two : "İt was close"

612 62 41
                                    

Armie'nin kötü bakışları altında ezileceğimi düşünerek koltuğuma daha çok sindim. Armie ile pek yakın sayılmaz, onu çok tanımazdım. Ancak şuandan sonra birbirimizin suratına dahi bakmayıp, aramızın tamamen bozulduğunu anlamıştım.

Asansör kapanıp, Armie aşağı inmeye başlamasının ilk saniyesinde masamda ki telefon çalmaya başladı. Telefonun üzerinde ki numaralardan patronum olduğunu anlayıp dudaklarımı dişlemeye başladım.

Ne diyeceğimi düşünürken kulaklarımı Bay Lehnsherr'ın kalın, otoriter sesi doldurdu. "Hemen odama gel."

Telefonu yerine bırakınca 'İşim bitti' diye yakınmaya başladım. Yakınırken de aynı zamanda olacakları ve bundan sonra yapacaklarımı düşünüyordum. İlk iş olarak hayatımın odak noktası olan iki kadından özür diliycektim. Annem ve kız kardeşimden.

Kısa koridorda her zamankinden daha kötü gelen kapıya doğru korkak adımlar ata ata sonunda vardım. Kapıyı çaldım. Kendi kendime çalmamam gerektiğini, 'Az önce çalmıyordun, şimdi niye çalıyorsun kanalizasyon faresi' diye söyleniyordum. Kafam önüme eğik. Masanın önüne geldim.

"Charles--" tamam, bunca çabamın yok yere gitmesini sessizce izleyemezdim.

"Efendim yemin ederim, kimseye anlatmıycam. Herşeyi unuttucam. Hatta unuttum bile. Armie odanızdaydı çünkü o sizin yurtdışı bankalarınızla iletişiminiz. Lütfen beni işten kovmayın. Herşey için üzgünüm" ağzıma gelen her türlü şeyi söyleyip, sakinleştim.

Kovulmak istemiyordum. Kendimi gerçekten çok çaresiz hissediyordum ki bunu yarı kör Hank bile uzaktan anlardı.

"Charles, endişelenme seni kovmayacağım. Ancak onunla aramızda bir şey olmadığını bilmeni istiyorum." sadece bu muydu?

"P-peki efendim." Şaşkın gözlerle, her zamanki çarpık gülümsemesi ile bana şefkatle bakan adama baktım. Ne yani, bir kızma, azarlama olmayacak mıydı? Gerçekten sadece bu kadar mıydı?

"Çıkabilirsin." dediğinde kafa sallayıp, olduğum yerde dönüp, kendi yolumu tutmuşken bu sefer uyarıcı ses tonu ile omzumun üstünden patronuma bakındım.

"Ahh. Tabi, yine de kimseye anlatmayacağına söz vermeni istiyorum. Armie tercihlerinin gizli kalması konusunda ısrarcı ve eğer sen birine anlatırsan bu hiç iyi olmaz." bana bakmayıp elindeki dosyasını elinde evirip, çeviriyordu. Konuşması bitince sert bakışlarını bana yönlendirip daha sert olarak "Umarım beni anlamışsındır." dedi.

Ben de tekrar mahçupça kafamı sallayarak dışarı çıktım. Kıl payı yırtmıştım. Sandalyeme kurulup etrafımda dönerek, küçük bir sevinç dansı yaptım.

Etrafımda dönmeyi bırakıp, sahte çiçeğe bakınca 'Nabeeer?' bakışımı göndererek "Ucuz yırttım." dedim. Aynı zamanda rahatlatıcı derin bir nefes almıştım.

Biraz daha yerimde oturduktan sonra aklıma Jean'in getirdiği haberle bu sefer daha rahat bir şekilde kısa koridora yöneldim.

***
Multi çok güzel değil mi? Ayrıca kapak?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, yanlışlarım varsa affola. (´ ω '♡)

REMEMBER // bxb + cherik auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin