-ANILAR-

1.4K 87 17
                                    

Tüylerim diken diken olmaya başlamıştı bile. Yavaş adımlarla ilerledim. Merdivenlere gelince durdum ve arkama baktım. Ardından merdivenleri tırmanmaya başladım. Yukarı gelince bütün odalara tek tek bakmaya başlamıştım, hepsi sessiz ve boştu. İşte eşyalarımızın olduğu oda, karşısında da Billy'le beraber dolapta saklandığımız oda. Dolabın kapısı bıraktığımız gibi, açıktı. Bir an dolapta çift göz görür gibi oldum ve hızla dolabın yanına geldim. Ama içi boştu. Bu bir tür göz yanılmasıydı. Köşkün birinci ve ikinci katın her yerine bakmıştım ama yoklardı. Geriye iki seçenek kalmıştı; ya laboratuvardalar yada adam tarafından boğularak öldüler. Kırık aynadan elime keskin bir parça alıp laboratuvara doğru yürümeye başladım. Kapısı hafif aralıktı, içeri süzüldüm. Görünürlerde kimse yoktu sadece ışık hafif bir şekilde yanıp sönüyordu ye bu beni ürkütüyordu. Biraz ilerledikten sonra eşyaların çarşafla kaplı olan odayı -benim daha önce saklandığım odayı- gördüm. Yerde devrilmiş eşyalar dışında hiç bir şey ve hiç kimse yoktu. Sonra bütün çarşafları tek tek eşyaların üstünden çıkarıp yere fırlatmaya başladım. Hepsinin altından değişik ve ilgi çekici makine gibi şeyler çıkıyordu. Bütün çarşafları yere fırlattıktan sonra makinelerden başka bir şey bulmadığım için bu saçma makinelere sövdüm. Bu odada daha fazla zaman kaybetmeden öbür odaları teker teker dolaşmaya başladım. Ama hiç birinde hiç kimse yoktu. Yaklaşık yirmi dakika sonra kendimi köşkün giriş kapısına yaslanmış üzgün bir şekilde otururken buldum. Köşkün heryerine bakmıştım ama hiçbir yerinde yoklardı. Ne o adam, ne Billy, ne de arkadaşlarım... Köşkte sadece ben vardım. Kalkıp 'belki atladığım bir yer vardır' umuduyla tekrar HERYERE baktım. Ama yoklardı. Yalnız kalmıştım. Adam hepsini boğup cesetlerini köşkün dışında bir yere saklamıştı. Sinirle ayağa kalkıp avazım çıkana kadar bağırmaya başladım.
"Lan ŞEREFSİZ! Neden bunu yaptın?? NEDEN? En sevdiğim insanları neden öldürdün? Sıkıysa gel beni de öldür! Hadi, gelsene seni bekliyorum!"
Gözyaşlarım kovadan boşanırcasına akıyordu. Elimdeki keskin ayna parçasını bütün gücümle sıkıyordum ve elim kanıyordu. Ama umursamadım. Şu an elimi kanatan o keskin ayna parçasıyla o adamı mini minnacık parçalara ayırana kadar kesmek istiyordum. Daha önce hiç bu kadar öfke ve üzüntü karışık bir his yaşamamıştım. Koşup duvarları tekmelemeye başladım. Tekmeledikçe de bağırıyordum, bağırdıkça da ağlıyordum. Sesim kısılana kadar bağırdım ve içim içimden geçene kadar ağladım. Biliyordum, ne kadar ağlasam da hiç bir şeyin değişmeyeceğini. Hiçbir şeye katkı sağlamayacağımı. Ama genede insan ağlama gereği hissederdi ve bu konuda kendisini durduramıyordu. Ben de şu an öyleydim. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama güneşin çoktan doğmuş olduğunu biliyordum. Köşkün kırık camından içine gün ışıkları süzülüyordu. Artık buradan gitmem gerektiğini biliyordum. Ama gitmeden önce tekrar ne olur ne olmaz diye köşkün her tarafına bakmıştım. Ama yoklardı. Üzgün bir şekilde inleyerek köşkten ayrıldım.

|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

Evime geldiğim zaman kimse yoktu. Önce lavaboya girip kendime baktım. Gözlerimin altında kocaman torbalar oluşmuştu ve yüzümün rengi solmuştu. Aşırı derecede uykum vardı ve başım ağrıyordu. Elimdeki cama baktım ve de elimden hızla ayrılan kana. Yaramı yıkayıp odama çıktım ve içeri girdiğim an geçen yazın sonuna doğru duvara astığım fotoğraf dikkatimi çekti. Ben, Burak, Selin, Anıl, Mert ve Dilara bizim havuzun başında şezlonglara uzanmış halde sağ elimizde karpuz dilimleri, sol elimizde limonata ve gözümüzde güneş gözlükleriyle fotoğraf çekinmiştik ve ben bu fotoğrafı çok beğendiğim için bastırıp altına yazı yazmıştım. Sonra da gidip çerçevelettirip odama asmıştım. Yazdığım yazıyı okuyup içimde o zamana özlem duyduğumu anlamıştım.

                                                28/08/2016
Görüşürüz yaz, merhaba sonbahar!
                                        ~Şapşallar Team

O zamanlar hayatımın en güzel zamanlarımdan biriydi. İki bin on altının kış mevsiminde biz buraya taşınmıştık ve ben bu şapşallarla tanışma fırsatı bulmuştum. Kesinlikle onları çok seviyordum ve onlarla her türlü eğleniyordum. Genelde erkeklerin aklına şeytani fikirler gelir ve biz bunları uygulardık. Ve bir ay sonra da 'Ah şu anı hatırlıyor musun?' diye anılarımızın üstünden sohbet ederdik. Sonuncusu hariç... Daha fazla bunları düşünmek istemediğim için yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım ve derin bir uykuya daldım.

Terk Edilmiş  Köşk'te Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin