Penceresi bulunmayan odada turlamayı, Rin'in suratıma bakması ile kesip çift kişilik yatağın üstüne oturdum. Saat, gece yarısı on ikiye gelmişti ve Minhyuk hala ortada yoktu, bu duruma üretebildiğim tek çözüm ise Rin'e haber vermek ve ona her şeyi olmuştu. Neler olduğunu, ortadan bu kez nasıl kaybolduğunu, bu kez onu unutmadığımı...
Saat akşam dokuz olduğunda ise, ortaya çıkmayışına Rin ile birlikte şahit olmuştuk. Rin, Minhyuk'un kapıdan girmesi ve güler yüzüyle bizi selamlaması için bir süre beklemeyi talep ettikten sonra saatler geçmiş ve Minhyuk hala geri dönmemişti.
Rin de bunun üzerine yere ürkütücü bir pentagram çizip etrafına mumlar dizmiş, Minhyuk'u ruh çağırır gibi çağırmaya kalkışmıştı.
İşe yaramadı.
Kolumu kaldırıp saate baktım. Ardından yerdeki sönmüş mumlara ve açık kapıdan dışarıyı izleyen Rin'e.
"Ne yapacağız, Rin? Geri dönmediği sürece onu hatırlamamın ne anlamı var ki?"
"Bilmiyorum, bilmiyorum."
Kafası, onu nasıl geri getirebileceğimizi düşünmekten oldukça karışmış gözüküyordu. Ben ise, neredeyse hiçbir şeyden haberim olmadan Rin'e yardımcı olmaya çalışıyordum.
Aklımdaki soruları sorabilmek için Rin'in sakinleşmesini bekledim. Daha sonrasında, olup biten her şeyi anlatmasını ima ederek sordum. "Bütün bunlar ne anlama geliyor?"
Duraksadı önce, çünkü her şeyi öğrenmek istediğimi o da fark etmişti ve emindim ki, bildiklerinin ne kadarını bana anlatabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.
"Onu görebildiğin sürenin akşam dokuz ve sabah altı arası olmasının elbette bir sebebi var. İkimiz de aynı türden olmamıza rağmen Minhyuk yalnızca günün belli saatlerinde gözle görülür kalabilirken, ben tıpkı türümdeki diğer kişiler gibi normal yaşıyorum. Aramızdaki temel fark da bu. Minhyuk, cezalandırıldı. Bu onun cezası ve suçunun cezasını çekmek zorunda."
Kaşlarımı çattım. Söyledikleri, olayları benim için daha anlaşılır hale getirmek yerine kafamı daha çok karıştırmıştı. "Suç?"
"Ah... İyi dinle. Benim gibi irade sahibi olan fakat insan olmayan varlıklar, senin gibi insanlardan biraz farklı yaşıyorlar. Örneğin, eğer bir vampir çok ağır bir suç işleyecek olursa Cadı tarafından cezalandırılır. Cadı'nın cezalandırma şekli ise... Minhyuk'un da öğrendiği gibi, biraz farklı. Cadı, yaptığı büyülerle, insanların Minhyuk'u ve Minhyuk gibilerini devamlı olarak unutmasını sağlıyor. Ama bana sorarsan suçları ne kadar büyük olursa olsun, bu kadarı herkes için çok ağır."
"Cadı tam olarak nasıl biri?"
Bana cevap vermeden önce başını önüne eğmiş ve yarı öfkeyle gülüp bakışlarını bana çevirmişti.
"Sorun da bu... Daha önce kimse onu görmedi, kimse nerede yaşadığını ve bütün bunları nasıl yaptığını bilmiyor. Cadı'nın var olduğuna inanmak... Tanrıya inanmak gibi bir şey." Kısa bir süre sonra konuşmasına devam etti. "Senin türün tanrının varlığından ne kadar eminse, Cadı da aynı şekilde varlığını bize belli etmeyi başarıyor ama yüzünü gerçekten görebilmiş kimse yok. Cinsiyetini bile bilmiyoruz,"
Söylediklerinden sonra sessiz kalmayı tercih ettim. Aklıma gelen onlarca soruya kendi kendime cevap bulmaya çalıştığımdan, sessiz kalmaktan başka çarem de yoktu. Daha fazla soru soramazdım ona, çünkü soracağım sorulara cevap vermeyeceğinden zaten emindim.
Minhyuk'un durmaksızın benden nefret etmeni istemiyorum şeklinde bahsettiği o şey, işlediği suç olmalıydı. İşlediği suç Cadı tarafından cezalandırılacak kadar ağırdı ve Minhyuk bunu benim öğrenmemi istemiyordu. Haklı sayılırdı, kendi çapında. Fakat suçu ne olursa olsun ben ondan iğrenmeyecek ve nefret etmeyecektim, bu nedenle suçunu benden saklamaya çalışmasının hiçbir anlamı yoktu.
"Bir nevi lanet gibi."
Rin, başıyla beni onayladı.
Uzun süre oturduğu yerden kalkmadan Minhyuk'a nasıl ulaşabileceğimiz hakkında düşünmüş, uzunca bir süreyi buna harcamıştı. Saat ikiye geliyordu, sabah olmasına dört saat kalmıştı ve saat altıya vurduğunda Minhyuk'u kurtarma şansımız akşam dokuza dek yok olacaktı.
Rin, aklına işe yarar bir fikir geldiğini belli ederek başını hızlıca havaya kaldırdı. "Buldum!"
"Ben de vampir olduğuma göre, eğer ben de ağır bir suç işlersem ve Cadı'nın beni lanetlemesini sağlarsam ortadan kaybolabilir, Minhyuk'u bulabilirim."
Ortaya attığı fikir beni istemsizce güldürdü, kahkahalarım onu rahatsız edene kadar gülmeyi sürdürdüm.
"Rin, o kadar büyük bir suç işlemeyi göze alabiliyor musun gerçekten?" Gerçi, Minhyuk nasıl o kadar berbat bir suç işlemeyi başarmıştı? Suç işleyebileceğine inanacağm son kişiydi, Minhyuk.
"Evet."
"Ama sen suç işlesen ve Minhyuk'u bulsan bile, bu kez ben seni unutacağım. Üstelik, eğer sabah olduğunda hafızamın Minhyuk ile ilgili olan kısmı yeniden silinecek olursa onu bana kim hatırlatacak? Birlikte kalmamız gerekiyor."
Sözlerim karşısında Rin yeniden sessizliğe büründü. Çünkü anlattıklarım, onun için de yeteri kadar mantıklıydı. Eğer Minhyuk ile buluşmamı ve onu hatırlamamı istiyorsak, Rin'in yanımda kalması gerekiyordu.
İkimiz yeniden uzun bir süre daha düşündükten sonra bu sefer ortaya fikir atan kişi ben oldum. "Peki ya geçmişimizle alakalı her şeyi öğrenecek olursam? Bu işe yarar mı?"
Omuzlarını silkti. "Bilmiyorum ama Minhyuk'un senden sakladığı bazı şeyler var. Sen her şeyi öğrendiğinde onun bu durumdan memnun kalacağını hiç sanmıyorum."
Yataktan kalktım ve odanın içinde yavaş adımlarla dolaşmaya başladım. "Belki de arkasında iz bırakmıştır, bize yardımcı olmak için." Odanın içindeki bütün delikleri kurcaladım. Kontrol etmediğim çekmece kalmamıştı; telefonumun feneriyle, yatağın ve hatta kıyafet dolabının bile altını kurcalamıştım. Ama ortada kayda değer bir şey yoktu.
Her yeri en baştan kontrol etmeye karar verdiğim sırada, gözüm yastığın altındaki parlak şeye kaydı.
Yastığı kaldırdım ve yastığın altındaki aleti aldım.
Ses kayıt cihazı.
"Ses kayıt cihazı?" Rin, aklımdan geçenleri soruya dökmüş ve bütün şüphelerimin ortadan kalkmasını sağlamıştı. Yavaş adımlarla onun yanına gittim. Cihazı ona verip karşısına oturdum.
Birlikte kayıt cihazına bakarken, ikimizin de dinleyip dinlememek konusunda tereddütlü olduğunu hissedebiliyordum. Sonuçta ne duyacağımızı bilmiyorduk, Rin bile bilmediği veya öğrenmek istemediği şeyleri duyabilirdi.
"Sanırım gerçekten bilerek bıraktı bunu,"
Bunu söylemesinin sebebini sorarcasına Rin'in yüzüne baktım ancak yalnızca omuzlarını silkmekle yetindi. Sadece hissettim, der gibi.
Kayıt cihazını dikkatlice Rin'den alıp tuşlarını inceledim ve cihazın çalışması için basmamız gereken tuşa basıp birazdan duyacaklarım için kendimi hazırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vampire: lee minhyuk
Fiksi Penggemar"Adım Minhyuk. Yeniden tanışalım mı?" 〜* leeminhyuk ≪ *〜 >(Kimi No Na Wa adlı animeden esinlenilerek yazılmıştır.) 〜* |WITCH - 6| • tamamlandı •