Elektrikler gittiği için ısı sistemleri de çalışmıyordu. Evdekilerin ısınmak için kazan dairesini bulmaları gerekiyordu. Sude " benle kazanı bulmaya gelicek olan var mı? " dedi. Barış elini kaldırıp gelebileceğini söyledi. Elif, Atakan ve Enis ise şömineyi yakıp Sude ve Barış'ı beklemeye başladılar. Barış elinde el feneri ile önden bodruma indi. Tüm makinelerin yağ kokusu bodrumu sarmıştı. "Tak-tık" sesler geliyor, Sude kendini germeye devam ediyordu. Ve sonunda asıl ses biraz ileriden geldi. Sude her zamanki gibi bir çığlıkla gözünü kapattı. Barış " Sude, burası makine dairesi ve onlarca makinenin sessiz durmasını bekleyemezsin" dedi. Ama Sude bu, yine de korkmuştu. Barış devrelere bakarken biraz kömür ve kürek buldu. Küreği alıp Sude'nin eline verdi. Kömürü de kendisi alıp kazan dairesine doğru ilerlediler. Barış kazanı açıp kömürü koyucakken... Bir anda Elif'in çığlığı ile ikisi de irkildi. Barış kömürü bıraktı. Küreği de alıp Sude ile üst kata doğru çıktı. Üst kata vardıklarında Sude kapıyı açtı, açmasıyla bir yumruk yemesi bir oldu. Barış Sude'yi baygın görünce etrafa bakarken... Ensesine bir sopa ve bam. Hepsi baygındı.
Eren şimdiye kadar kendinden gayet memnundu. Bi kızdan, yakında ve ya uzaktan ilgi görmek çok hoşuna giderdi. Ormanın yarısında bir kulübeye rastladılar. Irmak yorulduklarını ve biraz kulübede dinlenmeleri gerektiğini söyledi. Eren de yorulmuş olmalı ki Irmak'a hak vererek kulübeye girdi. Irmak " ben yoruldum ya, şu çekyatı aç da "beraber" uzanalım "dedi. Eren utandı, sonra -artık aklına ne geldiyse- gülerek evet dedi. Irmak tüm hazırlığını yapmıştı. Tam tişörtünün altından göbek deliği görünücekken, kulübenin kapısına taş atılmıştı. Eren önce bir lanet çekti, daha sonra pantolonunun fermuarını çekip ayağa kalktı. Irmak az kaldın yılların birikmiş isteğini Eren'in üzerinden çıkartıcak iken tam da bu olay patlak verdi. Ve bunun siniri bile ona yetiyordu. Kapıyı açtı " bakın gençler, özellikle sen Sude bizi kıskanıyor olabilirsiniz. Normal ben olsam, ben de kendimi kıskanırdım. Siz kıskanmaya devam edin. Bizim çok uzun sürecek bi işimiz var, size vakit ayıramayız" dedi ve arkadını dönüp içeri girecekti ki... " Ereeen, yardım et. Ereeeen" Eren arkadını döndüğünde ırmağın kan izleri dışında bit şey kalmamıştı. Kapıdan baktığında ise sadece Irmak'ı yerde sürükleyen biri ve ya bişey vardı. Bu arada en son biri tarafından bayıltılan Barış, kalktığında Sude ve Atakan bir duvara bağlanmış, boğazlarını önlerinde ise büyükçe dönen bıçaklar vardı. Barış bir an bir bant kaydı duydu, " sen beni tanımıyor olabilirsin ama ben seni tanıyorum. Korma! Hepsi geçecek. Ama birini kurtarmak için, diğerini feda etmen gerek" ikisi de bir ağızdan " onu kurtar" diyordu. Barış düşündü ve düğmeye bastı. Makina "o" na doğru ilerlemeye başladı. Ama kimdi "o".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİBE KADAR
HorrorBir grup üniversite mezunu arkadaş mezuniyetlerini kutlamak için bir aylığına arkadaşlarını dedesinden kalan yıllar önce nedensizce kullanıma kapatılan bir dağ evinde bir aylığına kalmaya giderler ancak korku peşlerini bırakmayacak gibidir. Not: Bu...