Burak'tan
Kumsal'ı düşünürken aklıma bir bahane bulup onunla beraber bir şeyler yapmak geldi. Bahanem belliydi. Kumsal benim kölemdi ve süresi daha bitmemişti. Onu aradım ama açmadı. Olabilir duymamıştır dedim ve bir daha aradım. Yine açmadı. Ve bir daha aradım yine aynı sonuç. Lannnn Kumsal açsana şu telefonu. Bir şey mi oldu acaba ya. Bir gidim baksam mı ki. Evet evet Ateş'i bahane ederek bir gidip bakayım. Derken Kumsal beni aradı.
-Alo ne oldu Burak? Acil bir şey mi var?
-Yooo. Ben şey diyecektim senin köleliğin devam ediyor ya küçük saplak. Eee ben de sıkıldım sinemaya gidecektim ama yani şimdi bana patlamış mısır alacak, ceketimi taşıyacak biri lazım.
-Olmaz Burak zaten ben şuan Burger'dayım. Biletleri aldık birazdan sinemaya gireceğiz.
-Aldık derken o işteş fiil eki. Kim var yanında?
-Arkadaşım.
-Tamam ben de bizimkileri ararım. Sana iyi eğlenceler.
-Sağol görüşürüz.
-Görüşürüz küçük saplak.
Telefonu kapattım ama hala içimde değişik bir şüphe vardı. Arkadaş derken. Bu arkadaş erkek de olabilir değil mi? Yada ona sarkan erkekler olabilir. Dur oğlum yaa. Burak sana ne oluyor sen bir kızı kıskanıyorsun şuan. Ama olabilir artık bunlar gayet normal çünkü ben Kumsal'a aşığım. Söylemesi ne kadar güzel ya ben Kumsal'a aşığım. Neyse ben burada saçmalıklarımla boğuşurken Kumsal'a sarkıntılık edebilirlerdi. O yüzden hemen hazırlanıp Burger'a gittim. Bakalım kimmiş bu arkadaş. Kumsal'ı gördüm ve yanındaki o sığırı da. Kumsal'ın içine düşecekti resmen. Kumsal da bir kol atmalar bir gülüşmeler falan. Ben daha fazla dayanamayacağım dalıcam şu herife. Evet işte tam o an kendimi tutamayıp o sarı kafalıya güzel bir kafa attım. Bayağı iyi dövüştük ama herif tam bir hıyar çıktı. Kaplumbağalar nereden nefes alır bilir misiniz? Hee işte oramdan ısırdı beni. Hıyara bak yaaaa. Neyse sonra Kumsal bizi ayırdı ve dediğine göre Kumsal'ın en yakın erkek arkadaşıymış. Hatta aile dostuymuş Kumsalla. Biraz ayıp oldu ama olsun sonrasında bayağı bir iyi anlaştık hatta Kumsal arkadaş olduklarını anlatınca iki dakikada kanım ısındı herife. Az önce kafa attığım ve sayesinde bir tarafımdan ısırıldığım sarı kafalıyla birbirimize kol atıp kusura bakma ya falan dedik. Ve artık iyi anlaşıyoruz. Tabii Kumsal da sürekli sen beni mi kıskandın tarzı triplere girdi de neyse. Bir şekilde atlattık. Kumsal , ben ve adının Ömer olduğunu öğrendim sarı kafayla beraber sinemaya gittik. Ben Kumsaldan özür diledim ve Kumsal da bir şartla kabul edebileceğini söyledi o da kölelik süresinin bitmesi ee neyapalım artık kabul ettim. Bakalım bir daha Kumsal'ı görmek isteyince nasıl bir bahane bulacağım. Neyse işte biz bayağı gezdik eğlendik. Sonunda ben Kumsal'ı eve bırakayım dedim ama sarı kafa Kumsal'lara gideceğini ve onlarda ailecek yemek yiyeceklerini söyledi ve ben bırakırım dedi. Ben de sarı kafaya kıl olmak dışında bir şey yapamadım. Eve gittiğimde çok yorulmuştum tam pantolonumu çıkarıyordum ve vücudumda değişik bir renk skalası oluşmuştu. O sarı kafanın ısırdığı münasip tarafımda yeşil, mor , mavi ve bu renklerin değişik tonlarına hakim olan bir morluk vardı. Ah sarı kafa ah sırf Kumsal'ın arkadaşıymışsın diye sesimi çıkarmıyorum da neyse bekle sen. Bu arada yarın alçım çıkacaktı. Ve ben de artık canlı müzik yapmaya devam edebilirdim ve tabii devam edeceğim bir şey daha vardı. Öğrenci hapishanesi olarak adlandırdığım okul. Neyse düşünme bunları. Tam bu sırada telefonum çaldı ve arayan Ozan'dı.
-Noldu sığır kardeşim.
-Oğum bir kere de iltifat etsen şaşarım.
-Söyle hadi ne diyeceksen?
-Bak şimdi Beyza vardı ya Kumsal'ın arkadaşlarından.
-Eee.
-Ben onu, Kumsal'ı ,Elif'i ve Mert'in bir numaralı bacısı olan Zehra'yı bizim çıktığımız cafeye davet ettim. Bizi dinlemeleri için.
-Aferim sana Ozan. Alkış kızıma.
-Burak sen ne demeye çalışıyosun abi. Sana hiç yakıştıramadım hayır Alp'e desen anlarım da bana yani... Hiç yakışmıyor.
-Off oğlum zaten iyi değilim. Hadi görüşürüz.
diyerek yüzüne kapattım çünkü şimdi niye falan diye soracak hiç anlatamam münasip taraflarımdan ısırıldığımı. İyi ki kaplumbağa değilim düşünsenize zor nefes alıyosunuz falan. Allah korusun.
Canım çok sıkıldı ve benim bücür kardeşim olan Eylül'ün ne yaptığına bakmak için onun odasına gittim ve kapıyı açtığım gibi başımdan aşağı su döküldü. Hayır sen ki minnacık bir veletsin bu zeka nasıl geliyor. Hadi geliyor diyelim bu cesaret nereden geliyor. Yok ben anladım bu aralar çok evde tek başına izliyordu da oradan bu fikirleri almış. Hayatımın darbesini yedim ya hem de bacağım kadar olan bir bücürün bubi tuzağıyla. Ben bunun altında kalır mıyım. Tabii ki de hayır. Bunun üzerine ilk önce ağzını bağladım ve sonra da kendi boyunda olan küçük sandalyesine bağladım ve üstüne ilk önce yumurta kırıp sonra da un döktüm. Ve mutsuz son. Benim bu küçük testeremsi işkencem annemin odaya girip olaya müdahale ederek terlik şovlarını konuşturmasıyla bitti desem de inanmayın keşke terlik şov olsaydı annem telefonumu elimden aldı ve bu sefer de beni zorla bağlayıp Eylül'e teslim etti ama ben kıvrak zekamla kurtuldum çünkü eğer beni serbest bırakırsa Eylül'e istediği elbiseyi alacağımı söyledim tabii bücür kardeşim de beni hemen bıraktı. Kurtulmuştum. Ama sandalyeden kalktığım gibi sandalye kırıldı ve Eylül ağlamaya başladı. Hayır benim suçum ne bunda ya Eylül'ün minicik bücür sandalyesine annemin zoruyla bağlanan bendim. Eylül sinirini beni döverek çıkardı. Sonrasında ben direkt odama koşarak ondan ve tabii ki de annemin gazabından kurtuldum. Her yerim ağrıyor ya bir de bücür kardeşime de inanmıyorum. Sen daha minnacık bir veletsin nasıl bir Hulk gücünde olabilirsin ki. Bütün bunları düşünmeyi bırakıp ve aklımda elimde büyüttüğüm bebeğim geldi yani telefonum annem onu elimden almıştı ve ikinci bir emre kadar da vereceğe benzemiyordu neyse ben sonra gizlice alırdım. Canım sıkıldı ve telefonum da olmayınca uyumaya karar verdim ve yatağıma sırt üstü uzandım. Uzanmaz olaydım bir tarafımda tarif edilemez bir ağrı.Hemen yan yatmaya karar verdim. Sonrasında koyunları saymaya başladım bu benim küçüklük alışkanlıklarımdan bir tanesiydi ve bu sefer koyunları sayarken koyunların üstünde Kumsal'ı görmeye başladım.
BU BÖLÜM DE BU KADARDI. HAYATTA HEP GÜLÜN. TEK AĞLADIĞINIZ ZAMAN BÜYÜK TUVALETİNİZİ YAPARKEN OLSUN:)
HA BU ARADA ŞU OY MESELESİNİ DE UNUTMAYIN. BURAK OYLARINIZI BEKLİYOR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİSCOLATA
ChickLitBu sıradan bir bad boy hikayesi değil. Bu biscolata erkeklerine aşık saf bir kız ve masum bir çocuğun tatlı aşklarının hikayesi...