Beyin ile beden arasındaki felsefik ikilemdir açık iletişim. Beyin kurgularla dolu olduğu gibi beden de bu kurguların tamamına lisan-ı hali ile ayak uydurur.
Aslında tam burada ayetler de açıklamada bulunur insanlığa. "Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir" (40/MU'MİN-60)
Anlatılmak istenin tam olarak siz ne isterseniz isteyin Allah size istediğinizi vereceğini bizim bildiğimiz dil ile garanti etmiş oluyor. Bu dualardan kötü olanları istediğiniz takdirde Allah'ın istediği gibi haraketlerde bulunmaz iseniz hor ve hakir olarak cehenneme gereceğiniz ve cezanızın net ve kesinleşmiş olduğunu aleni ve açık şekilde bizlere buyuruyor.
Hal böyle iken Rabbin bile sen ile açık ve net iletişimde bulunurken bizler en aciz varlıklar olarak nasıl oluyorda arkadan iş çeviriyoruz, yalan söylüyoruz...
Hatta bir Ayette ; "İslam'a çağrıldığı halde, Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez." (Saff suresi 7.ayet) kelamı geçmektedir. İslam alimi yada tesfircisi olmamakla beraber, aklı baki olan her bireyin net, kesin, aleni olarak bu ayetten alacağı derslerin ve öğütlerin farklı olabildiğini kabul ediyorum. Fakat dikkate alınmaması halinde ciğeri beş para etmez rezil ve rüsvan olunacağının da unutulmaması gerekmektedir.
İnsanlar ile konuşma tavrınız ve tarzınız iletişimin en önemli noktalarındandır. Her daim kibar ve saygılı olmanız sizin bazı benzetmeler ve sıfatlar altına sokulacağınız anlamına gelmez. Erkek erkekdir. Kadınsa Kadındır. Sıfatlar , tamlamalar, lakablar takılsada "Sen doğru ol, Kem belasını bulur" der atalarımız.
İletişimin doğru ve nitelikli olması için önce açık olarak dolandırmadan ve yalansız saygı çerçevesinde anlatılmak istenilen anlatılmalı ve karşı tarafa söz hakkı verildiğinde ise dinleme yapılması gerekmektedir .Aksi taktirde nefis fıtrat gereği savunma mekanizmasını aniden gün yüzüne çıkartacak oluşturduğunuz sinerji düşerek kavaga yada tartışma ortamları baş göstecektir.
Ayrıca illetişim esnasında her daim açık olunmasının da ( yukarıda saygı çerçevesinden bahsetmiştim ) zaman zaman sorun çıkaracağını da eski kitaplardan şu şekilde görüyoruz. "Söyleme derdini sen derdindeki Ah'a bile, çün söyleyemez ehl-i dil derdini Allaha bile " Burada anlatılmak isten ah ettiğin anda derdini derdine söyleme, çünkü dil Allaha bile derdini söyleyemez...
Tüm dostlarımızın iletişim ve yaşam tarzı olarak önce kurandan feyz almasını sonra Efendimiz S.A.V i örnek almasını temenni ediyorum.
