fünf

28.2K 1.1K 1K
                                    


Küçük kız, gözlerinden akan yaşları siliyordu. Güçlü gibi gözükse de onu koruyan kişi hep arkadaşıydı. O olmadan nasıl katlanabilirdi?

"Gitme Kookie, beni bırakma."

Döneceğini bilse de kızıyordu arkadaşına. Gitmesini hiç istemiyordu çünkü ondan başka arkadaşı yoktu.

"Döneceğim Min. Bana güven. Korkma tamam mı?"

"Hayır, korkmuyorum Kookie!" diye bağırdı küçük kız, gözlerindeki yaşları elinin tersiyle sildi ve uzaklaşan arkadaşına gülerek baktı.

"En kısa sürede Min-ah! Geleceğim ve seni buradan kurtaracağım!"

-o-

"Burası kalacağın yer Svannah. Dışarıya adım atamazsın."

Boş gözlerle Jungkook'a bakıyordum. Bu kocaman evin içinde beni bir başıma bırakacaktı. Bir köpek yavrusu gibi yemeğimi, suyumu verecek. Ve arada -isteğine bağlı- beni becerip kenara atacaktı.

"Bana öyle bakma. Bu evde sıkılman imkansız. Dışarıda havuz, spor salonu, yemek dolu bir dolap daha ne istiyorsun."

"Ne kadar da düşüncelisin. Teşekkürler."

"Odan yukarıda çık ve üzerine düzgün bir şeyler giy. Yarı çıplak dolaşmanı istemiyorum."

"Hıh? Üzerimde elbise var Jungkook. Neresi açık?"

"Gerçekten açıklık veya kapalılık kavramını yitirmişsin. Eğilsen k*çını göreceğim. Beni sinirlendirme çık odana."

"Emredersin babacığım."

Valizimi peşimden sürükleyerek yukarıda bulunan odama çıkmaya karar vermiştim. Valizimi  her basamaktan bir bir çekerek en sonunda merdivenin bitimine gelmiştim. Durup derince bir nefes aldıktan sonra göz ucuyla Jungkook'a baktığımda ise beni izlediğini fark etmiştim. Bakışlarındaki derinlik kalbimin bir anda harekete geçmesini sağlamıştı. Göz göze geldiğimiz süreç içerisinde zaman durmuş, her şey bir anda yavaşlamıştı. Uçan kuş, havada gezinen toz parçasına kadar her şey...

Gözlerini benden ayırdığında kaç saniye bakıştığımızı bilemiyorum. Ama her saniyesine değerdi.

Deri koltuğa kendini attı, kafasını geriye doğru yasladı ve derin bir nefes aldı.

  Belkide onunla aynı havayı solumak bile bir ayrıcalıktır.

Valizimi tekrar peşimden sürükleyerek bana gösterdiği odanın kapısını aralamıştım. Odanın içi oldukça genişti. Ve odada bulunan boydan boya cam, harika bir manzaraya açılıyordu. Dağların kahverengisi ile birleşen o mavi gökyüzü harikaydı. Manzaraları çok sevdiğimi bildiği için mi bana böyle bir oda vermişti acaba?

Oysa ki sen karşıma otursan yeterdi,Jungkook.

Valizimi kaldırarak yatağıma doğru yatırdım. İçinden çıkardığım kıyafetleri bir bir dolaba yerleştirdim. Fakat dolap o kadar büyüktü ki, kıyafetlerim dolabın yüzde onluk kısmını bile kaplamamıştı.

Kendimi yumuşak yatağın üzerine doğru attığımda bedenimin çok yorulduğunu fark etmiştim. Rahatlamak için sıcak bir duş almaya karar verdim. Dolaba yerleştirdiğim kıyafetlerden alarak yatağın üstüne bıraktım.

Ayakkabılarını kenara bırakarak çıplak ayaklarımla banyoya yöneldim.

En az odanın içi kadar banyoda harikaydı. Siyah ve grinin mükemmel birleşimi...

I want, touch u | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin