ile görüşmeyeli uzun bir zaman oluyordu.

Onu özlüyor muydum?

Çok.

Onunla konuşmak istiyor muydum?

Evet.

Peki onu eskisi gibi seviyor muydum?

İşte buna emin değildim.

Camdan dışarıyı izlemenin harikalığını onsuz geçirdiğim günler de daha çok anlamıştım. Gece yıldızları izlemek benim için onu izlemek gibiydi. Küçük çam ağaçlarının arasından görünen aya bakmak ise onun gözlerine odaklanmak gibiydi. Nereye baksam onu düşlüyordum. Yıldızlar oydu, güneş oydu, minik bahçemde açan papatyalar oydu... Ve, ben oydum. Ben başlı başına o olmaya odaklanmıştım. Onun gibi olmaya... Onun gibi olursam beni sever diye değildi bu çabam. Onun gibi olursan beni yanında tutar diyeydi. Ben onun beni sevmemesine de razı haldeydim. Tek istediğim yanımda olmasıydı ve bu bildiğim kadarı ile gösterilebilecek en büyük sevgiydi.

Sevmese de olur, yanımda bulunsun yeter...

Yıldızlar son zamanda azar azar kayboluyordu gökyüzünden. Tıpkı onun benden azar azar gitmesi gibi... Saatler günlere dönüşmüştü bu dönemde. Annemin dediğine göre yaklaşık 1 ay 9 gün olmuş. Kimi kandırıyor bu kadın? Tamı tamına 9 yıl olduğuna deliler gibi emindim. Onsuz dakikalarımı güne, günlerimi yıla sayıyordum. Hesabın denk geldiğine ise fazlasıyla emindim.

Bir an gözüm uzun zamandır bakmadığım, hatta gittikçe yok saydığım bir kaç eşyama takıldı. Anı kutum, makyaj masamdaki bir çok fondöten ve en son olarak da karşımdaki aynam... Ayın ışığından destek alan hafif loş ve turuncu ışıklı abajurumun kendimi göreceğim kadar aydınlatması odayı benim için biraz şans işiydi. Çoğu zaman yıldızları görmeme bile engel olan ayın bu kadar parlak olması , hele ki sabahın beşin de, gerçekten bir şanstı.

Aynadaki insana biraz daha baktım. Ben olacağına inanmayacağım bir görüntü ile karşı karşıyaydım. Gözlerim dolup dolup ağlayamamaktan kızarmış, göz altlarım mordan maviye doğru geçiş yapıyordu. Dudaklarım hafif kurumuş, çatlamayı bekliyorlardı. Üzerimde bedenime hafif büyük bir kazak, altımda ise sıradan bir tayt vardı.

Ruhumu kenetlemiş duygular içimi yırtarcasına parçalıyordu beni.Hergün ölüyordum onun hasretiyle.Gidip yanına konuşsam bunu yapamazdım.

Özlüyormuydum?

Evet.

Eskisi gibi seviyormuydum onu?

Emin değilim.

Işte bu çelişki parçalıyordu beni.Ya onu sevmiyorsam ya da seviyorsam yinede gidip nasıl konuşacaktım?

İç ses yardım et bana!!!

İç sese inandığım söylenemez ama yinede herşeyimi onla paylaşıyorum.Beni rahatlatıyor.Aslında sadece beynimle konuşuyorum.Yinede kendimle.Eğer bunu başkasına söyleyebilseydim rahatlardım belki kim bilir?

Sen...Evet sen..Hiç duygularına yenik düştünmü söylesene bana..

Selam!!!!
Uzun zaman sonra tekrar birlikteyiz..Normalde sezom finali olacaktı ama 15 tatile gireceğimiz için yapabildiğim kadar yazmaya çalışıcam....Bölümün nerdeyse yarısını yazmam da bana çook yardımcı olan eylulcnkaya 'ya teşekkür ederim..

Yeni bölüm sizce nasıl olmuş?

Vote?

Yorum?

Whatsapp'dan SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin