Ormanın içine doğru yürüdükçe çoğu yerde zifiri karanlık ve muazzam bir sessizlik olduğunu fark etmişlerdi. Zi Tao, Yi Fan' a biraz daha yaklaşarak yürümeye devam etti.
Biraz daha yürüdükten sonra Yi Fan 30 metre civarında, geniş yaprakları bulunan bir ağaç gördü ve Tao'yu da çekerek altına oturmalarını sağladı.
Tao etrafını incelemeye başlamıştı. Üstüne oturdukları ağaç da dahil olmak üzere çevredeki ağaçlar girift bir şekilde birbirlerine karışmış durumdaydılar. Sanki hepsi ana bir ağaca bağlı dallar gibi görünüyorlardı. Ağaçların yaprakları çok sıkı ve büyük oldukları için bulundukları alana fazla güneş ışığı gelmiyordu. Ağaçların gövdeleriyse hayli genişti.
''Ne düşünüyorsun?''
Yi Fan'ın sesiyle Tao düşüncelerinden sıyrılmıştı.
''Hiçbir şey. Sadece yağmur ormanlarını görmeyi gerçekten merak ederdim. Kitaplarda okuduklarıma benziyorlar.'' Tao gülümseyerek cevap vermişti. Ama ne yazık ki gülümsemesi boşa gitmişti. En azından Yi Fan'ın yüzüne bakarak gülümseyememişti.
''Kitapları sever misin?'' Tao şaşırmıştı. Herkes kitapları severdi. Ütopya' da herkes okumayı ve öğrenmeyi severdi. En azından olması gereken buydu.
''Tabi severim. Burada herkes sever.'' Şaşkınlığı sesine de vurmuştu.
''Ben pek sevmem.'' Yi Fan bunu o kadar can sıkıcı bir şekilde söylemişti ki Tao duyduklarının gerçek olmadığını düşündü ilk önce. Bu gerçekten saçma gelmişti. Ütopya' da herkesin okumayı çok sevdiğini sanıyordu. Hatta şehir merkezinde, yolda yürürken kitap okuyan insanla defalarca çarpışmıştı.
İnsanların kitapları sevdiğini düşünürken değer verdiği birinin kitapları sevmediğini söylemesi garip gelmişti. Ama sebebini merak ediyordu.
Yi Fan'ın kollarının altına girerek konuşmaya başladı.
''Neden sevmiyorsun?''
''Kitaplar savaş sebebiydi Tao. Bir düşünsene, bundan yıllar önce insanların kitapları yakmasının bir sebebi vardı. Herkes kendi düşüncesini savunan kitaplar yayımlıyordu ve eleştiri yaparken karşısındaki insanları düşünmüyorlardı. En basiti, şu an yaşadığımız dünya bile bir kitaba bağlı! T.More Ütopya' yı kurduğunda daha 1400 yılındaydı. Şimdi üstünden 1028 yıl geçti ve biz bir kitabı yaşıyoruz. O adamın düşüncesini yaşıyoruz. Ben onun düşüncelerini yaşamak istemiyorum. Kendi dünyamı kurmak istiyorum.'' Konuşmasının sonuna doğru sesi azalmıştı Yi Fan' ın. Sanki söylemek istediği daha çok şey varmış ama söyleyemiyormuş gibiydi.
Zi Tao daha önce hiç böyle düşünmemişti. Yi Fan'ın haklı olduğu konular vardı. Birinin düşüncelerinde yaşamak gerçeği yüzüne çarpmıştı. Kendini ucube gibi hissetmişti. Yi Fan'a sarılmaya devam etti.
''Hiç böyle düşünmemiştim. Haklısın. Ama şimdiki dünyamıza bak. İnsanlar mutlu. Kimsenin düşüncelerine karışılmıyor ve karşındaki insanı rahatsız etmediğin sürece istediğini düşünebiliyorsun. Bu güzel değil mi?''
Tao da doğru söylemişti. Yi Fan inkar etmek, karşı çıkmak istemedi çünkü o da biliyordu dünyayı değiştiren kişi kendisi olamazdı.
Konuyu değiştirmeye karar verdi.
''En büyük hayalin ne Tao?''
Tao biraz düşündü. Bunu daha önce kimseye söylememişti. Ama Yi Fan'a güveni sonsuzdu.
''Bütün okul hayatım boyunca, kitabımın ilk sayfasındaki, o eski albümlerin ve kitapların olduğu sığınağı görmek istiyorum. Biliyorum bu çok saçma ve imkan-''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UTOPIA -Düzenleniyor☆
Fanfic"Her zaman ki gibi merdivenlerde ezilmekten son anda kurtuluyorum. Koridoru geçip sınıfa girmemse birkaç dakikadan uzun sürüyor. Sırama oturup eşyalarımı hazırlamaya başlamamla birlikte yine o yok edici gözleri üstümde hissediyorum. " Huang Zi Tao 1...