Bölüm 9

68 4 15
                                    

En son yılbaşında kalmıştık. Bugün ise dünkü olaydan sonra Burak beni aradı ve onun kölesi olduğumu bana bir kez daha hatırlattı ve bu telefon konuşmasından sonra biz çatlaklar Burak'lara geçmiş olsuna gittik. Evleri çok hoştu müstakil ve dublex idi.Bahçesi vardı ve bahçesinde Burak'ın adının Karamel olduğunu öğrendiğim golden cinsi bir köpeği ve de çok hoş bir oturma alanı  vardı. Biz içeri girdik ve giderken süt almıştık hasta ziyareti sonuçta. Gittiğimizde kapıyı annesi açtı. Arkadan Burak'ın kimmiş? diye bağırdığını duydum. Annesi de arkadaşlarınmış dedi. Biz içeri girdik ve annesi çok misafirperver bir kadındı hemen ceketlerimizi alıp astı ve sütü teşekkür ederek mutfağa götürdü. Salona geldiğimizde Burak alçılı bacağını karşısındaki koltuğa uzatmıştı.İçeride Burak'ın arkadaşları da vardı Burak beni gördüğü gibi muhafızlar atın bunu dışarı diye bağırdı. Sonrasında şaka olduğunu belirtti ve bizi selamladılar. Bu arada annesi de acil çıkmak zorunda olduğunu belirtti ve Burak'ın kız kardeşini de alarak bizle vedalaştıktan sonra gitti.Ben Burak'ın karşısındaki tekli koltuğa oturdum Zehra benim yanımdaki tekli koltuğa oturdu Beyza ise Ozan'ın yanına oturdu. İçeri girdiğimizden beri Beyza'nın tek yaptığı şey Ozan'ı kesmekti. Ağzı iki metre açık çocuğu izliyordu. Ozan da bunu fark etti ve Beyza'ya tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Ben ise Allah'ım inşallah Beyza saçmalamaz derken içimdeki Elif espri yaptı ve saç malanmaztaranır dedi.  Sırf bu espri bile bir intihar sebebiydi. Sonrasında hislerimde şaşırmadım ve Beyza büyük bir saplaklık yaptı. Çocuğun kaslarını sıkarak;

 -Protein tozu mu bunlar? dedi ve işte o anda Ozan'ın attığı kahkahalara bizim kahkahalarımız da eşlik etti. Beyza ise hala ciddi bir tavırla sorusuna bir cevap bekliyordu. Cevap gecikmedi ve Ozan;

-Hayır da çok mu merak ettin dedi.

-Neyi?

-Kaslarımın protein tozu olup olmadığını.

-Kim sordu onu ben öyle bir şey demedim kuzenim dedi. Bu cevaptan sonra yine bir kahkaha tufanı koptu ama konuya tekrar girmedik çünkü Ozan da Beyza'yı anlamakta güçlük çekti sanırım.Haklısın Ozan kardeş onu anlamakta biz bile zorlanıyoruz.Beni iç dünyamdan uzaklaştıran şey Burak'ın seslenmesi oldu.

-Kumsal bir bardak su getirir misin?

-Hayır. Dedikten sonra Burak'ın imalı bir şekilde kaşlarını kaldırmasıyla 

-Hayır demedim sen yalnış anladın olur dedim ve Burak'a suyu götürdüm.

-Kumsal sen bilmiyor  musun ben hastayım ve soğuk içemem demesiyle bir sefer daha mutfağa gidip bu sefer sıcak su götürdüm.

-Aa ama Kumsal bu da çok sıcak. Yanayım mı yani? bu sefer de ılık su götürdüm.

-Yaa Kumsal ben vazgeçtim en iyisi sen suyu götür bana bir bardak portakal suyu sık ve onu getir. Demesiyle dişlerimi sıkarak mutfağa gittim ve onu da yaptım ama dolapta portakal suyu vardı direkt bardağa doldurdum. Sonuç olarak nasıl anlardı ki. Mutfakta ben yapıyorum sansın diye biraz oyalandım ve telefonuma baktım tam o sırada değnekleriyle beraber beni kontrol etmeye gelen Burak'ı gördüm.

-Burak bak çok güzel oldu hatta ben bir yudum aldım ve çok lezzetli.

-Evet Kumsal galiba sen beni saf sandın ama atladığın bir şey var saf olan sensin. Arkandaki bitik portakal suyu şişesini görmedim zaten hayır bir de evde portakal yok. Sıçtın Kumsal. Always rezillik diye geçirdim içimden. Sonrasında Burak tamam tamam bu seferlik seni affedebilirim köle dedi ve portakal suyunu aldı beraber salona gittik. Biraz dinlen çünkü bugün daha çok yorulacaksın dedi.

BİSCOLATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin