2

448 49 11
                                    

byunbaek: Önümde bir fincan var Jongdae.

byunbaek: İçinde kuşburnu çayı.

byunbaek: Doğal olmadığı için kan kırmızı renginde üstelik.

byunbaek: Aklıma birkaç silik görüntü geliyor.

byunbaek: Kan gibi kırmızı kuşburnu, bir fincanın içinde.

byunbaek: Bir yudum aldım ve dilim yandı.

byunbaek: Geriye yaslanıp acının dinmesini beklerken kesik görüntülerin devamı geldi.

byunbaek: Kuşburnu bana neden kanı hatırlatıyor Jongdae?

byunbaek: Her gecenin yarısı neden sıçrayarak uyanıyorum Jongdae?

byunbaek: Tüm bunların sorumlusu benim değil mi?

byunbaek: Jongdae, bıraktığım yerde tekrar seni bekliyorum.

byunbaek: Bana kızgın olsan, canını çok yakmış olsam bile hâlâ bekliyorum.

byunbaek: Güzel gülümsemelerimizin yüzümüzden düşmediği güzel günlere dönmek için hâlâ bekliyorum.

byunbaek: Fakat sanırım hâlâ uzaktasın ve gelmeye niyetli değilsin.

byunbaek: O hâlde Jongdae,

byunbaek: Tüm evreni arayacağım, seni yeniden bulana dek, söz.

—bdt.

i'll search the universe :: baekchenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin