Belindeki eller Zi Tao' yu rahatsız etmeye başlamıştı. Kris tahmin edilemez biriydi. O her şeyi yapabilirdi.
Belindeki ellerin hareketlendiğini hisseden Tao korkuyordu.
Kris' in elleri Zi Tao' yu kendine doğru çekmişti. Şimdi ikisi tek vücut gibi görünüyordu.
Tao kendini tutan ellerden kurtulmayı deniyordu.
''Sakin ol Tao. Bunu istediğini biliyorum. Tepinme artık.'' Kris doğru mu düşünüyordu?
Zi Tao' nun, Yi Fan' la ilgili rüyalar gördüğü doğruydu ve bunlar hiç masum rüyalar da değildi ama bunu istiyor muydu?
Tao biraz düşündükten sonra hareketsiz kalmaya karar vermişti. Sonuçta her ne kadar birbirlerine söylememiş olsalar da, Zi Tao arkasında duran seksi gölgeyi seviyordu. Ona aşıktı.
Yi Fan, Zi Tao'nun tepinmeyi bırakmasıyla gülümsemişti. Ona ceza vereceğini söylüyordu ama bu bir hediyeydi. İkisi de bunu istiyordu. Birbirlerini hissetmeye ihtiyaçları vardı.
''Gözlerini kapat.'' Zi Tao verilen emire uydu.
Kris önündeki bedeni kendisine doğru çevirmişti. Onun da gözleri kapalıydı.
Ellerini karşısındaki çocuğun yüzünde gezdirmeye başladı. Gözleri, yanakları, çene çizgisi ve en sonda da dudakları...
Sert bir şekilde karşısındaki dudakları öpmeye başladı. Önce Zi Tao karşılık vermiyordu. Ama Kris alt dudağını hafifçe ısırıp çekiştirdiğinde daha fazla duramadı.
İki çocuk birbirlerinin mağaralarını keşfediyorlardı.
Yi Fan çocuğu kendisine daha da çok çekti ve onu kucağına aldı. Zi Tao' da bacaklarını beline sarmıştı.
Kris yatağa doğru yürürken elindeki sıkı kalçaya dokunuyordu.
Tao'yu yatağa bıraktığı sırada tahmin edilemeyecek bir şey oldu.
İkili yaşadıkları anın verdiği zevkle bir saniyelik gözlerini birbirlerine değdirdiler. Kris acıyla yatağa çöktüğünde Tao bir çığlık attı.
''Kris, iyi misin? Bir şey söyle, lütfen! Çok üzgünüm. Ö-özür d-dilerim.'' Duygusal çocuk ağlamaya başlamıştı bile.
Yi Fan yatağa yüz üstü yatıyordu. Acı çektiği her halinden belliydi. Tao gözlerini sıkıca kapattıktan sonra Kris' i yatakta sırt üstü yatar pozisyona getirmişti. Gözlerini açmadan başına masaj yapıyordu.
''Tao?'' Zi Tao, Kris' in sesini duyunca gözlerini açmak istemişti ama kendini tuttu.
''İyi misin Yi Fan? Özür dilerim!'' Kris çocuğun ağlayan sesini duyduğunda istemsiz olarak elini yanaklarına uzatmıştı.
''İyiyim ufaklık. Endişelenme. Şimdi kendime gelirim.'' Gülümsemişti.
Zi Tao karşısında acı çekmesine rağmen gülümseyen beden için üzülmüştü. Hepsinin kendi suçu olduğunu düşünüyordu.
''Çok üzgünüm. Benim yüzümden oldu. Bu mükemmel anı mahvettim.'' Zi Tao özür dilemeye devam ediyordu.
''Şu an yanımda sen varsın Tao. Sen yanımdayken daha hızlı iyileşirim. Ayrıca sen bu anın mükemmel olduğunu mu düşünüyordun?'' Kris kahkaha atmıştı.
Zi Tao kızaran yanaklarının üzerindeki gözyaşlarını sildi.
Yi Fan yavaşça yatakta oturur pozisyonu almıştı. Tao kendine yaklaşan nefesi hissettiğinde kalbinin hızlandığını fark etti. Kızarıklığı artıyordu.
Kris üstündeki siyah tişörtü yavaşça çıkardı. Tao çıkan sesten anlamıştı ve zaten hızla atan kalbi şimdi bir kelebeğin kanatları kadar hızlıydı.
Odada bir kumaş sesi duyuldu. Yi Fan tişörtünü yırtmıştı. Bir kısmını kendi gözünü bağlamak için kullandı. Geriye kalan parçaylaysa Tao' nun gözlerini örtmüştü.
Tao içindeki ateşin gittikçe arttığını hissediyordu. Şu an yüzünün bir pancara benzediğine emindi. Pancar renginde bir panda...
''Şimdi mükemmel anımıza devam edebiliriz, Tao.'' Kris' in sesinin hemen ardından dudakları gelmişti. Elleri her yerdeydi. Zi Tao hareket edemiyordu. Sanki şu an bulutların üzerinde oturmuş bacaklarını aşağı doğru sallandırıyormuş gibi hissediyordu. Yi Fan' ın muhteşem, dolgun dudakları her yerdeydi.
Kris, Tao' nun tişörtünü çıkarmak için hareketlenmişti. Zi Tao karşı çıkmamıştı. Bu anı artık o da ertelemek istemiyordu. Ne olacaksa şimdi olmalıydı.
İki çocukta üstsüz kaldığında Kris, Tao' nun elini tutup kendi vücuduna doğru çekmişti. Tao' nun kendisine dokunmasını istiyordu. Mesajı alan çocuk beceriksizce ellerini büyüğün karnında gezdirdi. Bu hareketi bile Yi Fan' ı hararetlendirmişti.
Dolgun dudaklar Zi Tao' nun önce çenesine, oradan boynuna ve daha aşağılara inmeye başlamıştı. Göbek deliğine geldiğinde biraz oyalanmıştı Yi Fan. Karnına küçük öpücükler ve can acıtmayan ısırıklar bırakıyordu.
Dudak hareketleri devam ederken Kris ellerini küçük bedenin pantolonuna kaydırdı. Bu hareketle birlikte Tao heyecanlanmıştı. Ellerini Kris' in saçlarında gezdirmeye devam etti.
Yi Fan sakince pantolonun düğmelerini çözdü ve aşağı indirdi. Zi Tao' da bacaklarını sallayarak pantolondan tamamen kurtuldu.
Kris göremiyordu ama ellerinin altındaki üyenin şişmiş olduğunu hissetmişti.
Tao' nun bir şey yapmak için hareket etmediğini fark edince kendi pantolonundan da kurtuldu.
İkili iç çamaşırlarıyla birbirlerinin üstünde duruyordu. Kris yavaşça küçük çocuğun üyesine dokundu. Tao'dan bir iç çekme sesi gelmişti.
Onun bu sesi çıkarması kendisini de delirtiyordu.
Kris elindeki şişmiş oyuncakla, iç çamaşırın üzerinden oynamaya başlamıştı. Tao ses çıkarmamak için dudaklarını ısırıyordu.
Bir süre sonra Tao yüksek notada bir inleme bıraktı. Ardından da Kris' in eli ıslanmıştı.
Yi Fan, Zi Tao' nun görmediğini bilse de gülümsemişti.
Dudaklarını tekrar morarmış ince dudakları yaklaştırdı.
Sertçe öperken elleri boxerı çıkarmak için hareketlendi. İkili tamamen çıplak kaldığında her şey hazırdı. Ama Tao utanıyordu. Karşısındaki onu görmese de utanmasına engel olamıyordu.
''Hazır mısın, Tao? Bunu yapmak zorunda değiliz. Canın acıdığında söyle, duracağım.'' Kris şefkat dolu sesiyle konuşmuştu.
''Utanıyorum Kris.''
Kris gülümseyerek konuşmaya başladı.
''Saçmalama Tao. Sen benim küçük pandamsın, utanma. Ve bunu daha önce de konuştuk ben senin gölgenim, senim. Endişelenme lütfen.''
Tao düşünüyordu. Kris haklıydı.
''Pekala, başlayalım hadi.''
Wu Yi Fan ve Huang Zi Tao için gece henüz yeni başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UTOPIA -Düzenleniyor☆
Fanfiction"Her zaman ki gibi merdivenlerde ezilmekten son anda kurtuluyorum. Koridoru geçip sınıfa girmemse birkaç dakikadan uzun sürüyor. Sırama oturup eşyalarımı hazırlamaya başlamamla birlikte yine o yok edici gözleri üstümde hissediyorum. " Huang Zi Tao 1...