3.Bölüm: "Gülfem Hatun'un Kederi ve İlk Halvet"

2.5K 59 6
                                    

"İmdat !.. İmdat !! Yardım edinn !!"

Bu seslerle açmıştım gözümü.. Karanlığın içinde kapıdan giren Gülfem Hatun'u zar zor seçebilmiştim.. Korkudan vücudum kasılmış ve suratım soğumuştu.. Bir şeylerin ters gittiği belliydi.. Hemen ayağa fırladım..

"Gülfem hatun !"

Koşarak yanına gittim. Çok acı çektiği belliydi.. Ben geldiğim için ve artık yüreyemeyeceğini anladığı için yere oturdu.

"İyi misin ?!"

Bu sırada zaten yarısı uyanmış olan cariyeler, etrafımıza toplanmaya başladı..

"Ne oluyor ?"
"Bilmiyorum, çok kötü bir sancı var.. Normal bir sancı değil bu, neredeyse karnım yırtılacak.."

Etrafımdaki hatunların boş boş bakışmalarını görünce daha fazla dayanamayıp bağırdım..

"Biriniz hekim çağırsın hemen !"
__________________

Hekimin ve kalfaların gelmesiyle Gülfem hatun hekimhaneye taşınmıştı.. Şehzade Süleyman ve Hamide kalfa da buradaydı.. Şehzade Süleyman hekim kadına üzüntülü bir şekilde soruverdi:

"Neler oluyor hekim kadın ?"
"Şehzadem, söylemesi güç lakin.. Gülfem Hatun üşütmüş, sancısı bu yüzden kaynaklanıyor.."
"Peki bebek iyi mi, bebeğe bir şey olmadı değil mi ?"
"Şehzadem, söylemesi güç olan da bu.. Bebeği kaybettik.."

Süleyman adeta şok olmuştu, inanamıyordu.. Etrafındakilerin tek tek yüzlerine bakmaya başladı.. Daha fazla dayanamayıp hekim kadını iki yakasından tutup bağırmaya başladı..

"Sen ne dediğinin farkında mısın !! O benim çocuğumdu !.. Nasıl bu kadar kolay teslim edersin onu ölüme !! Söyle ! Senin canını mı alayım şimdi he, söyle !!!"

Şehzade Süleymanın çıldırdığını gören Hamide kalfa hemen koşup yardım çağırdı.. Ağaların gelmesiyle hekim kadını şehzadenin elinden zor almıştık.. Çok geçmeden sakinleşmesi için odasına gitmesi sağlandı.. Biz de bu sırada ölümle cebelleşen Gülfem hatunun başında durmaya devam ediyorduk.....
__________________

Şehzade Süleyman saraya geleli 2 haftayı geçiyordu.. Şu günlerde yeni yaşıma girmiş olmalıyım.. Artık bir şekilde bir yerden yükselmem gerekiyor, hiçbir şey yapmazsam beni fazla tutmazlar burada... Neyse.. Bu günlerden birinde saraya bir isim daha teşrif etmişti.. Ayşe Hafsa Sultan !!.. Hafsa Sultan gelir gelmez Şehzade Süleymandan sonra Gülfem hatunu ziyarete gitti.. Gülfem hatun hasta olduğundan henüz gözdeler dairesinden alınmamıştı..

HAFSA SULTAN: "Gülfem, nasılsın ?.. Duyunca çok üzüldüm, büyük geçmiş olsun.. Allah ona gani gani rahmet eylesin.."

Gülfem ağlamaklı bir sesle "Aminnn.." dedi.

HAFSA SULTAN: "Kendini yıpratma bu kadar.. Hepimiz çok üzüldük ancak kendine bu kadar zarar verme, Allahın izniyle bir sürü şehzade doğurursun daha.. Tabi onlara güzel bak.."

Ayşe hafsa, hafif şakalı laflarıyla biraz da olsun Gülfem hatunu güldürmeye çalışıyordu..

"Sen şimdi bir güzel istirahat et, iyice bir dinlen.. Hiçbir şeyi kafana takma sadece kendine gelmeye çalış.."
"Peki sultanım.."

Ayşe Sultan 1 gün dinlendikten sonra ertesi gün hemen harekete geçti.. Eee tabi valide, hemen oğluna cariye seçecek, yoksa olmaz..

Hepimizi karşısına alıp tek tek incelemeye başlamıştı..

"Ben bunu cariye diye hareme bile almazdım.."
"Güzelmiş ama şehzademe layık olacak kadar değil.."
"Bunun bir özelliği yok, sıradan.."

Bu sesleri işittikçe yavaş yavaş bana geliyordu sıra.. O gelene kadar kendi kendime sürekli saçımı başımı gizlice düzeltmeye çalışıyordum. Güzel olduğumu düşündüğüm için beni seçeceğine ihtimal veriyordum..

Nihayet sıra bana gelmişti..

"Sen, biraz daha kaldır bakalım başını.."

Heyecanla hemen kaldırdım ancak saygıdan hala gözüm yerdeydi..

"Bana bak, gözlerimin içine !"

"Güzelmişsin, kendine has bir güzelliğin var.. Yüzünün diğerlerinden güzel olduğu kesin.. Alın bu hatunu hazırlayın, bu akşam şehzademizin huzuruna çıkacak !"

Ne ?! İnanamıyordum ! Koskoca Ayşe Hafsa Sultan beni diğerlerinden farklı görmüş ve oğlu için seçmişti ! Allahım, kırk yıl düşünsem böyle bir duyguyu yaşayacağımı bilemezdim.. Tarif edilemez bir duyguydu, heyecan ve mutluluk adeta birbirlerine tam anlamıyla karışıyor....

Hemen kalfalar beni hazırlama safhalarına aldılar. Safha safha akşama kadar o anı düşğnerek hazırlanıyordum.. Belki bütün hayatım değişebilirdi, belki de daha fazlası.. İleride belki de Dünya'nın tanıdığı bir sultan olabilirdim !.. Ama fazlasını düşünmek bana göre değildi.. Yaşadıklarımdan mıdır yoksa iyi niyetimden mi bilinmez, gözümde pek fazla bir şey yoktu.. Sadece mutlu olacağım kadar olsun kafî idi..

Akşam olunca güzel kıyafetleri giydirmeye başladılar.. En iyi şekilde süslemeye çalışıyorlardı.. Zaten temizlenmiş, mis gibi kokan tenime bir de parfüm sürüyorlardı.. Tüm bunları düşünürken, sadece bunların yeterli olmadığını aklıma getirmiştim.. Güzelliğimden çok yapacaklarım önemliydi.. Onu elimde tutabilmek için en iyi şekilde etkilemeliydim...

Vakit gelir gelmez hemen hızlıca gönderildim.. Bu an hayatımda yaşadığım en heyecanlı nadir anlardan biriydi...

Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyiniz...

REFİKA HATUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin