Yukarıya bıraktığım şarkı ile okumanızı tavsiye ediyorum çikolata parçacıklarım.
Umarım kalbinize dokunmayı başarırım:')
İyi okumalar...
☾☾☾
Gözlerimi istemsizce araladığımda yukarıda bulunan ışıklar uzun süredir açılmayan gözlerimi kamaştırmıştı. Göz kapaklarımı kırpıştırarak zar zor araladığım da kolumda bulunan ağırlıkla kafamı yavaşça çevirdim. Odada bulunan ışıklar saçlarına yansıyordu. Buluta benzettiğim saçlarından hemen tanımıştım. Bu Jungkook'tu.
Odanın içini kalp atışlarımı gösteren o saçma aletin sesi dolduruyordu. Kafamı o saçma alete çevirip bir süre sürekli inip çıkan çizgileri izlemiştim. Hayattaydım, ölmemiştim. Ya bebeğim ona ne olmuştu?
Çizgiler aşağı yukarı hareket halinde iken bir anda düz çizgi haline gelmesiyle o iğrenç ses kulaklarımı çınlatmıştı. Kafasını kaldıran Jungkook'a bakmamla yüzündeki şaşkınlık her şeyi belli edebilecek vaziyetteydi. Ama, ama ben ölmemiştim ki.
Dolu olan gözlerinde ki yaşlar yanaklarından boynuna doğru süzülürken bana değil, o saçma alete bakıyordu. "Jungkook?" Beni duymuyordu. Ağzı açık bir şekilde donup kalmıştı.
Çaresizce hıçkırıkları eşliğinde ağlamaya başladığında kalbim acımıştı sanki. "Soomin... Beni bırakma."
"Ben buradayım Jungkook. Bana bak ben ölmedim." Hiç bir şekilde beni duymuyordu. Hıçkırarak ağlıyordu ve avuçlarının arasındaki elimi sıkıştırıyordu. Olduğum yerden kalktığım anda ruhum bedenimden soyutlaşmıştı. Oturduğum yere kafamı geri çevirmem ile gözleri kapalı bir şekilde yatan bedenimi görmüştüm. Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak tamamen ayağa kalktığımda ise şoka girmiştim. "Ben ölmedim!"
Jungkook, yatan bedenime sarılıyor ve sessizce ağlıyordu. Onu öyle gördükçe kalbim ufalanıyordu. Canım acıyordu. Bedeni olmayan bir ruhtan ibaret olmam beni korkutuyordu. Hayır, hayır ölmüş olamazdım değil mi?
Jungkook'un koluna dokunmaya çalıştığımda kollarının içinden geçip giden elim yok olmaya başlamıştı. Sağ elimi göremiyordum. Yavaş yavaş hayattan soyutlanıyordum. Bedenim gibi ruhumda toz bulutu şeklinde yok oluyordu. Ağlayamıyordum. Delice bağırıp ağlamak istesem de yapamıyordum işte. Yaşadığım şey iğrençti. Sevdiğim adam ölü bedenime sarılarak, hıçkırarak ağlıyordu ve ben bunu izliyordum. Ağlayamadan...
Odanın içerisine giren doktorlar, hemşireler ölü bedenime sarılan Jungkook'u güç bela uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. "Bırakın beni! Onun yanında kalmak istiyorum! Bırakın beni dedim size!" Gözyaşları eşliğinde haykırıyordu. Benim için...
Bense ne yapacağımı bilemiyordum. "Jungkook! Üzülme sevgilim. Seni her zaman yukarıdan izleyeceğim. Duydun mu beni! Bir kelebek olacağım, konacağım kalbinin üzerine. Etrafında dolanacak bana verilen bir günlük hayatı sadece senin yanında geçireceğim." Beni duymuyordu.
Kaybolan elim dirseklerime kadar toz bulutu haline gelmişti. Odadan dışarı çıkarılan Jungkook'un yanına usulca yürümeye başladım. Kapının eşiğine geldiğimde ölü bedenime kafamı çevirdim. Üzerine bembeyaz bir örtü serilmişti. Artık göremiyordum. Huzur içinde uyu Svannah...
Kafamı kapının önünde dizlerinin üzerine oturan Jungkook'a çevirmiştim. Çaresizce haykırıyor, acısını dindirmeye çalışıyordu. Ama yapamıyordu. Gözyaşlarının her şeye inat bir bir akışından belliydi. Kafasını ellerinin arasına alarak öne eğmişti. Yok olan ruhumla birlikte başının ucuna oturmuştum. Ona dokunamıyordum. En çokta o yakıyordu canımı. Elimi uzatıyordum, her elimi uzatmamla daha da yok oluyordum. Hayattan yavaş yavaş siliniyor, karşımda parçalanan Jungkook'un acılarını dindiremiyordum. "Soomin!"
![](https://img.wattpad.com/cover/123232623-288-k203607.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I want, touch u | Jeon Jungkook
FanfictionDudakların, dudaklarıma değdiğinde ay geceyi terk eder. Hayran Kurgu#2