Multimediadaki İsra
---
''Pasaportları çıkarttım.'' diyen babama şaşkın bir şekilde baktım.
''Bunları ne ara planladınız?''
''İlk dönem aldığın düşük notları 2. dönem yükselttiğin için sana bir sürpriz yapmak istedik.''
O yükselen notların neredeyse yarısı kopya sayesinde yükselmişti ama konumuz bu değil.
Sevimli ve uslu temalı gülümsememi takınıp annem ve babama baktım.
''Nerede kalacağız?'' deyip çorbamdan bir kaşık içtim.
Babam yerine oturdu. Annem ise elindeki yemek kepçesini tezgaha bırakıp babamın yanındaki tabureye oturdu. Eline kaşığı alıp bana doğrulttu.
''Semih Bey'i hatırlıyor musun?''
''Immm. Marketçi olan mı?''
''Hayır o Salih.'' diye cevap verdi babam.
Annem devam etti. ''Babanın askerlik arkadaşı olan Semih Bey. Yaklaşık 4 sene önce bizim eve gelmişlerdi. Luke'la anlaşamamıştınız hatta. Birbirinize dalmıştınız. Kedi ve köpek gibi...''
''Luke?.... Ha şu Luke. Sivilceli olan cüce değil mi?''
''Çocuğa öyle deyip ailesinin yanında rezil etme bizi.'' diye azarladı babam.
Annem suyundan bir yudum daha aldı.
''Her neyse. Geçenlerde babanla konuşmuş. Semih Bey'de oraya davet etmiş.''
Annem yemeğini iştahla yemeğe başlarken, ekmek parçası alıp çorbama bandım ve ardından ağzıma attım. Aklıma gelen soruyla babama bakışlarımı çevirdim.
''Semih Amcalar'da mı kalacağız? Iyyy. O sivilce torbasıyla kalmam ben aynı evde.''
Babam su bardağına uzanıp dudaklarına götürdü. 1-2 yudum içip masaya geri bıraktı. Dilini şaklattı.
''Hayır. Karşı bloklarında boş bir daire ayarlamışlar bizim için.''
Kendime not: Kapak yapacağın lafların listesini en kısa sürede çıkar.
''Ne zaman gidiyoruz demiştiniz?''
''Haftaya cuma akşamı yola çıkıyoruz.''
Çorbasından 2 kaşık daha alıp devam etti. ''Ayrıca hazırlan yarın Ordu'ya gidiyoruz.''
Ertesi gün birkaç bavul hazırlayıp yola koyulduk. İlk 2 saat güzel geçti. Şarjımın bitmesiyle depresyon moduna girdim. Yapacak daha iyi bir iş olmadığı içinde uyudum.
Ordu'ya vardığımızda geleceğimizi haber alan amcalarım kuzenlerimi de toplayıp babaanneme gitmişler. Evleri büyük olduğundan yer sıkıntısı çekmedik.
Eve varınca direkt prize koştum ve yangından mal kurtarmış gibi içimi bir sevinç kapladı. Telefonum şarjda dururken evdekileri selamladım. Kuzenlerimle sohbet ettik. Kısaca küçük kuzenimin canım tişörtüme kusması dışında normal bir gündü.
Ertesi gün 9 yaşındaki kuzenim Alara'nın isteği üzerine bahçedeki salıncakta onu salladım. Hızımı alamayıp birazda hızlı salladım. Sonuç olarak yeri öptü kendisi. Ben kıs kıs gülerken yengem kızının yara olmuş bacağını yıkamaya gitti.
Bir süre kendi kendime sallanmaya çalıştım. Beceremedim. Bende eve doğru bağırmaya başladım.
''GİZEEĞĞĞM.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hristiyan Sevdiceğim
Comédie''Geliyorsun değil mi?'' ''İkide gelirim. Üçte gelmezsem dörde kadar bekle. Dörtte gelmezsem beşte gidersin.'' ''Şaka mısın sen!?!?'' ''Sen istedin.'' ''Neden senden iyilik istedim ki!?'' ''Hayad bu cınım. Kimi kimin önüne çıkaracağı belli olmuyor...