Yatağıma iyice gömüldüm, yumuşacık yorganımı burnuma kadar çektim. Burnumun ucu adeta buz kesmişti, yanaklarım da daha az üşüyor denemezdi. Kaloriferler çalışmasına rağmen, odam geniş olduğundan her yeri ısınamıyordu ve geceleri soğuktan iki kat yorganla yatmak zorunda kalıyordum. Genelde ikinci kat yorganı, yatağıma girdikten hemen sonra üstüme annem örterdi.
Gözlerimi daha sıkı kapattım. Karanlık korkumun üstüne eklenen üşüme hissiyle birlikte gecem katlanılamaz bir hal almıştı, tek istediğim sabah olmadan güzelce uyku çekebilmekti. Ancak bu soğukta ve karanlıkta uykuya dalmam çok zordu.
Ne zaman odamın ışıkları kapatılsa, evdeki herkes uykuya dalsa ve bütün ev karanlığa boğulsa paranoyak yanım ortaya çıkar, türlü teorilerle zihnimi meşgul eder, güneş doğana kadar beni uyutmazdı. Dolunayın gökyüzünde en güçlü parlaklığıyla kendini sergilediği günlerde bile evin içinden geldiğini duyduğum tıkırtılar uyumama engel olurdu. Gece lambaları bile bu korkuma çare olamamıştı.
Kapımın gıcırdadığını duydum. Kulak zedeleyen gıcırtı sesi, sanki yanlışlıkla çıkarılmış gibi kısa sürmüştü ancak bu bile benim korkudan ne yapacağımı şaşırmam için yeterli olmuştu. Avucumun içindeki küçücük köpek şeklindeki oyuncağı sıkıca tuttum. Ne zaman gıcırtı duysam aynı korkuyu hissederdim ve hiçbir zaman biri gerçekten odama girmiş olmazdı. Buna rağmen her seferinde korkudan tir tir titrer, Tanrıya beni koruması için yalvarıp yakarırdım. Yine aynısını yapmaya başlayacağım sırada duyduğum kırılma sesiyle kaskatı kesildim. Önceden sesler gıcırtılarla sınırlı kalırdı, ancak biraz önce duyduğum kırılma sesinin kesinlikle gıcırtıya benzemediğinden emindim. Kitaplığımda duran küçük kar küresi kırılmış olmalıydı. Birisi onu yanlışlıkla kırmış olmalıydı.
Elimden geldiğince hareketsiz kalmaya çalıştım, eğer içeri giren hırsızın uyanık olduğumdan haberi olmazsa bana zarar vermeden işini halledip odamdan çıkardı.
Ancak soluklarımı düzene sokmayı denedikçe yanlışlıkla ses çıkarıyor, uyumadığımı belli ediyordum. Bu durumda nefes almamak daha iyi bir karar olabilirdi. Nefesimi tuttum. Sıkıca kapattığım göz kapaklarım başımı ağrıttığı halde onları açmamak için kendimi zorluyordum. Hemen yanımdaki odada sakince uyuyan anneme ve babama da seslenemezdim, buna cesaret edemezdim. Hırsız uyanık olduğumu anlarsa ya bana zarar verirdi ya da annemle babama... En azından ben öyle sanıyordum.
"Ah... Çok tatlıydı oysaki!"
Samimi bir üzüntüyle sitem ettiğini duyduğum hırsızın fısıltısı kulaklarıma dolduğu anda gözlerim açıldı. Gerçekten içeride birisi vardı, olanların hiçbiri hayal gücümün oyunları değildi. Yutkundum. Korkudan, attığı her adımı hissedebilecek ve soluk seslerini duyabilecek kadar dikkatliydim artık. Hareket etmiyor olmalıydı. Kırdığına üzüldüğü kar küremin parçalarını topluyordu belki de, çünkü kar kürem gerçekten sevimliydi. Ancak hangi hırsız girdiği evde yanlışlıkla zarar verdiği bir eşyanın kalıntılarını toplardı ki? Duyduğum bir diğer gıcırtının ardından gözlerimi tekrar kapattım. Bütün bu olanlar bir kabus değil de neydi?
Attığı her adımı adeta takip ediyordum, çıkardığı ufacık adım sesleri bile kulaklarıma o kadar yüksek sesli geliyordu ki aklımı kaçırdığımı düşündüm. Bu kadar korkmak fazlaydı, silahı olsaydı beni çoktan öldürürdü, kendime gelmeliydim. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Adımlarının yatağımın kenarında durduğunu artık biliyordum, hırsız tam arkamdaydı.
Yorganımın üstüne konulan elleri hissettim. Soğuk eller, yorganı tutarken boynuma değmişti. Elimdeki minyatür oyuncak köpeği biraz daha sıktım, plastik olması kırılmasından korkmama neden olsa da korkumu paylaşabileceğim başka hiçbir şeye sahip değildim ve oyuncağımı avucumun içinde sıkmazsam rahatlayamayacağımı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vampire: lee minhyuk
Fanfic"Adım Minhyuk. Yeniden tanışalım mı?" 〜* leeminhyuk ≪ *〜 >(Kimi No Na Wa adlı animeden esinlenilerek yazılmıştır.) 〜* |WITCH - 6| • tamamlandı •