"Definitely not me."

539 31 0
                                    

Dün gece güzel uyumuştum. Ayrıldıktan sonra ilk kez, iyi uyudum. Bu gece Harry'ye geri dönüyordum. Bu gece, bir kaç saat içinde, olacak. 

Ona mesaj attım, orada saat 10 gibi olacağımı söyledim, ve aldığım tek cevap "tamam" oldu.

En azından cevap vermişti.

Saçlarım düzgün bir at kuyruğunun içindeydi; yaparken gerçekten zorlandım gibi görünmesini istemiyordum, öyle olsa bile yapmam tam yirmi dakikamı almıştı. Siyah ve beyaz bir kazak ve pantolon giymiştim; Catherine'den geri dönerken almıştım. Islak görünümlü kış ceketi ve bir çift topuklu ayakkabı almıştım. Harry'den aldığım kirli siyah eşofman altı ya da aynı elbise ile karşısına çıkmak istemiyordum. Buna rağmen Harry'ye yılbaşı hediyesi almıştım; oldukça pahalı olan bir şişe kolonya. Umarım beğenirdi.

Gitmeden önce, yüzümü daha güzel göstermeye karar verdim, bu yüzden biraz kırmızı ruj sürdüm ve bok gibi gözükmemesi için dua ettim. Harry her zaman bunun ateşli olduğunu düşünürdü. Oteldeki her şeyi aldım ve çağırdığım taksiyi beklemek için dışarı çıktım.

Otelden çıkmadan kontrolleri yaparken, kadının masasının üstündeki dergiyi fark ettim; önceden okumuş gibi görünüyordu. Kapakta lanet olasıca Nate ile benim saniyelik öpüşme fotoğrafım vardı. Kadın bir bana bir de magazin dergisine dikkatle bakmaya başladığında oda numaramı söylemeye hazırdım. 

"Sen o musun ?" Dik dik baktı. "Arianna ?"

"Kesinlikle ben değilim." diye yalan söyledim. Neden yalan söylemiştim ? Parayı verdiğim zaman adımı duyacaktı. Lanet olsun.

"Ah. Tamam. Pardon, adın ne peki ?" Bilgisayarı kendine döndürdü ve parmaklarını yazmak için hazırladı. Lanet olsun.

"Aslında, parayı telefondan ödeyeceğim." Uzaklaşırken; bunu söylemek çok utandırmıştı. "aslında, ben Arianna Brooks'um."

"Peki, anahtarını geri almamız gerek. Ve emin misin ? Eğer şimdi ödemek istemiyorsan sana ekstra gece daha yazabiliriz." 

"Bu tamam." Tam bir karmaşaydım. Kapı kilidini açan artı buldum ve ona geri verdim. "Bu kadar mı ?" Karta baktı ve bilgisayarına bir şeyler yazdı.

"Mhm." İfadesinin değiştiğini fark ettim, ve ekrana daha da yakından baktı. Adımı okuyordu, değil mi ?

Bir şey söylemek istemiyordum, sadece gitmeliydim. Kredi kartımla takside ya da evde ödeyebilirdim.

Taksi şoförüm arkadaş canlısı tutumu ve kalın aksanlı bir bayandı. Arabanın içi hafif karanlıktı ve dışarısı da öyle, ama hala onun televizyonlardaki gibi görünen kıvırcık saçlarını görebiliyordum. Hava ve belirsiz şeyler hakkında konuştuk, ama sonra değiştirdiği kanalda What Makes You Beautiful çaldı ve nefesini tuttu.

"Uzun zamandır bunu radyoda duymuyordum!" diye bağırdı, sesini açtı. "Umarım aldırmıyorsundur." 

"Evet." güldüm. "İyi." 

"Favori üyen kim ?" diye sordu açıkça "One Direction'dan." Ah, tatlım. 

"Iı," aslında, bu iyi olmalıydı. "Henry ?"

"Harry mi demek istedin ?" kafamı salladım. Yüzümü biraz daha yakından görseydi aklımda hiç şüphe yoktu, beni anında tanımıştı ve belki arabayla kaza yapabilirdi. "Benim de." Birkaç dakika sonra idolünün evinin önüne arabasını park edeceğinin farkında bile değildi. 

 Birkaç dakika sonra mı ? Bu kadar uzun muydu ? 

Harry'yi on yıldır görmüyormuş gibi hissediyordum ve son derece gergindim. Billiyorum ben gittiğimde ailesi de orada olacaktı ve onlar etraftayken bir tartışma yaratmak istemiyordum. 

"Ee, yılbaşında aileni ziyarete gidecek misin ?" Şarkı bitmişti, bu yüzden dikkatini bana çevirmişti. "Bunu soruyorum çünkü Amerikan aksanın var."

"Bir tür." Demek istediğim, teknik olarak ailem Amerika'da yaşıyordu ama, neyse. "Erkek arkadaşım." 

 "Ay, bu çok tatlı."

"Evet." Lanet olasıca kontratı görüp benden nefret etmesi de çok tatlı bir şeydi.

Aslında, kontratın şuan yerinde olmasından oldukça memnundum. En azından onu tekrar görebilecektim.

"Peki sen ?" Konuşmadan ayrılacağım için kaba hissediyordum. "Yarın ne yapacaksın ?"

"Çalışacağım." İç çekti. "Ama sadece sabah. Ve sonra kayınvalidemle tanışmak için Dartford'a gideceğim." Gülümsediğini duyabilirdiniz.

"Ne kadar havalı." Evlenmek için biraz genç duruyordu ama demek ki olacaktı. "Tebrikler."

"Mhm, geldik." Harry'nin kocaman evini görünce ağzı açık kaldı.

"Tamam." Paramı ve büyük bir bahşiş verip, "Mutlu Yıllar" dileyip getirdiği içi teşekkür ettim, beni daha da tanımasına izin vermeden hızlı adımlarla uzaklaştım. Tanınmadığım zaman seviniyordum.

Merdiveni çıkarken topuklarım çıtlıyordu ve gergin kelebekler midemde uçuşuyordu. Biliyorum benimle konuşmak istemeyecekti, biliyorum sinir edecekti. Onu çok fazla özlemiştim ve umarım ruh hali onu hafifletirdi. Yılbaşını mahvetmek istemiyordum.

Ben kapıyı çalmadan hemen açılmıştı; Gemma, çok güzel kazağıyla. Birbirimize çarpmadan önce beni fark etti.

"Arianna!" Gülümsedi, sarılmak için çekti. "Nasılsın ?"

"İyiyim, iyiyim." Beni görünce neden bu kadar sevindi ? Anne ve Robin ona her şeyi anlatmamış mıydı ? 

Harry ona her şeyi söylememiş miydi ? 

"Naber ?" dikkatle, sordum. 

"Ben de iyiyim." Arkasına baktı. "Geçsene!" 

"Tamam." 

İçeri girdiğimde, her şey tertemiz görünüyordu. Gittiğim zamandan daha temiz.

"Harry ve ben mutfaktaydık, biraz temiz hava almak için dışarı çıkacaktım." Kafamı salladım. İyi bir moddaydı.

"Eşyalarımı odaya götüreyim." dedim. Kafasını salladı, ben ikimizin kullandığı yatak odasına giderken o da mutfağa geçti.

Kapıyı açtığımda, dağınık oda ortaya çıktı. Hafızamdaki temiz salon uzun sürmüştü. Kıyafetler her yerdeydi, küçük kağıtlar atılmış, ve hatta bir parçalanmış bardak bile vardı. Bu odada bir üniversite partisi yapıldığını düşünebilirdiniz. 

Eşyalarımı yere koydum ve odayı oturabilir hale getirdim. Burada nasıl uyumuştu ? 

Yüksek sesli bir kahkaha duydum, muhtemelen Anne'di, oraya gidip gitmemeyi merak ediyordum. Yani, bu biraz tuhaf olurdu. Hiçbir şey olmamış gibi rol mü yapacaktık ? Gemma ayrılığı bilmiyormuş gibi görünüyordu, yani Harry bir şey söylememişti. Gerçi, neden bilmiyordum.

Peki Gemma kontrat hakkında her şeyi biliyor muydu ? Birileri ona söylemiş gibiydi.

Banyoya doğru yöneldim ve aynada kendimi kontrol ettim, pis odayı görmezden geldim. Fena görünmüyordum; saçlarım biraz dağılmıştı, düzeltmem bir dakikamı aldı. Tel tokalar hala bıraktığım aynı yerde duruyordu, teşekkürler. 

Biliyorum burada rujumu tekrardan sürerek zaman kazanmaya çalışıyordum. Oraya gidince neler olacağından korkuyordum. Harry'yi son kez gördüğümde, rüyalarımdan başka, hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve orayı terk ediyordum, ve o da kırmızı gözlerle ve üzgün suratıyla. 

Gülümseme pratiği yaptım ve hala nemli olan havlunun üzerinden odaya geçtim. Ayakkabılarımı çıkarmalıydım. 

Yatak odasına geldiğimde, gözlerim önümde ki bir şey yakaladı.

Harry, ve aman Tanrım, berbat görünüyordu.

Hired For Styles (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin