Yola çıktıktan iki saat sonra göl kenarına gelmiştik. Güneş batıyordu yavaş yavaş . Göl kenarına 3 tane çadır kurulmuş ortasında da kocaman alevli ateş yanıyordu. O kadar güzel bir manzaraydı ki gözlerimi kocaman açıp Kaan'a baktım 'inanmıyorum' diyebildim dilim tutuldu sanki Kaan arabayı park ettiği esnada bağdaş kurarak oturduğum pozisyondan kendime çeki düzen vermemi anladım ve üzerimde bir sürü Abur cubur paketlerini arkada ki poşetlerin üzerine attım. Arabadan indiğimiz esnada Denizin arabasını gördüm onların bizden önce geldiğini gördüm yavaş yavaş yürümeye başladım. Kaan hemen bana yetişti biraz ilerledikten sonra gitar sesleri ve söylenen şarkıları duyuyordum. Yürümeye devam ettikten sonra ateşin önünde kütüklerin üzerinde oturan bir gurup gördüm simaları hiç de yabancı değildi. İpek'le denizi görünce gülümsemeye başladım. Gitar çalanın Ali abi olduğunu görünce çok şaşırmıştım Ali abinin yanında oturup şarkı söyleyen adamı tanımıyordum ama herhalde arkadaşıydı Ali abinin,onu önemsemeden hemen geçip biz de oturduk bir kütüğün üstüne, hava o kadar da soğuk değildi ama yine de hafif serinliğini sergileyen bir havaydı. Ateşin çıkardığı çıtırtı sesleriyle şarkıyı dinlemek ayrı bir güzel oluyordu. Şarkıyı biliyordum Kazım Koyuncu Ayrılık şarkısıydı.Ardımda bırakıp gül çağrısını
Ayrılık anı bu sisli şarkıyı
Irmaklar gibi akıp uzun uzun
Terkediyorum bu kenti
Ahh, ölüler gibiŞarkı bitince hepimiz alkışladık ismini henüz bilmediğim adamı Ali abi 'Hoşgeldiniz gençler' dedi ardından 'Ceylin beğendin mi organizasyonumuzu ?' Dedi
- Beğenmek ne kelime Ali abi bayıldım tam ihtiyacım vardı gerçekten.
İpek gelip arkadan sarıldı ve -'seni mutlu etmek istedik' dedi
- Hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ederim dedim
Ali abinin yanındaki adam birden ayağa kalktı ' benim de adım Emirhan' dedi ve önümüzde eğildi denizin hayran gibi alkışlamasıyla bizde alkışladık ne olduğunu anlamamıştım sırayla bizde kendimizi Emirhan abiye tanıttık. Emirhan abi de Ali abi gibi baya büyüktü bizlerden çok hareketli eğlenceli biriydi şarkıyı çok duygusal söylediğinde eğlenceli biri değil diye düşünmüştüm ama tam tersiydi.
Havanın biraz kararmasıyla sohbet daha da derinleşmişti. Nasılsın iyi misin faslını bırakıp herkesin içindeki acıyı dökmesinin faslına geçmiştik.
-Ali abi bize anlatmadığın ama anlatacağın şeyler vardı sanki ? Diye sordu Kaan
- Anlatırım elbet ya gece uzun. Ali abi lafını bitirir bitirmez ben atladım hemen
- Uzun falan kabul etmiyoruz Ali abi bak ne güzel etraf da yabancı kimse de bizi rahatsız edecek..
- Peki anlatıyorum ama kesmek yok zorla anlatıyorum zaten ve bu konuştuklarımız aramızda kalacak söz mü ?
Dördümüz hep bir ağızdan SÖZ diye bağırdık hepimiz de ağzımıza fermuar çekmiştik ilk okul çocuğu gibiyiz gerçekten bu halimize gülen Ali abi sonra dan durgunlaştı ve yavaş yavaş anlatmaya başladı..
- Altı yıl kadar oluyor sanırım ben her zaman ki gibi iş seyahatindeydim şu ortaklık meseleleri falan İzmire gitmiştim. İzmir'deki fuarı da gezmeden dönmek olmazdı sonuçta, işlerimi bitirdikten sonra fuarı gezmek için gittim. Keşke gitmeseydim..! Fuarın giriş kapısının önünde ellerinde bir sürü broşür olan bir kız vardı saçları beline kadar uzatmış şarap kızılı gibi kırmızıydı, boyu 1.67 civarıydı. Broşürü elime uzattı ve o an gözlerine hapsoldum o ilk görüş içimde birşeyleri hareketlendiriyordu midemde ki kelebeklerin uçması için serbest bırakmıştı.. Elime tutuşturduğu broşürü anlatmaya başladı öyle güzel konuşuyordu ki insanın kelimelerine teslim olası geliyordu söylediklerini dinleyememiştim kehribar gözlerini izlemekten öyle güzeldi ki beni içine çekiyordu. O anlatıyordu ben hayal dünyasına gidiyordum, o anlatıyordu hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. "Beyefendi?" diye seslenişiyle kendime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Aşk
Misteri / ThrillerBir adam.. Aynı aşkı tekrar yaşayabilir miydi? Yıllar önce kaybettiği aşkını yeniden mi bulacaktı.. ve genç bir kız.. Hayata Yen'i atılmış ailesinden uzakta yaşayan genç kızı neler bekliyordu ?? Aşk mı ? Geçmeyen yaralar mı?