part 2; papatyalar: kaybolmuş ve saplanmış

229 19 9
                                    


Merhabalar, öncelikle sizi haddinden fazla beklettiğimiz için çok özür dileriz. Bu hikayeyi bitirmekte kararlıyız, bu yüzden bir daha bu kadar bekletmeyeceğiz sizi. Yeni bölümü de en kısa sürede atacağız. Tekrar özür diler, iyi okumalar dileriz.


Çarşamba günü akşam yemeği sırasında, Kyungsoo günlük ritüellerinin basit ve aynı olmasına rağmen, onların en iyisi olduklarına karar verdi. Hafızası uzun vadeli değişikliklere ayak uydurmaya yetecek kadar uzun süreli değildi ve zaten yaptığını hatırlayamadığı şeyleri yapmaktan sıkılmış olması da olanaksızdı.

"Ee ne işle meşgulsün?" Jongin kalemin birini kulağının arkasına ve diğerini ise parmaklarının arasında sıkıştırmışken söze girdi.

Kyungsoo yakındaki oyuncak fabrikasında sabah 9'dan akşam 5'e kadar çalıştığını, doldurulmuş çizgi film karakterlerine küçük parlak, bilye gözler yapıştırdığını söyledi. Yaşamın ışıltısı için sahte bir nefes aldı. Bu iş tamamen finansal destek içindi, gerçi Kyungsoo iş arkadaşlarına, oyuncakların peluştan ibaret olmasına, yumuşak kumaşlara, ebedi neşeli gülücüklere bağlı kalarak büyümüş olabileceğini düşünüyordu. Bu iş sadece kira ve ihtiyaçlar için yeterliydi. Yine de sorun yoktu çünkü saat 7 her şeyi düzeltiyordu. Saat 7'de ruhundan geçen melodileri iyileştirmeye bara gidiyordu. Teknik olarak o saat sarhoş velvelelerin altındaki değişiklikleri ağır başlı bir şekilde toparlamakla ilgiliydi; ama Kyungsoo için bu cılız havanın arasından dökülen kelimeler, nefes kesici duman ve müziğin ürpertileri, kapalı gözler ve halılardaki talaşın hasat çemberini kucaklayan belirsiz iç çekişler demekti. Bu, el parmaklarından kayıp ayak parmaklarının sonuna kadar kıvrılan ilham perileriyle ilgiliydi. Saat 7 ihtiras demekti. Bir rüya.

Kyungsoo nefes alırken vücudundaki 206 kemiğin hepsinin yerli yerine oturmasına izin verdi. 

"Cansız olabilirim, sanırım. Ama canlılığı hissetmeden cansızlığı hissetmek zordur. Yaşamı hissetmeden yani."

"Yani sen yürüyen ceset gibi bir şeysin?"

"Daha çok fosil gibi."

Minseok, Kyungsoo'nun çocukluk ve barda şarkıcı olarak çalışan tek arkadaşı, 4 yıl önce zaman Kyungsoo için durduğu için hep 20 yaşında olduğuyla ilgili espriler yapıyordu. Ama bu gerçekten şaka değildi ve insanlar buna uzun bir süre önce gülmeyi bırakmışlardı.

"Yine de ben komik olduğunu düşünüyorum." Jongin takdir edici bir yudum alıp sigara izmaritini birasına atmadan önce düşüncesini belirtti. Kyungsoo bunun tadını merak etmemeye çalıştı, suda süzülen buğdayda boğulmuş nikotin ve tütün. Bunun yerine Jongin'in not defterine baştan sona doğru dikkatlice baktı, siyah mürekkep küçük okunaksız satırların sol tarafının kenarlarına doğru yayılmıştı. Jongin bunların yazdığı kitap için olduğunu söylemişti. Her bir günün sonunda kendini silen bir adam hakkındaki bir aşk hikâyesi. Kyungsoo bundaki romantizmi sordu. Jongin endişelenmemesini, yazarların tasdikli saçma kimseler olduklarını ve sadece duygusal bir sonuç elde etmek için birilerini öldürdüklerini söyledi.

20 dakika önce, Jongin elinde 6 şişe Hite ve gevşek parmakları arasında tuttuğu esrarla birlikte Kyungsoo'nun kapısında belirdiğinde ikinci kez buluşmuşlardı.

"Merhaba ben Jongin, yeni komşun. Daha önce tanışmıştık-" 

Kyungsoo hemen defterine göz attı, Jongin ise sözüne devam etti.

"Son sayfadayım sanırım, takım giyen."

Kyungsoo önce fotoğrafa sonra da Jongin'e baktı ve 20 dakika sonra yangın merdiveninde oturuyor, felsefeden ve aklından pek çıkaramadığı sub-ideal romantizim hakkında konuşuyorlardı. Eklemleri ve omuzları birbirine değiyordu ki bu Kyungsoo'yu rahat hissettirmiyordu. Dahası bu Jongin'in çok da umrundaymış gibi görünmüyordu. Aslında Jongin herhangi bir şeyi umursayan bir tipe benzemiyordu.

Anterograde Tomorrow (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin