8. Bölüm

21 0 0
                                    

 Her güzel şeyin bir sonu vardır.

Telefonuma gelen mesajı hala anlayamamışken ne yapmam gerektiği hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Başımda bir bela mı var , yoksa takıntılı birinin şakası mı ? Korku sanki beyin hücrelerime temas ediyordu. Elimden başlayarak ayaklarıma kadar uyuşma ve kalp çarpıntısı beni olduğum yere çökmemi sağladı.

Düşünüyorum ama bomboş.. Gizliden gelen bir mesaj kimseye söyleyemiyorum. Bu üçüncüydü, ilki mektup, ikinci tarak, üçüncü mesaj... Peki ya İstanbul'da olduğumu nasıl bilebiliyor. Beni takip etmese nerden bilecek. Kendi iç sesimle ve kendi sessizliğimle boğulurken "bana bu mesajı gönderen evimi de biliyordur.!" düşüncesi sardı dört bir yanımı hızlı bir refleksle kalkıp dış kapıyı kilitledim. Perdeleri kapatmak için cama yaklaştım, hafif aşağı göz atmak istedim ama nafile hiç görünür bir şey yoktu meydanda.

Evin tüm perdelerini iyice kapattıktan sonra sakinleşmeye çalıştım. Daha fazla sakinleşmek için kendime acı bir kahve yaptım. Zor zamanlarımın en büyük destekçisi her zaman kahve. Beni kendime en hızlı kahve getirir. Kahvemden yudumlayarak odama gittiğim esnada gecenin karanlığıyla karşıma uyku sersemi "Deniz" çıktı.

 İkimiz de o an ki şokla bağırdık ve çarpmanın etkisiyle kahve Denizin üzerine döküldü.

Uyku sersemi ve can havliyle Deniz daha çok bağırdı ve 'Yandım' diye yerinde sıçradı. Denizin bağırığı  o an ne yapacağımızı bile bize ne yapacağımızı unutturdu. koşarak banyoya gidip kolunu suya tuttu ben de biraz buz kompresi uyguladım ve tabi sesimize Kaan ve İpek uyanıp geldiler. İkisi de uykulu ve şok içerisinde bize bakıyorlar. İpek "noldu? Deniz İyi misin" diye korku dolu gözlerle Denizin yanına koştu.

-Geçti ya, iyiyim dedi Deniz ama kolu çok kızarmıştı. Kahve her yerine denk gelmişti ama kolu açık olduğu için en çok kolunu yakmıştı.

-'Deniz çok özür dilerim gerçekten görmedim seni.' demekten başka elimden bir şey gelmiyordu. Sağ kalan koluyla beni kendine çekti ve sarıldı üzülme " bak bişey yok iyiyim. Hem daha ne kadar özür dileyeceksin Ceylin yüz'ü geçtin" demesiyle biraz sakinleştim.

-Ceylin saat gecenin 03'ü. Gece gece ne kahvesi bu böyle? dedi Kaan. Saatin farkında bile değildim.

- Uyku tutmadı. Bende yorgunluğumu alsın diye kahve yapayım dedim.

-Gecenin 03' de mi ? canın bir şeye mi sıkkın yoksa diye fısıldadı İpek.

-Yok, gerçekten iyiyim. diyerek ikna etmeye çalıştım ama  gerçekte neler yaşadığımı anlatamıyordum..

Deniz birden ayağa kalktı " hadi bakalım ben iyiyim soğuk kompres işe yaradı bişey kalmaz yarına, gidip uyuyalım zaten yarıda kalan rüyama bağlanmak uzun sürecek" deyip muzipliğini yaptı.  

- Ya sen nasıl bişeysin rüyanda da mı kızlarla konuşuyorsun sen! İpeğin sesi sertti

-Evet ipek böceğimiz ben her yerde çapkın bir gencim 

-Sensin böcek ! diyip atar yapıp odaya gitti ipek

-Çok kötüsün kötüsün Deniz demekten başka hal çare kalmamıştı, kızın gönlünü al bari 

-Yarın hallederim deyip odasına gitti Deniz de

Kaanla bende birbirimize iyi geceler dileyip odamıza çekildik.

Her ne yaşarsam yaşayayım, sevdiğim huzur bulduğum bir evde olmanın mutluluğu içimde kıpır kıpır bir etki yaratıyordu. Sevdiğin dost bildiğin insanlarla bir arada olmak huzur veriyor.

İki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin