Multimedia;
Jome-snow.
Merhaba. Bu bölümü yazarken çok heyecanlandım bitirme hevesi ile dolup taştım ama içimde hep bir burukluk taşıdım sebebi ise beğenmeme düşünceniz inşallah beğenirsiniz.
Bölüm 2; "Yabancı Tesadüf"
Ruhum karanlık gecenin sessiz sokakları gibiydi, tenha ve ürkütücü. Birileri beni o sokaklara, mahkum etmiş ve sonra ardına bakmadan terk etmişti.
Hayatım tam bir bilinmezlik içinde gidiyor, Ruhum bilmediklerine aç yaşıyordu.
Kaderim, kumar masasında ki oyuncular gibiydi.
Ne yaptığını biliyor kararlı bir şekilde onu uyguluyor ve sonunda kazanan o oluyordu, bazen ise yaptığı hamlenin doğru olduğunu düşünüyor ama ters köşe oluyordu. Şu an şu dakika da öyle oluyor. Ne yaptığını biliyor ve ona göre kozlarını oynuyordu sonucunun hangi enkazlara yol açacağını bile, bile tereddütsüz devam ediyordu.
Bedenim yabancı kuşların istilası altında eziliyordu. Kanat çırpıyorlardı fütursuzca bedenimin her köşesinde. Kanatları bedenimin izbe dar sokaklarında sürtünüyor, yıpranmış tüyleri duvarlarımı süpürmek istercesine yorulmaksızın çırpınıyordu. Beynime kendimi esir gibi hissetmeme sebep olacak duygular aşılıyorlardı. Beynim teslimiyetin gölgesi altında, aşılanan duyguları sahipleniyor ince damarlarında akmasını sağlayıp uyarı veriyordu kendi yönetiminde ki hücrelere. Kuşlar tek bir ağızdan fısıldıyordu usulca gerçeği.
Korku! Korku! Korku!
Tenim, ölümün solgunluğunu taşıyordu. Azrailin soluğuma yaklaştığını hissediyordum.
Azrail enseme korkunun sıcak sihrini üfleyince bir anda ensemde ki yoğun sıcaklıkla harekete geçiyor, gerçekliğe adım atıyordum.
Karşımda gerçekliğin gölgesi parlıyordu. Gözlerim sorgularcasına hedef haline getirmişti adamı, gördüğüm bir sanrıdan ibaret değildi. Gerçekliğin hakim olduğu kişi korkumun asıl sahibiydi.
Karanlıkta tam tahmin edemediğim bir şeyin üstünde kaykılarak rahatça oturmuş gecenin siyahına sığınmış parmaklarında ölümün zehrini taşıyordu. Zehri dudaklarına yaklaştırıp yudum, yudum içiyor ama ölmüyordu.
Ruhu ölümsüzlük ile bulanmış, zehir bedenine sadece çizik atıyordu.
Sigarasını tüketiyor ben yokmuşum gibi davranıyordu. Oysaki yok olamayacak kadar vardım. Karşısında tutulmuşluğun sersemliği ile onu izliyordum. O ise beni takmamayı seçerek sadece elindekine büyük bir ciddiyet ile odaklanmıştı.
Hesaplamayı takamayacak dakikalar boyunca elinde ki zehrini yudumladı. Bende gözlerimi tek bir an ayırmadan şahit oldum karşımdaki sahneye. Elin de ciddiyet ile tutuğu sigarası sona yaklaşmıştı son bir nefes çekti ciğerlerine, çektiği nefesle havanın kirli görünmezliği ile şenlendirdi ciğerlerini. İçim de an be an büyüttüğüm korkulara daha fazla dayanamayarak sessizliğin titrekliği ile bakire dudaklarım fısıldadı geceye.
"Kimsin?" Sesim dışarının soğuğu, aslanın yemi haline gelmiş ceylan gibiydi.
Sorduğum soru adama ulaşmış ama havada asılı kalmıştı. Beni duymamayı seçerek elinde ki biten sigarasını yanında göremediğim ama tahmin yürütebildiğim küllüğe bastırıp söndürmüştü. Sigarayı söndürmesi sanki alev alan büyük bir ormanı söndürür gibi uzun sürmüştü. Şansımı tekrar denemek isteyerek ilkinden daha yüksek sesle tekrarladım sorumu. "Kimsin?" dedim ve cevaplamasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALAM
Teen FictionKadın bir masal yazdı, ruhun ruhsuzuna. Masal Sonsuzca dillendi dillerde. Adam bıçağın ucunu masal'a sapladı. Satırlardan oluk, oluk akan zehir, ruhuna Yemin edildi. Masal adamın Yemini ile düğümlendi. 18 yaşına kadar nereden geldiğini benliğinin n...