Serra o koskoca karlı ve gergin bir ortamı olan dağa tek başına çıkamazdı. Bu yüzden yanına Elif ve Sude'yi çağırdı. Kızlarda Serra'dan farksız, tamamen gergindi. Serra'yı gördüklerinde o kadar sevinmişlerdi ki. Saat daha sabahın beşiydi. O yüzden Eren ve Barış hala yatıyordu. Üç kız sabahın köründe gerçekten de dillere destan bir kahvaltı hazırlamışlardı. Çocuklar kaç sabahıdır böyle bir kahvaltı görmedikleri için gayet memnunlardı. Sabah sabah hiç çekilmeyecek bir dedikodu vardı evde. Barış " ya ne konuştunuz be. Susar mısınız artık" dedi. Evde herkes normaldi. Ancak Barış bunu diyerek büyük bir hata yapmıştı çünkü Sude'nin triplerine maruz kalacaktı. Ancak dışardan gelen ses buna izin vermedi. Kapıya birisi alacaklı gibi vuruyordu. Barış ve Eren cesaretlerin toplayıp kapıya önden gitti. Barış " Eren sen aç, ben vururum" dedi. Elif bu sözün üstüne kıkırdamıştı. Ancak kimse nedenini anlamamıştı. Yeniden kapıya baktıklarında hepsi iki kat daha gergindi. Ve sonunda kapı açıldı. Kapıdaki Enis'di. Kan ter içinde kalmıştı. " çabuk içeri geçin" diye bağırdı. Hepsi olanlardan habersiz olan biteni izliyordu. Enis parmağını ağzına koydu ve sessiz olmaları gerektiğini söyledi. "Dışarda maskeli bi psikopat var beyler. Ve eminim beni takip ediyordu" dedi sessizce. Adam elindeki balyozu etrafa vurarak kapını önüne geldi. Tak tak tak... Hiçbiri kapıyı açmayınca en sonunda balyozu kapıya vurdu ve kapıyı açtı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİBE KADAR
HororBir grup üniversite mezunu arkadaş mezuniyetlerini kutlamak için bir aylığına arkadaşlarını dedesinden kalan yıllar önce nedensizce kullanıma kapatılan bir dağ evinde bir aylığına kalmaya giderler ancak korku peşlerini bırakmayacak gibidir. Not: Bu...