Her zaman bir çare vardır. İyi okumalar.
" Bunalımdamısın sen? " Volkanın odası karanlıktı. Sabahın köründe simsiyah perdeleri indirmişti aşağıya. Darman dağın yatağın içinden bir ses yükseldi. " Defol Selim " Ceylan aradığında hemen atlayıp gelmiştim ama durum düşündüğümden daha kritik gibiydi. " Sence de abartmıyor musun kardeşim? Alt tarafı bir kız tarafından reddedilmişsin. Hadi kalk biraz gezelim gece de bizim mekana gideriz." Yatağın içinden uzun bir inilti yükseldi. Ardından yine boğuk bir ses " Hayır planım var. " Planı mı var? Hani Bunalımdaydı bu çocuk? " Bunalımda çok duramadın her halde. Ee nereye gidiyoruz?" Yorganı üzerinden attığında dağılmış bir Volkan gördüm. Leş gibi de kokuyordu. " Kardeşim en son ne zaman duş aldın sen? Gözlerim yaşardı bu koku ne? " " Duş dertleri akıtacak mı! O kokan benim bozulan çürümüş kalbim. Ve birazda ter... Ama ağırlık olarak kalbim. " Bence asıl ağır olan ter ama yine de üstelemeyeceğim. " Planım şoföre aldırdığım peçetelerle Titanic izlemek. İstersen sende kal beraber ağlarız ." Bu volkan olamaz! " Sen ciddi misim Volkan? " Kafasını sallayıp yorganı yine kafasına kadar çekti. Nasıl toparlayacağım ben bu çocuğu?
AYÇA;
" Sıkıliyürüm. " Tuncay abim bana dikkatle baktı. " Hele niye sıkıliyürsün bacım? " Omuz silktim. Tüm aile oturmuş yemek yiyorduk ama gel gör ki benim aklım Volkitolkiyi kırıp kırmadığımdaydı. Melih abimi sabırsızca dürttü. Abim ne var dermişcesine Melihe baktı. Bir gün kavga etmeseler olmuyor! Atın beni barajlara. O anda Melih bağırdı. " Esmer ata atlamış! " Tuncay abim sırıttı ve devamını getirdi " Dabancalar patlamış! " Ufuk abim elinde ekmek tabağıyla odaya girdi. Oda bu oyuna katılmayı seçti. Boyunda posundan utan abey " Esmer gelin giderken. " Yeliz abla atıldı. " Sarışınlar Çat çat çat! " Sonra hepsi bana baktı. Ne bakıyonuz lan? Oha çok pis bakıyorlar. Bakmayın yiyemiyorum! " Ne var? High School Musical filmindeyiz de benim mi haberim yok? " Melih göz devirdi. " Bizim esmer pek nazlı. " Gözlerim büyüdü. " Sana ne lan! Sa-na ne!" '' Bizim derken kardeş ? Yürek mi yedin sen! '' '' Aha! Ağzın bal yesin Tuncay abicim bende tam aynı cümleyi kuracaktım. Ağzımdan aldın. '' Melih göz devirmekle yetindi. Bu çocuğa aşırı kılım bak demedi demeyin döveceğim bir gün o olacak! " Annemlerle konuştum." Ufuk abimin sesi sıkıntılı çıkıyordu. "Mahallede yıkılma olacak diye söylentiler varmış." Ne demek şimdi bu? " Yani? Evsiz mi kalacağız? Ya mahalle? Yengemler? Dayımlar? Öylece sokakta mı kalacaklar abi?" Abim yok öyle şey daha neler demiyordu. Neden demiyordu! İçimde öfke kabarıyordu. Tuncay abim ve Melih de benim gibi Ufuk abime bakıyorlardı. Tuncay abim sabırsızlıklar sordu. " Abi? Cevap versene. Yıkmazlar dimi! " Melih omuz silkti. " Yok canım daha neler. " Abim hala cevap vermiyordu. Yeliz ablada onun kadar suskun ve endişeliydi. " Hepsi o zengin pişmaniyeler yüzünden dimi! Hepsi o Selim ve sülalesi yüzünden! Sende bu yüzden susuyorsun! Sırf onlar için çalışıyorsun diye! " Ufuk abim sinirle bağırdı. " Yeter Ayça!" " Yeter mi? Yeter mi! Abi asıl saan yeter. Nerde benim yiğit yere göğe sığmaz cengaver abim? Haktan hukuktan yana olan abim nerede! Para mı. Bunla seni susturmak o kadar kolay öyle mi!" Abimin gözleri kızarmıştı. Bir hışımla masadan kalktı. " Haddini bil ben senin abinim! Defol odana! " Bende masadan kalktım. " Sen o kadar kolay susuyor olabilirsin ama ben susmam!" Arkamdan gelen bağırışları dinlemeden evden çıktım. Öfkeliyim. Öfkemi bir şekilde çıkartmalıyım! Yazı yazamam; malum odamda kaldı her şey. Eve dönersem tükürdüğümü yalarım. Hayyatta olmaz aslan sen onu bi geç. O zaman bende öfkemi boşaltırım. Daş yok mu daş
SELİM;
" Anne ben bu gün Volkanda mı kalsaydım? Aklım onda kaldı." Annem huysuzca omuz silkti. " Yahu kalıp ne yapacaksın? Beraber nutella yiyip romantik komedi filmi seyredip ağlayacak mısınız? " Göz devirip elimdeki kaseye patlayan mısırları boşalttım. " E burada da senle mısır parlatıp televizyonda türk dizisi seyredeceğiz anne. Aynı tas aynı hamam. En azından bilim kurgu gibi bir şeyler izlesek be Sinem sultan? " Annem mısırlara baktı. " Dibini yine yakmışsın be oğlum! Ya hem Vatanım Sensin çok güzel bir dizi... Sende severdin ne oldu? " Mavi gözlü kız güzel diziden ziyade... " Orası doğru ama... Anne beni o kıl bıyıklı Yunan subayına benzetip sevmeye başladın! " Anlamadığım şey her Perşembe izliyoruz ve babam bu hiyerarşiyi bozmayıp o da izliyor. Annem haksız otoriteye sahip bu evde. " Evet oğluşum vallahi Leona benziyorsun. Sarı sarı... Aynısın. Maşallah ne yakışıklı oğluş doğurmuşum tü tü tü boya posa bak!Birde babannen gibi suratsız olmayaydın... " Elim yüzüm tükürük oldu. Elimin tersiyle yüzümü sildim. " Anne tükürük kullanmasak. Seviyor musun sevmiyor musun belli değil" Annem mutfak tezgahından mısır dolu kaseyi alıp salona doğru ilerlemeye başladı. Bende arkasından. " En son nerede kalmıştı ki? " Babam oturduğu kanepeye iyice yayılmıştı annemde elindeki kaseyle yanına ilişti. " general'in kimliği ortaya çıkıyordu. " Ana karakteri harcamazlar be peder bey. Peder bey mi? Ya bu kız benim lugatımı değiştiriyor galiba. " Hangi kız oluşum? " " Anne çık kafamın içinden Dizini izle Sinem sultan bak Hileon. " Annem sırıtıp televizyona odaklandı. O anda cam kırılma sesi 1, 2 , 3 .... Annem yerinden sıçrayıp kuala gibi babama sarılıp bağırmaya başladı. " Savaş! Yunanlılar evimizi basıyor. Tıfıl vas vas evimizi taşlıyor! O bedduaları etmeyecektimm! Geldi işte! Savaş kocacım! Dün Yunanistan dan aranmaktan şüphelenmeliydim. Babamda annemi sararak siper oldu. Ve dışardan bir bağırış. " Lan! Siz kimin evini yıkıyorsunuz lan! Bende sizin evinizi yıkarım! Selim! Çıksana lan dışarı! " Bu ses bana tanıdık geliyor... Ayça? Balkona koşmamla annem arkamdan bağırdı. Oğlumu almayın beni alın. Oğluşum diye. Babamsa boşver yenisini yaparız der gibi annemi bırakmıyordu.
Balkondan aşağı baktığımda yanılmamıştım. Ayça... " Ne yapıyorsun kızım burada. Camı çerçeveyi indirdin!"" Aaa pardon hedefim senin koca kalın kafanı patlatmaktı. Taşlarım yolunu şaştı zanlımca. " Savaş bey dinginlikten faydalanıp balkona çıktı " Bunca yaygarayı yapan bu yerden bitme kız mı?" Ben gösteririm sana yerden bitmeyi. Elime bir taş daha alıp fırlattım ama Savaş bey eğilip saldırımı savuşturdu. " Sen kime yerden bitme diyon dayı!" Tam yeni taş alacaktım ki deli gibi carlayan bir kadın da balkona fırladı. " O benim kocam onu almayın beni alın! " Savaş beyin önüne geçti ve bana garip bir şekilde baktı. " Aaa bu yerden bi-" " Lafını bitireyim deme yersin kafana taşı sarı teyze! Benim meselem senin kocan ve o kasıntı oğlunla! " Kadın birden Savaş beyin ardına geçti. " Fazla asabi bir küçük hanım"
Selim göz devirdi. " Küçük hanım mı. Dağ ayısı demelisin anne çünkü ev basan bir eşkiya kendisi." Eşkiya? Ben? İnsanların evini yıkan magandaya bak sen hele... " İn lan aşağı in göstereyim sana eşkiyayı." " Bekle sen bekle! "
Birkaç dakika sonra bahçe kapısından bir hışımla fırladı. " Derdin ne kızım senin? Gece gece ev basıp huzur kaçırıyorsun. Sizin o kenar mahalleler gibi değil burası. '' Kenar mahalle dediğin yerdeki insanlar senin gibileri cebinden çıkarır. " Konuya gelmen güzel oldu şerefsiz! Sana battı mı da o KENAR MAHALLEyi yıkmaya çabalıyorsun. Aileler yaşıyor lan orada. Cebinde parası olmayan sadece yatacak bir damı olan insanlar yaşıyor! Senin O KENAR MAHALLE dediğin yer benim yuvam lan! " Bana baktı. Öyle boş boş baktı. İnkar edemezdi çünkü doğruydu. Gözlerim doldu. Neden gözlerim doldu. Ona vurmalıydım. Vurdum da öyle sağlam bir tokat geçirdim ki elim karıncalandı. Artık hissetmiyordum gerçi. " Sen benim evimi yıkacaksın. Babamın anılarını oynadığım avluyu yıkacaksın lan. Sen benim çocukluğumu bütün ömrümü moloz yığınları arasında bırakıp gideceksin. Sana çok para da kazandırmaz ki. Ama yapacaksın! Çünkü bana canavarmışım gibi davransan da..." Gözlerimden istemsizce yaşlar süzülüyordu. Hıçkırıklarım yankılanıyordu bahçede. Selim ise sadece dinliyordu. " Asıl sen bir canavarsın Selim! Siz canavarsınız! Sen ve bütün aile-" " Yeter Ayça! Sus! " Ufuk abimin sesi bütün sitede duyulmuş olsa gerek. Kendimde değildim. Abim methiyeler dizip özürler diledi. Beni kolumdan tutup eve götürdü. Ne ara? Hatırlamıyorum. Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelen görüntüler.Ev. Abimin bana yağdırdığı uyarılar ve son.
Saatler sonra bir kapı gıcırdaması. Melih... Elinde bir kutu pembe dondurmayla. " Kahve yapabilsem içimizi ısıtacak bir kahve yapardım ama... Dolapta çilekli dondurma vardı. Eskiden biz şeyken. Yani Biz... Gözlükden alıp şey yaprdık ya. Şey zamanı. Iı..." "Sevgiliyken demeye mi çalışıyorsun geri zekalı. " Melih sırıttı. " Öyle dersem beni dövmeyeceksin değil mi yada dondurmayı başıma çalmayacaksın.
" Gülmek istedim ama olmadı. Benden gerçekten bu kadar korkuyorlar mı insanlar. " Yaparım ama dondurmaya ya yazık olur. Çatı katına çıkalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL VE ÇİRKİN
HumorBu hikaye eminim size köyden indim şehire tarzında gelecek . Ayrıca karakterler gerçek sadece isim yada görevleri değiştirilmiş olacak . Tabi bu demek değilki korku filim girişi gibi bu gerçek yaşamdan alıntıdır . Sadece karekterler . Ha bu arada bu...