Sevgili Günlük
Sanırım sana en son geçen sene yazdım. Belki de ondan önceki seneydi. Tam hatırlamıyorum. Çümkü şimdi sana değil bulduğum deftere yazıyorum. Seni de evde unutmuşum ya .ss sorry cınım .s.ss
Yaklaşık 1 saat oldu sahilden geleli. Bu ne hız dediğini duyar gibiyim. Ama neredeyse 10 yaşımdan beri buranın sahiliyle ilgili övgüleri duyuyorum. Nihayet bende tanık oldum buranın palmiye ağaçlarına...
Ve bil bakalım geri dönerken kimin yüzünden yere kapaklandım?? Luke. Çocuğu tanımadım ilk görünce. Sivilcenin s'si kalmamış çocukta. Sanki Alaaddin'in Sihirli Lambası'ndan çıkan cinin 3 dilek hakkının olduğunu söylemesiyle birini buna harcamış. Yakışıklı da olmuş bizim kerata.
Sıradaki cümleye başlayamadan annem kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Savunma içgüdüsüyle kalemi defterin arasına sıkıştırıp kenara koydum.
''Kuzum, Semih Beyler geldi. Gel bi hoşgeldin de.''
Sıkılgan bir tavırla ''Mecbur muyum anne?'' diye sordum.
O da beni taklit ederek ''Eveet.'' dedi.
Defteri yastığın altına sıkıştırıp annemin peşinden salona gittim.
Sohbetlerinin gelişimizle kesintiye uğramasıyla ''Hoşgeldiniz.'' diye mırıldanarak Semih Amca ve eşinin -bu arada ben kadının ismini niye bilmiyorum?- karşısında oturan babamın yanına iliştim. Annemde yan koltukta oturan Luke ve bir kızın yanındaki boş yere oturdu. Bu kız... Nerden tanıdık geliyor? Aha bu kızı site girişinde görmüştüm.
Kız ona baktığımı anladı herhalde. Başını bana çevirdi ve gülümsemeye başladı. Acaba sevgilisi falan mı?
Ne tepki vereceğimi düşündükten sonra gülümsemekte karar kıldım. Sonra gözlerim Luke'a takıldı. Sırıtmış bana bakıyordu. 'Hayırdır birader?' bakışı attım. Sırıtması derinleşti. Bu çocuk ne karıştırıyor?
Gözlerimi kısarak gülüşüne karşılık bakışımı attım. İsra'nın nam-ı değer bakışı VS. Luke'un sırıtışı.
Ne kadar süre geçtiğini anlamadığım bakışma düellosu babamın bana seslenmesiyle kesintiye uğradı.
''Isra?''
''Hı?'' Gözlerimi babama çevirdim. Bizim düellomuzu niye bozdun ki??
''Biz diyoruz ki yarın akşam Semih, Miranda, annen, ben yemeğe çıkalım.''
''Olur baba dışarda yeriz yemeği sorun yok.'' Kafamı Luke'a çevirdim. Demek buna sinsi sinsi gülüyordun sen he? Çakal surat.
''Siz evdesiniz.'' Luke'a çevrilen kafam aniden babama döndü. Artık beynimi çorba ettiniz bee. Beyin çorbası.
''Siz?''
''Luke, Ece ve sen.''
Tekrar Luke'a baktım. Babamı da çaresiz bir şekilde onayladım.
Kalcak mıyız başbaşa? Dur başbaşa değil. Ece dedikleri kızda var.
Kahveydi, sohbetti carttı curttu sonunda gittiler. Bende anne ve babacıımla başbaşa kaldım.
''Umarım senin için sorun olmamıştır?''
''Niye sorun olsun ki anne? Çocuğu tanımıyorum bile.'' Hangi yemekleri sever? Ne renk sever? Kız arkadaşı var mı? 21 dk bunu niye düşünüyorum?? Get out my brain ''Ve siz beni onunla ve yanında kim olduğunu bilmediğim kızla tek başıma bırakıyorsunuz. Çok güvenli.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hristiyan Sevdiceğim
Humor''Geliyorsun değil mi?'' ''İkide gelirim. Üçte gelmezsem dörde kadar bekle. Dörtte gelmezsem beşte gidersin.'' ''Şaka mısın sen!?!?'' ''Sen istedin.'' ''Neden senden iyilik istedim ki!?'' ''Hayad bu cınım. Kimi kimin önüne çıkaracağı belli olmuyor...