Dizlerimin üstünde kayarak yanına yaklaştım ve yüzünün önünde çaprazladığı kollarını birbirinden ayırıp gözyaşlarını montumun kollarına sildim. Ayağa kalkarken, bir çocukla uğraşıyormuş edasıyla söylendim. "Ne kadar ağladın öyle."
Bileklerinden tuttum ve kalkması için onu çekiştirdim. Ancak yerinden kıpırdamadı bile. Bunun üzerine, kendi başına kalkması için beklemeye başladım.
"Beni kaldırıp ne yapacaksın ki?"
Sorusuna, omuzlarımı silkerek cevap verdim. "Evime götüreceğim."
"Evine tanımadığın bir erkeği mi sokacaksın?"
Sorusu, onu neden evime götürmek istediğimi düşündürdü bana. Kaşlarımı çattım. Biraz önce, onu evime götüreceğimi söylemiştim. Ve bunu gerçekten istiyor, bunu yapmakta bir sorun görmüyordum. Daha çok, hissetmiyordum.
Her ne oluyorsa, gerçekten de ben bir şeyleri hatırlayamadığımdan dolayı oluyordu.
"Neyse," Bir kez daha silktim omuzlarımı. Onu evime götürmem gerektiğini hissediyordum ve götürecektim. Ailem iş için yurt dışına çıktığından, gelmesi sorun olmazdı.
Beyaz saçlı çocuk ayağa kalktıktan sonra onun elinden tuttum ve peşimden götürerek merdivenleri çıktım. Eli buz gibiydi, eldivenlerimi almayı neden reddettiğini merak ediyordum.
Asansöre binene dek elini bırakmamıştım. Geniş asansör kabinine girip çıkacağımız katın tuşuna bastıktan sonra, elini hala tutuyor olduğumu fark ettim.
Gözlerimi kırpıştırarak ellerimize baktım. İkimiz de bırakmak istiyor gibi gözükmüyorduk. Kalbim yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu. Elimi biraz daha sıktı ve sırtını asansör kabinine yaslayıp başını geriye attı, dudakları titredi. Kısa bir anlığına yeniden ağlayacağını düşündüm ancak bu olmadı.
Elimi tutmayı sürdürmesine izin verdim, buna izin verdikçe yanaklarımın daha fazla kızardığını bilmeme rağmen yüzümü başka yöne çevirmekten başka bir tepki vermedim.
Asansör durduğunda ellerimizi yavaşça ayırıp asansörden indim. Evimizin kapısının önüne geçip önce botlarımı çıkardıktan sonra anahtarımla kapıyı açtım. Tam o sırada beyaz saçlı çocuk elimi sertçe tutup havaya kaldırdı. Parmaklarımın arasında kalan köpekli anahtarlık, ikimizin yüzleri arasında sallanıyordu.
"Bunu hatırlıyor musun?"
Yüzüne, sorduğu soruya anlam veremeyerek baktım. "Neyi?"
"Anahtarlığı. Onu sana benim aldığımı."
Anahtarlığa ve anahtarlığın arkasında bana beklentiyle parlayarak bakan gözlere baktım. Başımı iki yana sallarken, benim hatam olduğunu düşündüğüm şey yüzünden bir kez daha vicdan azabı duydum. O şey, unutmamam gereken her şeyi unutmamdı. Garip bir şekilde, hatırlamam gereken anılar olduğunun ve bu anıların karşımdaki kişiyle ilgili olduğunun bilincindeydim fakat en ufak bir detayı bile hatırlayamıyordum.
Elimi yeniden elinden kurtardım. "Bir şeyleri unuttuğumun farkındayım. Bu yüzden, vicdanımı rahatlatmak için, sana yardım edeceğim."
Birlikte içeri girdik. Çantamı duvar kenarına bırakıp montumu vestiyere astıktan sonra onu odama götürdüm. Ona yatağıma oturmasını söyledikten sonra, banyoya geçip ilk yardım dolabından ihtiyaç duyabileceğim malzemeleri aldım ve odama döndüm. Malzemeleri kenara koyup yüzündeki bütün yaraları özenle temizledim. Sebepsizce, ikimiz de birbirimizin gözlerine bakmaktan kaçınmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vampire: lee minhyuk
Fanfiction"Adım Minhyuk. Yeniden tanışalım mı?" 〜* leeminhyuk ≪ *〜 >(Kimi No Na Wa adlı animeden esinlenilerek yazılmıştır.) 〜* |WITCH - 6| • tamamlandı •