Wu Yi Fan henüz 6 yaşında bir çocuktu. Onu küçük bir odaya çekip etrafını saran insanları sessizce dinliyordu.
Kır saçları olan bir adam konuşmaya başladı.
''Hemen gölgesi olacağı kişiyi bulmak zorunda. Şimdi bile geç kaldık! Eğer daha fazla oyalanırsak topluluğumuz zarar görebilir.''
Kris etrafında olan her şeyden habersiz ortadaki sandalyede oturuyordu. İnsanların toplanmasının sebebi kendisiydi, bunu biliyordu. Ama bu tanımadığı insanların onunla ne işi olabilirdi bilmiyordu.
Bir başkası hoşnut olmadığını dile getirecek bir şekilde ortaya atladı.
''Saçmalamayın! O daha 6 yaşında. Öylece gidip kimseyi bulamaz. Yeteri kadar bilgisi yok.''
Odadaki topluluk bundan hoşlanmamıştı.
Aynı kır saçlı adam meydan okurcasına konuştu.
''Xiumin' e olanların aynısının ona da mı olmasını istiyorsun, Henry?''
Kris, Xiumin ismini duyduğunda kafasını kaldırmıştı. Bu onun abisiydi ve Yi Fan abisini geçen yıl kaybetmişti. Konuyu daha dikkatli dinlemeye çalıştı.
Onu savunan adam tekrar konuşmaya başlamıştı.
''Xiumin kardeşini korumak için bunu yaptı! Onları aynı kefeye koyamazsın. Bu çocuğun hiçbir suçu yok. Bunu sen de biliyorsun!'' Adam sinirden kıpkırmızı olmuştu.
''Xiumin bu küçük solucan yavrusunu korumak için gölgesi olduğu kişiyi yalnız bıraktı ve sonunda ikisi de öldü. Hepsi bu çocuk yüzünden!'' Karşısındaki kır saçlı adam da kızarmaya başlamıştı.
Yi Fan duyduklarına inanamıyordu. Abisi onun yüzünden mi ölmüştü?
Henry denilen adam Kris' in kulaklarını eliyle kapatarak konuşmaya devam etmişti. Kris ne konuştuğunu duyamıyordu ama karşısındaki kır saçlı adamın kabullenişle yerine oturduğunu görmüştü.
Etraftaki diğer insanlarsa kabullenen gözlerle Henry' e bakıyorlardı. Aralarında kafa sallayanlar vardı hatta birisinin alkışladığını gördüğüne yemin edebilirdi Kris.
Adam ellerini Kris' in kulaklarından çekti ve ellerini tuttu. Küçük oda yavaş yavaş boşalırken adam Kris' in önüne eğildi ve konuşmaya başladı.
''Merhaba Wu Yi Fan! Benim adım Henry Lau. Abinin eski bir arkadaşıyım. Artık sana ben bakacağım. Ne dersin benimle yaşar mısın?'' Gülümseyerek söylemişti.
Kris uzun uzun karşısındaki pek uzun olmayan adama baktı. Abisi gibiydi. Abisinin de boyu kısaydı. Hatta biraz tombuldu.
Wu Yi Fan abisini özlediğini fark etmişti.
''Bana bir şey olmayacak değil mi?'' Küçük çocuğun ağzından sadece bu cümle çıkmıştı.
Henry, arkadaşının kardeşini kendisine çekip sıkıca sarıldı.
''Tabii ki hiçbir şey olmayacak. Seni koruyacağım fasulye.'' Xiumin' in ona daha önce böyle seslendiğini duymuştu.
Küçük çocuk abisi öldükten sonra ilk defa kendisine fasulye diyen birisiyle karşı karşıya gelmişti. O da Henry' e sıkı sıkı sarılmıştı.
***
Henry, Wu Yi Fan' ı artık görevine yollama vaktinin geldiğini biliyordu. O artık 14 yaşında koskocaman bir delikanlı olmuştu.
Geçen zamanda ona kendi öz kardeşi gibi sahip çıkmıştı. Koruyup kollamıştı. Birbirlerini gerçekten çok seviyorlardı.
Wu Yi Fan' sa, Henry' i gerçek abisi gibi görüyordu. Xiumin' i hala unutamamıştı ama onu her zaman koruyan bu kişiyi de görmezden gelemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UTOPIA -Düzenleniyor☆
Fanfiction"Her zaman ki gibi merdivenlerde ezilmekten son anda kurtuluyorum. Koridoru geçip sınıfa girmemse birkaç dakikadan uzun sürüyor. Sırama oturup eşyalarımı hazırlamaya başlamamla birlikte yine o yok edici gözleri üstümde hissediyorum. " Huang Zi Tao 1...