vierzehn

20.8K 1.2K 800
                                    




Yine yukarı şarkı bıraktım.

İsteyen açıp okuyabilir.

Keyifli okumalar...


☾☾☾

Gözyaşlarım bir bir dizlerime dökülürken suratım ifadesizdi. Rüyamda gördüğüm gibi etrafım bir anda karanlık mı olacaktı? Bu gördüklerim bir rüya olmalıydı. Yavaşça elimi koluma doğru götürdüm. Tırnaklarımı geçirirken canımın yanmamasını diledim. Canım acıyordu. Bu gördüklerim gerçekti. Hayatıma giren 2. önemli insanı kaybetmiştim. Bir Kookie... ve şimdi Jungkook. En acısı da ne biliyor musunuz? Jungkook'u daha az görebilmiştim. Daha az koklayabilmiştim o buluta benzettiğim saçlarını. Böyle olacağını bilsem ciğerlerime çektiğim o gereksiz hava yerine Jungkook'un kokusunu doldururdum. Daha çok dokunurdum bulutlara, daha fazla sarılırdım, daha fazla öperdim...

Bağırmak istiyordum. Bağırarak ağlamak ve kendimi öldürmek. Hissettiğim duygular birbirleriyle savaşırken oturduğum yerden kalktım. "Neden!" diye haykırdım.

"Neden! Neden ben!" bağırırken gözyaşlarım sel oluyordu. Canım daha az yanıyordu bağırırken. Hani sorarlar ya acını 1 ile 10 arasında derecelendirirsen kaç verirsin diye... Acım 10'du.

"Sende gitme Jungkook! Gitmemiş ol! Beni bırakma! Beni duyuyor musun Jungkook? Sesimi duy!" Eğer oradaysan beni duy Jungkook.

"Sende beni bırakma..."

Orta cam sehpayı kenarından tutarak devirmiştim. Tuz buz olan cam sehpaya aldırış etmeden cam kırıklarının üstünden yürüdüm. Kenarda bulunan sandalyeyi kaldırarak televizyona doğru fırlattım.

"Sus, sus!"

Tekrar cam kırıklarına basarak mutfağa doğru yürüdüm. Masanın üstündeki vazoyu alarak yere fırlattım. "Canım yanıyor Jungkook!"

Gözyaşlarım inatla akmaya devam ediyordu. Ne yaparsam yapayım acımı hafifletmiyordu. Bana inat daha fazla, dakikalar geçtikçe daha fazla canım yanıyordu. Masanın etrafındaki sandalyelere tekme atmaya başladım. Yerde kan izleri vardı. Ayağımın altı kanıyordu. Ne garip hissetmemiştim bile. İnsanın kalbi acıyınca hiç bir acıyı hissetmiyordu. Hissizleşiyordu.

Tereğe doğru yönelerek bütün bardakları bir bir yere atarak kırdım. Yetmiyordu. Yetmeyecekti de... Hiç bir şey tek bakışıyla beni alt üst eden adamı geri getirmeyecekti. Seni özledim.

"Seni özledim Jungkook." Yavaş nefes alışverişlerim eşliğinde yere oturdum. Cam kırıklarının tam ortasına. Yaşantımın bittiği noktadaydım tam olarak. Bir cam kırığını elime aldım ve yumruğumu sıktım. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Cam elimi kestiği için değil,kalbimdeki bu acı hafiflemediği için.

Kokusunu bir daha duyamayacağım. O koyu kahverengi gözlerinin içine bakamayacağım. Yüzüne bulunan benlerine dokunamayacağım. Dudaklarını öpemeyeceğim. Ona sarılamayacağım. Canımdan sevdiğim adam, beni yaşama bağlayan adam...

Ben her defasında kurtaran oydu, şimdi beni bulunduğum bu boşluktan kim kurtaracak? Bana 2. kez sevmeyi öğretmiştin. Yaralarıma merhem sürüp kapattın. Ama iyileşmesini beklemedin Jungkook. Bak şimdi o yaralar bir daha kanıyor.

Sırtımı arkaya yaslayarak kafamı göğe kaldırdım. "Jungkook, beni duyabiliyor musun? Hani sen demiştin ya ona sevdiğimi söyleyemedim diye... Ben de söyleyemedim. Sana seni sevdiğimi söyleyemedim." Hıçkırıklarım beni boğuyordu. Gözyaşlarım etrafı buğulu görmemi sağlıyordu.

I want, touch u | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin