Okula geldiğimizde öğle arasının bitmesine 5 dakika vardı. Neyseki zil çalmadan yetişebilmiştik. Binadan içeri girince gözler bizim üstümüze çevrildi.Bundan rahatsız oluyorum ama buna alışmam lazım. Doruk'la takıldığım sürece bu hep böyle olacak.
Sınıftan içeri girince -neden Doruk'la aynı sınıfta değilim ki- Efe'nin kötü bakışları üzerimdeydi.
Yanına gidip masum bir tavır takındım.
''Efe bana sinirl-''
''Sakın konuşma Günce.''
''Anlaşıldı sinirlisin.''
''Neden onunla gittin?''
''Bilmiyorum ben sadece-''
''Tekrar aynı şeyleri mi yaşamak istiyorsun?''
''Hayır.''
''O zaman Doruk'tan uzak dur.''
''Yapamıyorum.''
''Seni tekrar üzmesini istemiyorum.''
''Beni düşündüğünü biliyorum ama kendime engel olamıyorum.''
''Hala seviyorsun onu değil mi?''
''Ben..off''
''Benden saklamana gerek yok.''
''Ben onu sevmeyi istemiyorum ama bunun önüne geçemiyorum. Onu sevmeyi bırakamıyorum. Durduramıyorum kendimi.''
''Yaptığı her şeyin sana zararı var.''
''Biliyorum ama..off''
''Tamam Günce. Uzatmayacağım bu konuyu. Sadece seni onun yanında görmek istemediğimi bil.''
''Biliyorum.''
Konuşmamız bittiğinde hoca sınıfa geldi. Zamanlama harika.
Hadi şimdi dersi dinle bakalım dinleyebiliyorsan.
-Efe'nin Anlatımından-
Niyahayet çıkış zili çaldığında kendimi sınıftan dışarı atabildim. Günce ve Özlem'le vedalaştıktan sonra arabama atladım.
Şimdi biraz gizli ajancılık oynama vakti. Doruk'u takip edeceğim. Onu uyarmam gerek birkaç konu var.
Doruk da okuldan çıkıp arabasına binince takip işine başladım. Nereye gideceğini az çok biliyordum.
Arabasını durdurduğunda tahminimin doğru olduğunu anladım. Önce onun arabadan inmesini bekledim ve ardındanda ben indim.
Nerede miydik? Doruk'un barında. Kendine ait bir mekanı var. E tabi,kötü çocuk olmak bunu gerektirir.
Onun peşinden içeri girdiğimde henüz beni farketmemişti.
"Doruk"
diyerek seslenince yüzünü bana döndü.
"Ooo kimleri görüyorum."
"Çok mu sevindin beni gördüğüne yoksa?"
"Ne istiyorsun?"
"Direk konuya girelim diyorsun yani. Tamam. Senin istediğin gibi olsun. Seninle ortak bir noktamız var:Günce. Ve ben onu tekrar üzmene izin vermeyeceğim."
"O benim yanımda gayet mutlu."
"Evet senin yanında mutlu. Peki ya bırakıp gittiğinde? O zaman da mutlu mu? Sen yokken seni ne kadar özlediğini biliyor musun? Sürekli ağlama krizlerine girdiğini, uyurken bile adını sayıkladını, hayatının alt üst olduğunu biliyor musun? Tabiki de hayır. Zaten bunlar senin umrunda bile değil."
"Günce'yle ilgili her şey umrumda. Onu bırakmak zorundaydım. Hiçbir şey bildiğin yok. Kafandan bir şeyler tasarlayıp yorum yapma."
"O sana aşık ama sen..sen onu sevmiyorsun bile. Sadece yanında sürekli istediğin bir oyuncak."
"Haddini aşma Efe. Hele ki benim mekanımda asla."
"Buraya seni uyarmaya geldim. Sana Günce'den uzak dur demeyeceğim. Çünkü bu Günce'yi daha çok üzer. Ve isteyeceğim en son şey onun üzülmesi. Eğer onu üzecek tek bir hareket bile yaparsan, tek bir kelime söylersen o zamam senin anladığın dilden konuşuruz."
"Bitti mi?"
"Bitti."
"Güle güle."
Cevap vermeyip dışarı çıktım. Arabama doğru ilerlerken bir yandanda düşünmeye başladım.
Onu uyarmam iyi olmuştu. Birisinin bu herife karşı gelmesi lazım.
Açıkcası beni bu kadar sakin bir şekilde dinlemesine şaşırmıştım. Belki de söylediklerime o da hak veriyordu.
Umarım beni dikkate alıp bir daha Günce'yi üzmezsin Doruk.
-Günce'nin Anlatımından-
Eve gelip biraz ders çalıştıktan sonra kendimi yatağa atıp müzik dinleme başlamıştım.
En sevdiğim şeylerden biridir müzik dinlerken hayal kurmak. Tabi bütün hayallerimde de Doruk var.
Acaba ne yapıyordur şimdi? Arasam mı ki? Yok yok aramamalıyım. Kendisini düşündüğümü bilmesine gerek yok bence.
Ya da aramalıyım? Belki ki o da beni düşünüyordur. Saçmalama Günce. Doruk seni düşünmez. O kimseyi düşünmez.
Kendime engel olamayıp telefonu elime aldım ve numarasını tuşlayıp açmasını bekledim.
Beni uzun süre beklettikten sonra telefonu açtı.
"Ne var?"
Ne kadar da kibarsın(!) Doruk.
"Ben sadece..şey sadece aradım."
"Söyleyeceğin önemli bir şey yoksa kapatıyorum."
"Dur kapatma."
"Çabuk söyle."
"Nerdesin?"
"Nerde olabilirim?"
"Hmm bilmem."
"Bardayım."
"Hangi bar."
"Of yapma Günce. Sence hangi barda olabilirim?"
"Tamam anladım. Gelebilir miyim?"
"Buraya mı?"
"Evet."
"Hayır."
"Neden?"
"Barlar sana göre yerler değil Günce. Özellikle burası."
"Ama gelmek istiyorum."
"Olmaz dedim Günce."
"Lütfen."
"İnat etme."
"Ama ben-"
Telefonun suratıma kapanmasıyla cümlem yarıda kaldı. Pislik Doruk.
Suç bende. Niye arıyorum ki? Aptalsın kızım aptal.
Herkese merhaba. Bir bölümün daha sonuna geldik. Efe'nin Doruk'u uyarması hakkında ne düşünüyorsunuz bakalım? Ya da Doruk'un telefonu Günce'nin yüzüne kapatması? Biraz fazla mı odun ne?
Yorumlarınızı ve votelerini bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Unuttuğumu Hatırlamıyorum
Genç Kurgu''Senden sadece beni bırakmamanı istedim. Yanımda olmanı istedim. Çünkü sen farklıydın.Kalbimde ritim değişmesine,sesimin titremesine,saçma sapan gülümsememe sebep oluyordun.'' ''Geri döndüm işte. Yine yanındayım. Bırakmadım seni.'' ''Beni bıraktığı...