Hayır anlayamadım burada ne sapıklığı vardı ki, sadece çok istediğim biscolatamı bulmuştum. Heyecandan içimden çığlıklar atıyordum çünkü beni deli sanmalarını istemiyordum yani sokakta çığlık atan birini görsem ben de deli sanardım gerçi deli dediğim insanlardan pek de bir farkım yok . Bütün arkadaşlarımız tarafından deli olarak tabir ediliriz. Delilik güzel bir şey. Akıllı olunca ne oluyo ki. Neyse bu düşüncelerle boğuşup sokak ortasında kendi kendime konuşarak eve gelmiştim. İçeri girdiğiim gibi beni ilk önce Duman karşıladı. Duman benim kedim, adı üstünde gri bir kedi. Duman'ı sevmeyen yoktur(Beyza dışında). Beyza kedilerden nefret eder ve sırf Duman var diye evime gelmediği zamanlar olmuştu ama artık geliyor çünkü Duman'ı mutfağa kilitliyoruz. Tabii Duman da bütün mutfağı karıştırıyor ve annem de bana kızıyor.(ah Beyza ah görüyosun dimi senin için Vildan sultanın dırdırına katlanıyorum). Neyse üzerinde Garfield deseni olan pijamalarımı giydim, derslerimi yaptım ve artık yapmam gereken hiçbir şey kalmadı. Hala aklımda ismini bile bilmediğim biscolata vardı. Keşke ismini sorsaydım. Ben küçük beynime lanet okurken o sanki bana inat eder gibi mütüşlü (Elifçede çok müthiş anlamına geliyor)bir fikir üretmişti bile. Çocuğun numarasını almıştım niye aramıyordum ki. Evet az önce lanet okuduğum beynime şimdi ise iltifat ediyordum. Ara sıra error verse de bazen çalışıyordu. Kendimde var olan o büyük cesaretimi gün yüzüne çıkardım ve biscolatamı aradım. Telefon biraz çaldı ve sonunda açıldı.
-Alo biscolatasını yediğim,peluş ayıcığım.
-Kimsiniz?
Olamaz bu küçük bir kız çocuğunun sesiydi. Telefonu hemen kapattım. Büyük bir ihtimal kardeşiydi. Hayırrrrrrr. Acaba kızı mıydı. Olabilirdi. Olamaz mı yani belki küçük damattı. Saçmalama Kumsal. Ah şu beynim. Neyse ümidim biraz kesildi ve hayal kırıklığına uğradım ama caymadım. Yılmak yok Kumsal dedim ve bir daha aradım.
-Alo. Şey ben Arda'yı aramıştım.
Söylediğim bir yalan olabilirdi ama olsun. Allah'ım sonunda onun sesi.
-Burada öyle biri yok. Sanırım yanlış bir numara çevirdiniz.
-Ama bu Arda'nın numarası. Siz kimsiniz?
-Ben Burak.
-Tamam. Kusura bakmayın. İyi akşamlar.
-İyi akşamlar.
ve telefonu kapattım. İsmini öğrenmiştim. Burak. Allah'ım Dünya'nın en güzel ismi bu olmalı.(benim ismimden sonra). Güzel beynim arada sana hakaret etsem de seni çok sevdiğimi biliyosun dimi? Cevaplasana. Biliyorum de. Off Kumsal ne yapıyorsun kızım kendine gel. Kendime attığım iki tokat darbesinden sonra kendime gelmiştim. Hayır ismini öğrendim ama okulunu nasıl öğrenecektim.Bunun için nasıl bir numara yapmam gerekiyor ki. Bunun için beynim çalışmadı o yüzden bunu çatlaklara sormalıydım. Uykum geliyor ve galiba uyuyacağım. Yatağımı açtım ve yatağıma camış gibi atladım. Peluş ayıcığıma sarıldım ve durunnnn bugün Ateş'e sataşmadım ve içimde bir öküz oturuyor. Kalksana ya. Hadi kalk. Yok kalkmıyor. Yatatktan kalktım ve Ateş'in odasına gittim.
-Naber çirkin abim. Ay bide yakışıklıymış gibi ayna karşısında model gibi davranıyorsun.
-Sanane be sümüklü. Sen ilk önce kendine bak. Kızım sana sarılan tek bir kişi var o da peluş ayıcığın. O da cansız bir varlık. Canlı nolsa bile sana bakmaz be.
Anne Ateş bana çirkinsin dedi bir de sümüklü dedi.
-Ateş kardeşine sataşma oğlum. O senden küçük bak sen abisin.
-Hahaha. Gördün mü çirkin şey. Annem sana kızdı. Hadi sana iyi geceler.
-Kumsal defolllllllllllllllllllllllllllllllllll.
Hahaha annem Ateş'e kızdı. Şimdi merak ediyosunuz. Haklısınız. Ateş benim abim ama ben ona abi demiyorum çünkü aramızda bir yaş fark var. Ateş de kumral , sırık,kahverengi gözlü bir varlık. Çirkin dediğime bakmayın aslında yakışıklı. Eeee yani aynı genlere sahip olduğumuzdan ötürü. Neyse yatağıma bir daha camış gibi atladım ve iyi uykular ben.
Uyandım ama Ateş'in beni sarsmasıyla. Neyse kalktım ve hazırlandım. Okula Ateş'le beraber gittik. Söylemeyi unuttum. Ateş'le aynı liseye gidiyoruz. Yürüyerek okula giderken karşımıza kim çıktı bilin bakalım. Burak.
-Burak. Naber?
-İyidir abi senden?
-İyi. Kumsalla okula gidiyoruz işte. Ha bu arada Kumsal kız kardeşim.
-Biz tanışıyoruz.
Hemen araya girdim.
-Evet. Benim bir arkadaşımın tanıdığı da.
-Öyle mi? dedi Burak.
-Öyle ya Burak. Neyse hadi gidelim Ateş. Geç kalıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİSCOLATA
ChickLitBu sıradan bir bad boy hikayesi değil. Bu biscolata erkeklerine aşık saf bir kız ve masum bir çocuğun tatlı aşklarının hikayesi...