Nothing.

533 29 0
                                    

Taksi kaldırıma çekti ve gözlerimi sildim, eşyalarımı aldım ve kapıya son kez baktım. İçeri geri koşmak istiyorum ve Harry'yi yakınıma çekip, ona ne kadar üzgün olduğumu ve her şeyin normal olacağını söylemek istiyordum, ama bunların olmayacağını biliyorum. Bu kadar süre içinde her şeyi siktim.

Hala kapıya bakıyordum, tokmak dönmeye başladığında her ne olursa olsun diye düşündüm. Umut gezintilerim bana doğru döndü. Bana gelip içeriye girmemi söylecek. Gözyaşlarımdan öpecek ve bu sayede kazanacağız.

"Bunu unuttun." Kanlanmış gözleriyle elindeki çekimi hoşgeldin paspasına düşürdü ve içeriye geri adım attı, kilidin sesini duymuştum. O da mı ağlıyordu ? Ben de onunla içeri girmek istiyordum, onunla olmaya ihtiyacım vardı. Beni içeri alacağına ve affedeceğine inandırmıştı, ama o lanet olası çeki de bana vererek kalbimi öldürmüştü bu yüzden o çeki almayacaktım. Onu asla istememiştim.

Hayır, onun bu kadar kolayca kaçmasına izin vermeyeceğim. 

"Harry!" Nerede olduğu düşüncelerimi bıraktım ve kapıya fırladım, seslice vuruyordum. "Harry, dur!" Bu şekilde bitmesini istemiyordum. Tüm bu şeylerin bitmesini istemiyordum. "Bunu halledemez miyiz ?" Hıçkırıyordum. 

Kapıyı açmadı. Hiçbir şey de demedi.

"Harry, lütfen!" Anahtarlarımı neden içeride bırakmıştım ki ? Öncekinden daha fazla ağlamaya başladım. Onu bu şekilde kaybetmek istemiyordum, yapamam. "Harry, seni seviyorum!" Öyleydi. Onu çok seviyordum, bunu nasıl göremezdi ? Her şeyden sonra, sadece bir şey bizi ayırabilirdi ?

Hiçbir şey. Böyle bir şey değil. Hatta evin içinden bir ses geliyordu. 

Bu filmlerde ki gibi bir şey değildi. Eğer olsaydı, bu anda o kapıyı açardı, belki biraz daha gülümserdi. Kollarını ona düşmem için açardı, ve bana her şeyin normal olduğunu söylerdi.

Ama böyle değildi, ve böyle gitmiyordu. Burada bir gerizekalı gibi bırakılmıştım, ağlıyor ve kapıyı yumrukluyor, Harry'nin bana bir yanıt vermesini bekliyordum. Yapmıyordu ama.

"Harry-" Taksici merakla kornayı çaldı. Ona deli gibi karışık gözüküyordum muhtemelen; elbise içinde orta kışta bir kız kapının önünde çığlık atıyordu ama kapının arkasında ki olan kişi onun çığlıklarına cevap vermiyordu. "Bu kadar mı ?" Tıkanmıştım. "Hazır mısınız ?" Hayır. 

Kolumla gözlerimi sildim, siyah göz kalemi ve eyeliner yüzüme dağılmıştı. Ağlayınca çok sersemliyordum, çantamı bulmaya çalışırken düşüyordum. Kaldırım ve her şey gözyaşlarımdan dolayı bulanık gözüküyordu. Durmuyorlardı. Aşkı bulduğum tek insanı da kaybetmiştim. Elbette, insanları sevmiştim, ama hiçbiriyle böyle olmamıştım. Harry hariç.

Taksinin şoförü gerçekten iyiydi, ve biraz da bana orta okulda çıktığım çocuğu hatırlatmıştı. Eşyalarımı koymamda bana yardımcı olmuştu; o işini yaptığı sırada ben de gerçek evimi aramaya çalışıyordum.

"Nereye, canım ?" Diye sordu arabanın içindeyken ve artık Harry'nin evinin görünümünde değildik. Nereye gidiyorduk ? Otelde kalabilirdim, ama paparazzilerin hepsi orada olurdu; istenmeyen herhangi bir olay istemiyordum. Şuan etrafa sürpriz yapmak istemezdim, doğrusu. 

"Aa," Kimi arayabilirdim ? Eleanor bu sabah yılbaşı için ailesinin yanına gitmişti. Aman Tanrım, çoktan yılbaşı zamanındaydık değil mi ? Bundan sonra ne yapacaktım ? Perrie ve Zayn'e gidebilirdim, ama beni böyle görmelerini de istemiyordum. 

"Sen biraz daha düşünene kadar ben de etrafı gezeyim tamam mı ?" dedi bana. 

"Evet, teşekkürler." 

Hired For Styles (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin