Her zamanki gibi yanıldım.
Üzülüyor insan bazen yaralanınca ya. İşte öyle bir acı içimizdeki. Bu yazı nefsimin nekadar saf ve anlamsız duygularla dolu olduğunun bir ibretlik anlatımıdır.
Bir kaç yazı önce hani yardım etmekten vazgeçmeyeceğim demiştim ya. Kendimle çelişkiye düştüm zannedersem. Nefesimin yettiği kadar yardım etmek ruhumun damarlarımın ta içinden sanki fışkırıyor sebepsiz ve çıkar gözetmeksizin.
Tabi bunları söylerken insan faktörünü düşünmeden söylediğimi ve nefsime bir kez daha idrak edilen kamçılarla ceza çektirilen bir tokat olduğunu resmen anlamış bulunmaktayım. Yardım için el uzatana yardım etmek bizim insanların yapacağı en doğru şeydir. Fakat rol ve tiyatro sanatı söylem itibari ile basit olsada içindeki aktörler gerçekten çok yetenekli olmalı ki insan nefsinin bukadar acılara maruz kalmasını sağlasın.
Etrafta binlerce aktörün olduğu bu dünyada, inadına hatta daha da inadına doğru olmaya, dürüst olmaya ve yardım etmeye çabalayacağım. Fakat insanlar için artık nefsim ve benliğim tamam demeden kılımı kıpırdatmayacağımı beyan ederim.
Allah taşlaşmış kalplerden korusun diye dua ederken içinden ruhumun derinliklerinden aynı bu şekilde bir insan olmaya başladığımı hissettiğimdendir ki bu yazıyı kendime ibretlik olsun diye içimden geldiği gibi nefsimin sanki kendisi ile konuşmasına benzer şekilde yazıyorum.
Ne kadar duygularım şeytanın esiri olup savaşmak istesede her zaman kendime tekrarladığım "sen iyi ol kem belasını bulur" sözünü tekrar tekrar kendime söylüyorum ve ardından şu kelam hemen aklıma geliyor ;
"Her elini sıkanla dost, her kalbini kıranla düşman olma".
ibret olsun ders olsun bana ...