16- ay benim, gece senin

3.4K 226 68
                                    


Koyu kırmızı.

Kollarından, toprağa süzülen, çıplak bacaklarına akan, initlilerinin, hıçkırıklara; gözyaşları, ter damlalarına karışmasına sebebiyet veren gözlerinin önünde hırsla soluyan koyu kırmızı. Büyük arbede yaşanan birkaç dakika öncesi cehennem dolu dakikalarında bağırmasına ve görmesine izin vermeyen kurt şimdi bacaklarının üstünde cansızca yatıyordu. Parçalara ayrılmış kürkten akan sıcak ıslaklık midesini bulandırırken, kendine engel olmadı. Tırnaklarını batırdığı toprağın üstüne kustu. Ağlaması şiddetlenirken, leşin ağırlaşmasıyla bacakları sızladı. Bedeni hâlâ çiftleşme arzusunda, fakat gözlerinin önünde burnundan soluyan eşi önüne bir sürü leş daha sunabilirdi.

Kafası ap ayrı dünyalardaydı. "Kalk." dedi Alfa. Sesinde itaat etmesine zorlar bir ton vardı. Omega boynunu dolunayın aydınlattığı gökyüzüne kaldırarak gülümsedi. Karşısında heybetiyle dikilen Alfa hırlar gibi ağzını açtığında, ağlamaktan kızaran maviliklerini, onun öfkeyle parlayan kırmızı gözlerine çevirdi. "Ne oldu?" dedi yaralı koluna parmaklarını sararken. "Bunun içinde mi beni suçlayacaksın?"

Alfa pençelerini sertçe bacaklarına savrulan leşe saplayıp, hızla karşıda ki ağaca fırlattı. "Omega, kalk." dedi bu sefer. Çıplak kalan bacaklarına pantalonunu geçirirken, öğürme isteğini görmezden gelmeye çalıştı ve jel gibi titreyen bacaklarıyla ayağa kalktı. Başı aniden döndüğünde, odaklanamayan gözleriyle alfaya bakmaya çalıştı. "Bunun hesabını vereceksin." adım atmaya çalışırken, alfanın önüne düştü. Orman ölüm kokuyordu. "Bana ne olduğunun hesabını vereceksin." Alfa ensesine doğru uzayan mührüne burnunu sürttüğünde dişlerini geçirmeden omegayı sırtına attı.

Omega ani hareketle siyah kürküne sarıldığında, adım atmaya başladı. Omega hâlâ çıltırtıcı aurasını ormana yayıyordu. Ve kuşkusuz önüne gelen her canlıyı parçalara ayıracaktı. "Neden yanımda olmadığının hesabını vereceksin. " Omega, bacaklarını iyice kurda doladı. Sesi git gide zayıflıyordu. "Ölümüme nasıl izin verdin?" Alfa, pençelerini birine saplar gibi koşmaya başladığında, güçsüz düşen omeganın yaşları savruldu ve gözleri arkaya kayarak kapandı.

Eğer eşi, ormanı inleten ulumasıyla, düştüğü pislikten onu kurtarmasaydı, herşey için çok geç olabilirdi.

Sızlayan bedeni, ağzına bastırılan kumaştan saçan ağız sıvısıyla ağaca yaslanan ellerini hareket ettirmeye çalışıyor, fakat güçsüzsülüğü soğuk havanın bacaklarına vurmasını sağlayan kurda engel olamıyordu. Herşey aniden oldu. İniltilerini arttıran uluma ve tüm bitkilerin yolundan çekildiği sert adım sesleri yükseldi. Elleri bırakıldı. Üstüne uzanan kurd havaya fırlatılıp, tekrar bacaklarının yanına doğru düştüğünde, kırılan kemiklerin sesleri kuşları uyandırdı. "Bu ne adilik..." Hızlı alınıp verilen solumalar, "...bu ne cüret. "pençelerin deriyi parçalayışları durmadı. Ölümler birbirini kovaladı.

***

Gözleri aralandığında, eşinin üstünde uzandığını biliyordu. Kalkmadı oradan, gözlerini tekrar kapatıp, uykusuna döndü.  Alfanın ateş gibi yanan çıplak bedeni üstünde yükselip alçalırken, sert vuruşla ağzını açmaya çalıştı. Elleri güç almak istercesine terleyen bedenlerinin izlerini taşıdığı nevresime dolanırken, kasıklarına vurup duran eşinin ismini inledi. "Harry." Alfa darbelerini kesmeden dudaklarını, aralanan dudaklarına bastırdığında, içinde bir yerlerde büyüyen sertlikle kalçalarını kaldırdı. "Kızgınım." Omega sesini yükseltmeden konuştuğunda, alfa ellerini tuttu. "Hiç olmadığım kadar–" Nefesini kesen baskıyı hissettiğinde başını geriye attı. "Hiç olmadığım kadar kötüyüm."

"Özür dilerim." Bir vuruş. "Yalnız bıraktığım için," Parçalara ayrılan yatak. "Büyük aptallığım için, özür dilerim. " Hareket edip, birbirine çarpıp duran ve odada müstehcen sesler çıkartan bedenler. "Ailemi koruyamadığım için, diğer herşey için." Omega, yükselen hazla başının döndüğünü hissediyor, yine de alfasının söylediklerini sisli zihninde anlamaya çalışıyordu. "Sevgim, sevgilim." Alfa ellerini iniltilerinin ardı arkası kesilmeyen omeganın boynuna sardı.

"Mührüm." Ağlamaklı iniltiler, şehvete. "...daim eşim." Arzular, şaplaklara dönüştü. Omega hızını kesmeden bedenine tekrar tekrar sahip olan eşinin sırtından aşağı tırnaklarını sürttü.

Kızışma, pimi çekilmiş bomba gibi patlak verirken, güçlü spermler yerini buldu.

***

"Babanı öldürdüm. " dedi bu kez Harry.

Çöken yatakta uzanıyorlardı ve ikisi de hiç olmadığı kadar yorulmuştu. Özellikle omega kolunu kaldırsa ağlayacak gibiydi. "Neden?" diye sordu. "Neden öldürdün babamı?" Alfa kolları arasında halsizce uzanan eşinin karına avuç içlerini yasladı. Bu hareket omeganın içinde bir yerlerde sevgiyi körükledi. "Öldürdüm. " Ciddiyetle kaşlarını çattı. "Öldürdüm çünkü sizi öldürecekti. "

"Ne?" Omega anlam veremeyerek, alfanın elinin üstüne ellerini koydu.

"Zayn." dedi. "Zayn'i saçma zihniyetine inandırmış. Beni aradı, konuşmak istediğini, aramızda ki olumsuzlulara son vermemiz gerektiğini söyledi. Senin için onun yanına gittim. " Başını yanlara salladı. "Beni kandırdı. Bulunduğumuz noktaya baban ve sürüsü geldiğinde, herşey için çok geçti. Üstüme saldırdılar tek bir tanesi atlamadan hepsini öldürdüm. Baban ökse otunu dört bir yanıma fırlattı. Zincirlendim. Senin yanına o orospu çocuğunu gönderdiğinde –" Omega gözlerini titreyerek kapatırken, büyük eller yanaklarına yanaştı. "Baş Alfa olmak için herşeyi yapmıştım fakat bir şey var ki, o kimsenin harcı değil. "

Gözlerini kapatıp tekrar açtığında, kırmızı rengin hakim olduğu irislerde maviliklerini gördü. "Kürkümden, soyumdan..." dudaklarını omegasının alnına bastırdı. "...senden vazgeçmemi istedi. " Solukları birbirine karıştığında, beyaz kürklere sahip omega ağlamaya başladı. "Önce kokun geldi burnuma, sonra çığlıkların." Gözlerinin önüne düşen dehşet anlarını unutmak istercesine açlıkla dudaklarını eşinin dudaklarına bastırdı. "Zincirlerimi kırdım. " dedi dudaklarına doğru alfa. "Zincirlerimi herşeyimi bırakarak sana geldim. Vahşileştim, öfkem gözlerimi kırmızıya boyadı. Baş alfalığımı kaybetmedim. Baş alfa olmak için birşeylerden vazgeçmek gerekiyordu. Herkese üstten bakmayı bıraktım, ailemi bıraktım, annemi bıraktım, kimsesiz sana geldim. Sana ulaşmamı engelleyen herkesi yok ettim. "

"Ya Zayn?" Omega korkuyla sorduğunda, "Ölmedi." dedi. "Önünde insanlar ölünce, beni hiç tanıyamadığını anladı. "

"Çok korktum. " dedi Louis kendini geriye çekerken. "Gelmeyeceksin diye, çok korktum. "

"Ama geldim. " Harry ellerini öptüğünde, gülümsedi. "Seni ve–" Sıcak eller tekrar üstlerinden sıyrılan çarşaftan karnına ulaştı. "bebeklerimizi kurtardım. " 

Yaşla parlayan masum gözler bu sefer mutlulukla açılırken, elini alfasının üstüne koydu. “Ben..." dedi ne diyeceğini bilememişti. "Evet." Alfa ona yardımcı oldu. "Yavrularımızı taşıyorsun."

"Bu inanılmaz birşey." Louis alt dudağını dişleri arasına alıp, ellerini karnında gezdirdi. "Anlamadığım, neden kızışmanın etkisi bu kadar uzun sürdü?"

Alfa kaşlarını çatarak, gözlerini tavana dikti. "Omegalar kızışma döneminde salgıladığı feromonları sadece eşine yayar fakat baban–" Genzinden yükselen hırıltılarına hakim olamadı. "Zayn'e yemeğine koyması için ilaç vermiş. Ve o ilaç, kızışmadan çok kendini kaybetmeni sağladı."

Babasının bencil ve ne kadar acımasız olduğunu biliyordu. Şaşırmaması gerekti. Fakat bir babanın her ne olursa olsun kendi kanından birine merhametsizce hayatını zindan çevirmesi hiç olmadığı kadar hamile olan kurdu üzüyordu. Alfası konuşmaya devam ediyordu. Gözyaşları artık akarken canını acıtmaya başlıyor, eşinin dudakları yanaklarında dolanıyordu.

"Sana hayatımı adıyorum." Kahverengi tutamlar havalandığında omega çoktan eşinin altına yerleşmişti. "Hayatıma eş, yavrularıma birer ninni." Alfa karnına öpücükler bahşetti. "Ay benim, gece senin bakar da gülümserim."

ay benim, gece senin,
bakar bakar gülümserim...

opia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin