Deniz ve Kaan uyumak için çadırlarına gittiklerinde ipek ve ben baş başa kalmıştık. Başımı gökyüzüne kaldırdım, şehrin kalabalık ışıkları olmadığı için yıldızlar milyonlarcaydı.Bir müddet kendi sessizliğimizde boğulduktan sonra İpek konuşmaya başladı.
-Kuzum, iyi misin?
-İyi olmaya çalışıyorum .. Ankara'dan ayrılalı kaç saat oldu merak edipte aramadılar,sormadılar. Nasıl böyle oldular inan aklım almıyor..
-Evden çıkarken pencereden bakıyordu annen. Sanki canını söküyorlardı. Çok farklı bir bakışı vardı.
-Siz geldiğinizde beni odasına çağırdı.Küçük bir kutu verdi. Bizi özlediğin zaman açacaksın dedi. O an beni seviyor olabileceğine öyle inandım ki ama ihtimal bile yok.
-Yaa Ceylin daha açmadıysan birlikte açalım mı o kutuyu acayip merak ettim.
- Onları özlediğim zaman henüz özlediğimi düşünmüyorum.
-Hem artık yeni bir hayatın olacak tatlım. Yeni başlangıçlar. Yeni bir aşk mesela.. son vümlesini sırıtarak söylemişti
-İpek şu an için tek derdim sevgili bulamıyor olmam olsaydı ne iyi olurdu biliyor musun. Hem artık biz de uyusak iyi olur koskoca ormanda tek başımızayız şu an korkmaya başladım
Çadırımıza geçip fermuarı kapatıp birbirimize sarılıp uyumaya çalıştık
+++++++++++++
İstanbul'un il sınırlarına girdiğimizde içimi acayip bir heyecan sardı. Yepyeni bir hayat beni bekliyordu. Kamp o kadar iyi gelmişti ki bin yıllık terapi den daha iyiydi. Her ne kadar gece ürkerek uyusam da sabah uyandığımda doğanın mükemmelliği her şeyi unutturmuştu. Kuşların cıvıltısı suyun hafif dalgalanan insana huzur veren sesi her şeye bedeldi. Kahvaltıyı yaptıktan sonra her ne kadar orda kalmak istesem de imkansızdı, İstanbul'a gidip evimizi bulmalıydık. Okul kayıtları yaptırmalıydık.
Ali abi ve Emirhan abi de bizden sonra orda kalmaya devam edeceklerdi bir müddet uzakta kalmak iyi geleceğini söylemişlerdi. Onları kıskanmadan edemedim doğrusu. Ömrümün sonuna kadar orda yaşayabilirdim. Bizler ayrı arabalarla yola çıkmıştık. Kaan'la İpek tekrar Ankara'ya dönecekleri için böyle bir karar almışlardı. İpek Denizin arabasındaydı bende her zaman ki gibi Kaan'ın arabasındaydım. Yol boyunca fazla konuşmamıştık Kaan'la her şey için tekrar tekrar teşekkür etmem sayılmazsa tabi.
İlk olarak taksimde bir otele geldik. Otel işlemlerimizi yaptıktan sonra İpek ve ben aynı odayı Kaan ve Deniz aynı odayı paylaşacaktı. 2 saat sonra görüşmek üzere dedikten sonra odalarımıza çekildik ve bir duşun iyi geleceğini düşünüp direk küvetin yanına giderek musluğu açıp suyun dolmasını bekledim. Bir ara ipeğe göz atmak için yanına gittiğimde tek kişilik yatağında uzandığında birileriyle mesajlaşıyordu. Yüzündeki sırıtmasından da anlaşılacağı üzere yine canını sıkacak bir sevgili yapma yolundaydı. Suyun dolduğu küveti iyice köpürtüp kıyafetlerimden kurtularak içine bıraktım bedenimi.
Suyun kaldırma kuvveti olduğu gibi birde hafifletme kuvveti var sanırım. Suya teslim ettiğim bedenim o kadar rahatlıyordu ki, 19 yılın vermiş olduğu yorgunluğu atmış gibiydim. İstanbul'a gelmekte hala tereddüt etsem de umarım yaşadığım sıkıntıların en güzel bedeli olur. Düşüncelere dalmış giderken buluşma saatimizi hatırladım ve daha fazla gecikmemek için hemen duş alıp çıktım. Banyodan çıktığımda İpek çoktan hazırlanmış benim çıkmamı bekliyordu. Yüzünde ki ifadeye bakılırsa somurtmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Aşk
Детектив / ТриллерBir adam.. Aynı aşkı tekrar yaşayabilir miydi? Yıllar önce kaybettiği aşkını yeniden mi bulacaktı.. ve genç bir kız.. Hayata Yen'i atılmış ailesinden uzakta yaşayan genç kızı neler bekliyordu ?? Aşk mı ? Geçmeyen yaralar mı?