Pencereden giren güneş ışığının yüzüme vurmasıyla uyandım. Bir yandan gözlerimi ovuştururken bir yandan da odadaki kıpırtıları algılamaya çalışıyordum. Sonunda gözlerimi açabildiğimde biraz doğrulup, onun eşyalarını toparlamaya çalıştığını gördüm. Odanın içinde bir sağa bir sola gidip duruyordu. Neden bu kadar telaşlı olduğunu anlayabilmiş değildim.
-Ne yapıyorsun bu saatte? Bu telaşın ne?
+Bir şey yok sen uyu.
-Sen böyle odanın içinde dolanırken nasıl uyuyabilirim?
Cevap vermemişti. Hala toparlanmaya devam ediyordu. O sırada yerde bulduğu tişörtünü üzerine giymeye çalışırken omzunda tırnak izlerimi gördüm ve gülümsedim. Suratımda oluşan anlamsız gülümsemenin sebebini merak etmiş olmalı ki "Ne oldu? Neye gülüyorsun?" diye sordu.
-Bir şey yok sen işine bak dedikten sonra kafamı tekrar yastığa koyup gözlerimi kapattım. Gitmek için odanın kapısını açtı ve yine o sevimsiz sesiyle "Görüşmemek dileğiyle" diyerek usulca koridorda uzaklaştı. Bu artık aramızda klasikleşmiş bir veda cümlesiydi. Ne zaman böyle bir gece geçirsek sabahında duyduğum o klasikleşmiş veda cümlesi. Bu bizim Ozan'la yaşadığımız sıradan sabahlardan biri olmalıydı fakat bu seferki biraz farklıydı. Ozan'ın bu telaşına hala anlam veremiyordum. Fazla üstünde durmasam iyi olacaktı ne de olsa o Ozan'dı. Aklına estiği saatte arar, aklına estiği saatte gelir ve aklına estiği saatte giderdi.
Sonunda yataktan kalkabilmiştim. Kendime bir kahve koymak için koridorun sonunda bulunan merdivenlerden aşağı indim, salonun hemen yanında olan mutfağa girdim. Bir kahve koyup, her sabah yediğim o hazır sandviçlerden birini buzdolabından çıkardım. Kahvemi ve sandviçimi alıp tekrar odama çıktım. Bir an önce kahvaltı yapıp hazırlanmam ve evden çıkmam gerekiyordu. Ailem bir haftalığına babamın iş seyahati için İtalya'ya gitmişti ve bu yüzden benim de gecem ve gündüzüm birbirine karışmıştı. Okula geç kalmak üzereydim, duş alıp saçlarımı kurutup şekillendirmem, makyajımı yapmam, giyinip evden çıkmam gerekiyordu ama bunun için yeterli vaktim kalmamıştı. Bir sigara içmek için balkona çıktım. Zaten artık derse yetişemeyecektim. Daha ilk haftadan devamsızlık yapmak bana iki sene önce bıraktığım okulumu hatırlattı. O zamanlar da böyle derslere yetişemez, devamsızlıktan kalırdım. Babamın onların yanında okumamı istemesi üzerine kaydımı dondurup tekrar sınava hazırlanmıştım. Onların yanında daha düzenli olacağımı ve en azından üniversiteyi bitirebileceğimi düşünüyordu. Haklıydı ama umrumda değildi. Yaşamak istediğim hayatı onların yanında yaşamayadığımın farkına varması gerekiyordu. Bunun için kendi evime çıkmam gerektiğini düşünüyordum ama buna asla izin vermeyeceklerini de. Önce okulumu bitirmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Bir kaç sefer bu sebeple kavga etmiştik. Neyse ki babamın işinden dolayı sürekli seyahate çıkması gerekiyordu ve annemi de yanında götürüyordu. Böylece en azından ayda bir iki kez de olsa evde yalnız kalabiliyordum. Bu zamanlarda da ya Ozan'ı arıyor ya da ben ona gidiyordum ama bunun için de Ozan'a ulaşmam gerekiyordu. Aramızdaki şey her neyse pamuk ipliğine bağlı gibi geliyordu. Her şey o istediğinde oluyordu sadece. Aslında bu çok da umrumda değildi ama yine de işte böyle bazen kafamı kurcalıyordu.
Ozan hep kendi başına buyruk davranırdı. 21 yaşında evi terk etmesi de bu düşüncemi destekliyordu. O yaşından beri de sürekli farklı farklı barlarda barmenlik yaparak hayatını geçindirmeye çalışmış. Bu ona saygı duyduğum bir şeydi. Ozanla da o çalıştığı barlardan birinde tanışmıştık. O gün erkek arkadaşımdan ayrılmıştım ve bir şeyler içmek için biraz salaş bir yer olan Ambar'a gitmiştim. Bar kısmında oturmuş bir şeyler içiyordum o sırada dikkatimi çekmişti. Kollarındaki dövmeleri dikkatimi çekmişti aslında. Karalama gibi duruyorlardı. Bir anlam vermeye çalışıyor fakat hiçbir anlam çıkartamıyordum. O sıra sanırım bakışlarım onu rahatsız edecek olmuştu ki:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Baştan Başlamak
RomantikPencereden giren güneş ışığının yüzüme vurmasıyla uyandım. Bir yandan gözlerimi ovuştururken bir yandan da odadaki kıpırtıları algılamaya çalışıyordum. Sonunda gözlerimi açabildiğimde biraz doğrulup, onun eşyalarını toparlamaya çalıştığını gördüm...