Gözleri mavi değildi ama bakınca gördüğüm gökyüzümdü.
***
Hayır olamaz geç kalmış olamam.
Hemen yatağımdan fırlayıp, dolabımdan mavi bluz ve siyah bir pantolon çıkardım. Saçlarımı taramama gerek yoktu zaten, kıvırcık saçlarımı dağınık bıraktım ayakabbı dolabımdan hafif topuku ayakabbılarımı çıkarıp giymek üzereyken son anda saate baktım ve almam gereken otobüsü kaçırdığımı fark ettim.Neyse ki ilk ders ödevleri kontrol edicektim, çocuklarla dersim yoktu, yoksa kendimi çok fena kötü hissederdim. Hiç huyum değildir geç kalmak, zaten bir öğretmen olarak geç kalmak, küçük çocuklara çok kötü örnek olurdu.
Acele etmenin bir anlamı kalmadığını fark edince bugün sakin sakin evden çıktım. Bünye alışık değil böyle evden çıkmaya. Otobüs durağına yaklaştığım da otobüsümün de geldiğini gördüm.
O sırada tam Nilay aradı.
Off Nilay tam sırası.
Nilayla dostluğumuz çok ayrı, ona sinir olabilirim, gıcık olabilirim hatta beni bazen öyle bir sinir etmeyi başarır ki kafasını alıp duvarlara vurmak isterim istemesine de yapamam, çünkü ben ona asla kıyamam. Minik kelebeğim o benim ne kadar da sinir etse beni ben ona kıyamam.
Onunla dostluğumuzu soranlara şöyle diyorum "Biz birbirimize hapşırmadan; çok yaşa" diyoruz.
"Efendim Nilay?"
"Günaydın Ravzam, şey nasılsın?"
"Nilay, ne istiyorsun söyle. Acelem var."
"Hemen kızmasana, dün akşam Keremle anlaşmıştık. Bugün beni alıp düğün alışverişine gidecektik ama kader bizi yine ayırdı Ravza. Saygı değer kayınbabacığımın işleri çok yoğun olduğundan, bu aralar Keremin yanında yardım etmesini istiyormuş."
"Kızım sen delimisin Allah aşkına sabahın 7'sinde bunu söylemek için mi aradın Nilay ya? "
Bir elim de koşuşturmadan çıkmamın avantajıyla yaptığım kahvem bir elimde telefonum, Nilaya laf anlatıyorum.
Nihayet sabah enerjisine hiç bir zaman anlam veremediğim zıt arkadaşıma telefonu kapatmaya ikna etmiştim.Tam o sırada yanımdan hızlıca otobüse koşan biri koluma çarpıp bin bir emekle hazırladığım kahvemi kendi üzerine döktü.
"Yaaa dikkat edermisiniz lütfen, otobüs kaçmıyor."
Bunu ben mi diyordum? Ravza insaf ya her sabah bin bir emekle yakalıyorsun şu otobüsü. Hem kahve zaten onun üzerine döküldü.
"Ben çok çok özür dillerim, kusura bakmayın lütfen. Otobüsü kaçırmamak için kendimi son anda içeriye atınca o hızla size çarptım. Çok özür dilerim."
Özür mü diledi o?
Sende, ortada direk gibi durcağına dikkat et kahveyi sen üzerime döktün gibi laflar etmedi ve onun üzerine döküldüğü halde o özür diledi.
"Şey aslında, yani ben özür dillerim, sizin üstünüz battı."
Kırk yılında bir kahve yapmış onu içe içe gidecektim ki birinin dikkatsizliği ve acelesi sayesinde dökülmüştü ve bu beni normalde aşırı derecede sinir ederdi ama öyle bir duruma gelmiştimki ben özür diliyordum.
"Yanımda mendil olacaktı, buyrun", mendili ela gözlerin sahibine uzattım, gülümseyip teşekkür ettikten sonra, bende mahçup gülümsememle boş iki yer olduğunu gördüm ve hemen oturdum oda müsade isteyip yanıma oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tevafuk
Spiritualİnsanın hayatında değiştiremeyeceği 3 şey varmış; Doğum tarihi, ölüm tarihi ve evleneceği kişi. Bir duâyla hayatındaki şeyleri değiştirebilirsin ama bu 3 şeyi değiştiremezsin. Gittiğin yol farklı bile olsa, gideceğin yer hep aynı kalır. Tek bir an...