Aşk Bir Yolunu Bulur

82 7 2
                                    

Kafamı soğuk, sert duvara çarpmamla uyandım. Kafam karışık bir şekilde bulanık gözlerimi olduğum yerde gezdirdim.

İçinde sadece  sandalye ve kanepe olan eski bir odanın fayanslarına kafamı yaslamıştım.

Arkamı dönünce farkettiğim kapının yanına giderek sertçe vurmaya başladım:

-Çıkarın beni buradan!

Hiç kimse mi duymazdı?!

Ama tüm gücümle vurmaya devam ediyordum.

Pes etmem uzun sürmedi. Sinirimi umutsuzluğa bırakıp yavaşça kapının arkasına eğildim.

Bu şekilde ağlamayacaktım! Elimden bir şey gelmeliydi.

Ama ne olabilir? Odaya baktım. Kapıyı açacak bir alet? Bıçak, sopa, keskin bir şey?

Her hangi bir şey?

Yoktu. Ben ve dört duvar hariç hiç bir şey yoktu.

Ama kafamı yukarıya çevirmeyi akıl edince küçük bir pencere gördüm.  Neredeyse tavana değecek kadar yüksekteydi ve oda en az 2,5 metre yükseklikte yapılmıştı.

Direk hiç vakit kaybetmeden kendi ağırlığımın üç katı olan kanepeyi  duvara dayadım.

Hala yetişmiyordum.

Masayı da onun üstüne koydum ve dengemi sağlamaya çalışarak kanepenin üzerindeki masaya çıktım.

Sonunda görebiliyordum!

Gördüğüm yer bu saçma deponun giriş bahçesiydi ve o salak adamlar orada bekliyordu.

Biraz daha orada bekleyerek bakınca Ateş geldi.

Lanet Olsun!

Niye geldi bu?

Adamlar silahlarını doğrultunca ellerini iki yana açıp cebini arattırdı. Çıkan bir silahı elinden aldılar.

Babası yanına gelip tokat attı:

-Sana inanmıştım! Hala mı annenin salak belgelerinin peşindesin?

Ateş başını kaldırıp kanayan burnuyla cevap verdi:

- Annem de sana inanmıştı. O belgeler annemin ne kadar yanlış yaptığının kanıtı.

Babası sinirlendi ama düşünerek yere bir kaç dakika baktıktan sonra:

-Tamam anahtarı ver ve bir daha birbirimizi görmeyelim.

Avcunu açıp Ateş'e baktı.

Ateş sanki iyrenç bir şeye bakıyormuşçasına yüzünü buruşturdu.

Ardından cebinden aldığı anahtarı babasının avcuna bıraktı.

Adam anahtarı elinde çevirerek cebine koyuyordu ki bir şeyden şüphelendi:

-Anahtarın fotoğrafını getirin.

Adamlar birbirine bakınıp onay verdikten sonra cep telefonundan çekilmiş bir fotoğrafı babasına verdiler.

Babası fotoğrafa inceleyerek baktıktan sonra Ateş'e dönüp samimiyetten yoksun bir kahkaha attı:

-Hahaha sen bizi salak mı sanıyorsun? Bu aynı anahtar değil!

diye kükredikten sonra Ateş'in karnına sert bir tekme atınca Ateş yere yığıldı.

Tekmeyi ona atması önemli değildi benim canım acıyordu ve bundan daha da çok üzüldüğüm elimden bir şey gelmemesiydi.

Aşkın Ateş HaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin