6.Bölüm: "Hain Planın Ayrıntıları ve Umutlarımı Yeşerten Müjde"

1.6K 35 2
                                    

Süleymanın derinlemesine sert bakışları hala devam ediyordu.. Adam askerleri görünce hemen ayaklanıp kaçmaya başladı...

SÜLEYMAN: "Hemen bulup yakalayın şu kafiri !!"

Askerler adamın peşinden giderken Süleyman atıyla biraz daha yaklaşmaya başladı.. Ben de hemen toparlandım ve oturdum.. Kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım... Süleyman atından inip yavaş yavaş yanıma geldi..

SÜLEYMAN: "Bu vaziyeti demi görecektim ?.. Refika, lütfen bir şey olmadığını söyle bana..."
REFİKA: "Süleyman... zo..zorla üstüme geldi... Bütün gücümle mani olmaya çalıştım ama.."
SÜLEYMAN: "Bu çok kötü oldu Refika.. Bundan sonra nasıl eskisi gibi olur bilemiyorum..."
REFİKA: "Süleyman, sen neler söylüyorsun ? Adamın biri bana saldırdı ve sen.."

Sözümü kesti ve hüzünlü bir şekilde suratıma bakarak eğildi..

SÜLEYMAN: "Refikam.. Yaşadığın acı en az senin kadar beni de üzmektedir... Senin gözünden akan her damla, benim ömrümden akan bir yıldır.. Ancak öyle bir manzaraya şahit oldum ki, isteğim dışında olabileceklerden kaçamam.. Sana bundan sonra nasıl el sürerim..."

Süleyman kafasını eğip kahrolurcasına ağlamaya başlamıştı...

REFİKA: "Süleyman !.. Bu kadar kolay mı, bu kadar kolay mı he ?!"
SÜLEYMAN: "Elbette ki değil.. ancak bundan sonrasını sadece zaman gösterebilir.."

Bundan sonrasında artık saraya gitmiştik... Ancak o saray artık bana zindan gibiydi.. Süleyman beni istemediği sürece o sarayda kalmamın benim için hiçbir önemi yoktu.. Ama yine de aşkım için sabrediyor ve kaderime inanıyordum.... Süleyman, artık vaktini İbrahim efendiyle geçirmeye başlamıştı.. İbrahim efendi saraya sürekli gelip gidiyor, Süleymanla da ahretlik arkadaşlar gibi anlaşıyorlardı. Bir taraftan Süleyman için sevinsem de diğer yandan kıskanıyordum sanki.. Ama bu hissi sadece Süleyman beni istemediği için yaşadığımı biliyordum.. Her neyse, kısacası saraydaki durum buydu.. Diğer yandan da beni kaçıranlar hala bulunmamıştı.. Saraya döndüğümüz gün Süleyman'ın odasına gitmiştim, olayı anlatmak için beni yanına çağırmıştı..

"Beni kaçıranlardan birinin kim olduğunu biliyorum.. Bizzat şahit oldum."
"Sen ne dersin Refika ?.. Kimmiş ?"
"Haremde şu an sadece eğitim gören İklimbahar cariye."
"Kimdir bu İklimbahar hatun, nasıl şahit oldun anlat bana ?"
"Kaçırıldığım gün haremde kızlarla sohbet ediyordum.. İklimbahar hatun yanıma gelip bahçede bir şey göstermek istediğini ve bir şey soracağını söyledi. Ben de, fazla ısrar edince gitmek zorunda kaldım.. Bahçede soracağı şeyi beklerken birden arkamdan saldırıya uğradım. İki ağa olduğunu düşündüğüm kişiler beni halatlarla duvarın üstüne çıkardılar.. Tam duvarın üstündeyken de kafama bir taş vurup bayılttılar beni.."

Hemen ağlayarak sarıldım..

"Süleyman ! Lütfen bana bunu yapanları bul, bul ki cezalarını çeksinler.."

Ancak Süleyman bana sarılmadı, daha doğrusu sarılamadı.. Bana sarılmak istese de duygularına yenik düşüyor ve sarılamıyordu... Hemen sordum:

"Süleyman bize bunu neden yapıyorsun ?"
"Refika, elimde değil.. Sürekli aklıma o an geliyor ve kendime engel olamıyorum, lütfen.. Lütfen git burdan...."

Ne kadar üzülsem de onu anlamaya çalışıyordum.. Odadan çıkmadan önce söylemesem olmayacak olan bir şey daha söyledim..

"Süleyman.. Bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama bence bana bunu.. Gülfem hatun yaptı !"
"Refika.. vaziyetinden haremdeki kimseyi sorumlu tutmayacaksın ! Zaten tetkik ediliyor, er yada geç ortaya çıkacaktır.. Bundan önce söylediklerin sadece iftira olarak görünür."
"Peki Süleyman, ben zaten fikrimi bilmeni istemiştim, her neyse ben artık seni rahatsız etmeyeyim.."

Süleyman acıklı acıklı arkamdan bakarken ben de odadan yüreğimden bir parça koparmışcassına bir hisle çıkıverdim..

Neyse, şimdi geçmişi anlatmayı bırakalım.. Sonra neler oldu onu söyleyeyim sizlere... Olaydan tam 1 hafta sonra bana saldıran adam bulunmuştu.. Bu nedenle bizi hemen sorguya aldılar.. Sorgu sırasında bu melaun adam, kendince olayı yalanladı.. Hatta yalanlamayı bırak, asıl benim ona saldırdığımı iddia etti !! İşte sırf bu yüzden tam da o sırada oracıkta deliye döndüm.. Adamı hemen alıp götürdüler.. Ancak adam bir de resmen şahitleri olduğunu iddia edince şahitlerin gelmesini beklemiştik !.. Neyse ki çok geçmeden bu haysiyetsiz adamın şahitleri de geldi.. Şahitler de resmen adamın söylediklerine destek verdiler ve bizzat şahit olduklarını bildirerek olayı benim üzerime yıktılar. Süleyman ilk başta adamlara inanmadı, ancak Ayşe Hafsa Sultan'ın dolduruşlarına gelerek neredeyse inanma raddesine geldi.. Ben şok üstüne şok yaşamaktan neye uğradığımı şaşırıyordum.. Ayşe Hafsa Sultan neden birden bana düşman kesildi diye merak ediyordum.. Ancak kısa bir süre sonra olayın iç yüzünü bulmuştum... Bu İklimbahar denilen yılan, Ayşe Hafsa Sultan tarafından desteklenmeye başlanmış.. Çünkü İklimbahar hatun, Ayşe Sultan'la konuşup onu süleyman'ın yegane gözdesi yapmasını istemiş.. Ayşe Hafsa Sultan da merak etme demiş ve böylece anlaşmışlar.. Benim yaşadığım olaydan sonra Ayşe Sultan bunu fırsat bilip beni gözden düşürmek istemiş.. Diğer yandan da, beni kaçırttıranın gerçekten de Gülfem hatun olduğunu anlamıştım.. Ancak ne Gülfem hatun zarar gördü, ne de bir başkası.. Olay askıda kaldı... Süleyman, Hafsa Sultan tarafından hala doldurulmaya devam ediyordu.. Beni hala sarayda tutması imkansızdı, bugün yarın göndereceğinden emindim....

Uğradığım iftiralar yüzünden, üzüntüden deliye dönecektim.. En ağırı da Süleymanın bu iftiralara ihtimal vermesiydi... Artık kaybedecek bir şeyim yoktu.. Bir gün odamdan çıkıp, haremde dolaşmaya başladım... Cariyeler bölümüne gittiğimde Gülfem şans eseri Gülfem hatun ve İklimbaharı orada gördüm.... Üzüntüden kendimi yiyce salmış bir haldeydim.... Hemen yanlarına gittim ve üstlerine saldırıp tıpkı bir deli gibi hesap sormaya başladım !

"Siz ne kadar büyük bir yılansınız !! Bana bu iftiraları nasıl reva gördünüz ?!!.. Allah sizi kahretsin !.. Ya siz ölün ya da Allah benim canımı alsın !!!! Yeter artık, yeteeeeerr !!.."

Bütün harem ayağa kalmıştı.. Daha Gülfem ve İklimbahar'ın bir şey demelerine fırsat bile kalmadan oracıkta bayılmıştım.... Gözümü saatler sonra hekimhanede açtım.. Odada Süleyman, Hamide Kalfa ve hekim kadın vardı.. Uyanır uyanmaz hekim kadın başımda dikilmiş, gülümsemeye başladı...

"Müjdemi isterim, gebesin hatun..."

REFİKA HATUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin