El ele yürüyorduk. Birdenbire durdum. "Neden durduk?" diye sordu. Önünde diz çöktüm. Elimi cebime götürdüm. Gözleri parlıyordu. Şaşkın şaşkın beni izliyordu. Cebimden yüzüğü çıkardım ve;
"Yorgun bir kalbim var. Hırpalanmış, yaralanmış, kırılmış ve hep yalnız bırakılmış. Bu kalp yarım kaldı. Yarım bir kalp ile yaşayamıyorum. Kalbimin diğer yarısı olur musun?"
O anı hiç unutmuyorum. Bana o kocaman gözleri ile bakışı, hayat dolu elleri ile ellerimi tutuşu, bal dudakları ile "evet sonsuza dek evet" deyişi. Bir türlü aklımdan çıkmıyor. Onu unutamıyorum. O akşam annesini aramıştı. "Anne bana evlenme teklifi etti" diye çığlık atması. Gün boyunca cennet gülüşünün bir an olsun eksik olmaması. Aklımdan bir türlü çıkmıyor.
İstanbul'a döndüğümde sanki hayat benim ona evlenme teklifi etmemi bekliyor gibi yüzünü tekrar dönmüştü bana. Çok iyi bir iş bulmuştum hem okuduğum mesleği yapacaktım hem de artık onu görmeye daha sık gidebilecektim. Durumum yeterince iyiydi ancak beni evine alan dostumun yanından ayrılmadım, onu asla unutmadım. İstanbul'da kaldığım sürece her zaman yanımda o vardı. Pek fazla arkadaşım yoktu, daha doğrusu arkadaşım çoktu yanımda olacak yoktu.
Uzun bir zaman geçti aradan, artık askere gidecektim. Çalıştığım yer ile görüşmeye gittim, izin alacaktım. Çok anlayışlı bir şekilde karşıladılar ve izin verdiler. Sonrasında İzmir'e onu görmeye gittim. Çalıştığı yerde onun çıkış saatini bekliyordum, daha önceden söylemedim belki gelemezdi işi olurdu üzülürdü o yüzden çıkış saatini bekledim. 2-3 saat sonra aradım geldiğimi ve onu beklediğimi söyledim, çıktı yanıma geldi oturduk bir kafeye konuşmaya başladık. Askere gideceğimi ve beni beklemesini söyledim. "Saçmalama tabi ki de seni bekleyeceğim, sen benim kalbimin diğer yarısısın sen olmadan nefes alamam." Dedi. Sarıldım sıkı sıkı. Daha sonrasında konusunu bile açmadık ve güzel güzel sohbet etmeye başladık. Ailesi de artık İzmir'e taşınmıştı artık yurtta kalmıyordu onu evine bıraktım ve İstanbul'a döndüm.
Askere gideceğim gün gelmişti. Asker eğlencesi falan istememiştim, sol yanım ile telefondan konuşup vedalaşmıştım. Sonrasında annemin yanına gittim. Evde kimse yoktu, telefon ile aradım ve nerede olduğunu sordum. Sabah çok erken saatlerde gelmiştim evde olmaması çok garipti, bir şeyler çevirdiklerini düşündüm ama herkesin bir araya toplanması ve bana sürpriz hazırlaması mümkün değildi. Herkes farklı şehirlerdeydi. Telefonum çaldı annem arıyordu,
"Annem sabah sabah nerelerdesin?"
"Yavrum, benim gelmem uzun sürer en iyisi sen gel."
"Tamam neredesin söyle geleyim."
Verdiği adrese gittim. Bir kafedeydi, yalnız başına oturuyordu. Gittim yanına sarıldım, elini öptüm, oturdum karşısına. Sohbet ediyorduk öyle çalıştığım işi falan sordu. Anlatıyordum ancak birisi arkamdan yaklaşıp gözlerimi kapattı. "Bil bakalım ben kimim?" dedi. Onun avuç içleri benim cennetimdi, onu tanıyamamam imkansızdı, hele ki ses tonu dinlediğim en güzel şarkıydı. Ömrüm diyerek kalktım ayağa ve sarıldım. Ailesiyle birlikte gelmişlerdi, çok şaşırmıştım çünkü kalabalık ortamları hiç sevmezdim ve beni o kadar iyi tanıyordu ki bir kafede kendi aramızda kutlamak için herkesi bir araya toplamıştı. Akşam olduğunda otogara gittik ve ben araca binecektim. Herkes ile vedalaştıktan sonra diğerleri geride bekledi, yanımda sadece o vardı. "Kendine dikkat et, sıkı giyin üşütme, kimseye de bulaşma çabucak geri dön." Dedi. Sarıldım uzun uzun sonrasında da araca bindim ve yola çıktım.
Askerliğimi yaptığım yerde sürekli çatışmalar oluyordu ve devamlı olarak askere ihtiyaçları vardı. İzin günlerimi kullanmadım hiç, telefon görüşmeleri ile hasret gideriyorduk, bazı zamanlarda görüş günlerine geliyorlardı. Beni çok özlediğini, artık gelmemi istediğini söylüyordu. Bende "Sabret ömrüm, az kaldı bitecek her şey kavuşacağız birbirimize" diyordum. Bir gün askeri eğitimdeydik ve eğitim yaptığımız bölgeye saldırı oldu. Saldırıda bende yaralanmıştım ve hastaneye kaldırıldık. Yorgun bir şekilde eve gelmiş, haberleri açmıştı. Haberlerde;
"****'nin **** ilçesindeki üs bölgesine teröristler tarafından saldırı düzenlenmesi sonucu yaralı askerler olduğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, ****'da bulunan askeri üs bölgesine teröristler tarafından roketli saldırı yapıldı. Saldırıda yaralanan askerler helikopterle **** Kışlasına, buradan da ambulansla **** Devlet Hastanesine getirildi." Diyordu.
Çok panik olmuş hemen ailesini aramıştı. Ailesi onu sakinleştirmeye çalışıyordu, aynı haberi annemde görmüştü. Toplanıp hastaneye geldiler, görevlilere beni sordular. Ben yoğun bakım daydım, beni gördüğünde ağlamaya başlamıştı, doktorlara durumumu sordular, doktorlar iyi olduğumu ve ucuz atlattığımı söylediler. Gün boyunca gözetim altında kalacaktım, ertesi gün beni görebilirlerdi. Beni hiç yalnız bırakmadı, camın arkasından gözünü benden hiç ayırmadı. Ertesi gün olduğunda ilk o girdi odaya, hemen elimi tuttu ve nasıl olduğumu sordu. Uyanmıştım ve iyi olduğumu merak etmemesi gerektiğini söyledim. Gözleri doluydu ağladı ağlayacak gibiydi. Hiç uyumamış göz altlarından belliydi.
"Sen nasılsın ömrüm?"
"Ben iyiyim, sende iyi ol."
"Hiç iyi görünmüyorsun, uyumadın mı?"
"Seni izliyordum, uyuyamadım."
"Gel yanıma, birlikte uyuyalım."
Yan yana sıkıştık, uyuduk öyle. Odaya hemşire girdiğinde çok şaşırmıştı, ben uyumuyordum onu izliyordum. Serumumu değiştirdi ve gülümseyerek çıktı odadan. Çok güzel uyuyordu, derin uykusundan belliydi ne kadar yorulduğu. Kokusunu soluyarak uyuya kalmışım bende. Uyandığımda yanımda oturmuş beni izliyordu.
"Onu izlemek; Bir deniz kıyısında güneşin doğuşunu izlemek kadar güzeldi."